T24 - Irak Kürdistan Bölgesel Hükümeti Başkanı Mesud Barzani’nin, 10 Temmuz 2007’de ABD Başkanı George W. Bush’a yazdığı mektup ortaya çıktı. Barzani, ABD Başkanı'na yazdığı mektupta Türkiye'nin Kuzey Irak'a yönelik operasyonlarını durdurması için baskı yapmaya çağırırken, "askerî bir maceraya girmelerini, Irak’ın egemenliğini ihlallerini ve Kürdistan halkına yönelik husumentlerini engellemek için Türkiye’ye her türlü baskıyı yapmanızı size kuvvetle tavsiye ediyorum" sözleri mektupta yer aldı.
Taraf gazetesinde "Sınırötesi harekâtı mutlaka önleyiniz" başlığıyla yayımlanan (25 Ağustos 2011) mektup şöyle:
Sınırötesi harekâtı mutlaka önleyiniz
Irak Kürdistan Bölgesel Hükümeti Başkanı Mesud Barzani’nin, ayrıntılarını manşetimizde okuyabileceğiniz açıklamaları, özellikle de “Kandil Dağı PKK’nın değil, Irak’ındır” cümlesi, gerek örgütün bölgedeki mevcudiyetinden, gerekse Türkiye’nin gerçekleştirdiği sınır ötesi hava operasyonundan duyduğu rahatsızlığı yansıtıyor. Bu açıklamalarda asıl hedef PKK... Ve Barzani’nin örgüte yönelik eleştirileri hem tonu, hem de içeriği itibariyle geçmişteki değerlendirmelerinden belirgin biçimde daha sert.
Barzani’nin gerek PKK gerekse Türkiye’nin PKK’ya karşı sınır ötesi girişimleri konusunda daha önce aldığı tavrı hatırlamak, bugün vardığı noktayı kavramamıza yardımcı olabilir. Biz de bu amaçla, bir süredir aralıklarla yayımladığımız “WikiLeaks Kandil Kriptoları”nı bugünden itibaren “Barzani telgrafları” ile sürdüreceğiz. Taraf’ın elindeki “WikiLeaks Türkiye Belgeleri” arasında, Mesud Barzani’nin PKK’nın Kandil ve civarındaki faaliyetleriyle ilgili olarak, ABD yetkilileriyle, 2003-2010 döneminde yaptığı görüş alışverişini yansıtan çok sayıda gizli yazışma var. Bugün bu yazışmalardan sadece birini, bundan dört yıl önce, Kandil’e yönelik askerî operasyonların yine bugünkü gibi gündemde tutulduğu bir dönemde, Mesud Barzani’nin Türkiye-PKK denklemine nasıl baktığını ortaya koyan bir metni dikkatinize getiriyoruz... Arkası yarın!
Kürdistan’da demokrasi var
Kürdistan Bölgesel Hükümeti Başkanı Mesud Barzani, 10 Temmuz 2007 tarihinde ABD Başkanı George W. Bush’a bir mektup yazdı. Bu mektup, ABD’nin Bağdat Büyükelçisi Ryan Clark Crocker’a 19 temmuzda iletildi. Mektubun tam metni, Crocker onaylı “KİŞİYE ÖZEL” bir telgrafla, 26 Temmuz 2007 tarihinde Washington’da Beyaz Ev, Ulusal Güvenlik Konseyi ve ABD Dışişleri Bakanı’na, Ankara’da ise ABD Büyükelçiliği’ne elektronik olarak gönderildi. “Mektubun aslı ayrıca paketle iletilecektir” kaydı düşülen telgraftaki haliyle Barzani’nin Bush’a mektubunu aynen yayımlıyoruz:
Sayın Bay Başkan,
Bu zor zamanlarda size sağlık ve başarı dileklerimi iletmeme müsaade ediniz. Hâlihazırda bölgemizdeki durum hakikaten kendine özgüdür ve güçlüklerle doludur, ancak sizi temin ederiz ki bu güçlüklerin üstesinden gelmek ve yeni Irak’ın demokrasi ve federalizm istikametinde ilerlemesini tam olarak desteklemek için yılmaz gayretlerimizi sürdüreceğiz. Kürdistan şimdiden böyle bir demokrasi, istikrar ve nisbî güvenlik tecrübesini yaşamaktadır. Ancak, Kürdistan’ın statüsünün dış müdahaleler nedeniyle yeni tehditler altında olduğu da iyi bilinen bir gerçektir.
Bizler Kürdistan’da, komşularımızla iyi ve dostâne ilişkiler kurmanın güçlü savunucularıyız. Türkiye’ye yönelik her çeşit şiddet ve saldırganlığı kınıyor ve Türkiye’nin meşru kaygılarına saygı gösteriyoruz. Ancak, son dönemde Ankara’nın Kürdistan bölgesine ve bu bölgenin yeni demokratik tecrübesine yönelik politikaları düşmancadır ve haklı gösterilemez. Esasen, Kürt kimliğinin ve varlığının her türlü tezahürü, Türkler tarafından ulusal güvenliklerine yönelik bir tehdit gibi algılanmaktadır.
Türkiye, buraya, Kürdistan bölgesine müdahaleyi meşru göstermek için muhtelif gerekçeler aramaktadır ve PKK’nın mevcudiyeti de özel bir bahane oluşturmaktadır. Bu hususa ilişkin olarak, biz siyasi ve barışçı çözümü desteklemeye hazır olduğumuzu açıkça ortaya koyduk. Üstelik, ciddi bir diyalog yürütmek üzere heyetlerimizi Ankara’ya göndermeye hazır olduğumuzu da dile getirdik; Türk tarafı her zaman bizim girişimlerimizi kabul etmek konusunda isteksiz davrandı ve doğrudan temasın her türünü reddetti. Askerî seçenek geçerli bir seçenek olamaz zira bu tür operasyonlar geçmişte başarısız olmuştur ve gelecekte de başarıya ulaşmayacaktır.
(Burada Barzani, büyük ihtimalle, Ankara’nın Irak Kürdistan Bölgesel Hükümeti ile doğrudan temas konusundaki isteksizliğinden yakınıyor. Ancak, Barzani’nin ABD Başkanı nezdinde, üstü kapalı biçimde gündeme getirdiği konunun, Ankara’nın PKK ile doğrudan temastan uzak durması olması da mümkün. Esasen, mektubun hemen bir sonraki cümlesinde askerî seçeneğin geçerli bir seçenek olmadığının belirtilmesi, “Ankara doğrudan temasın her türünü reddetti” ifadesinin gizli nesnesinin PKK olabileceğini düşündürüyor. Her halükârda, Barzani’nin Ekim 2004’te, yani bu mektubun yazılmasından üç yıl önce –ve Saddam Hüseyin’in devrilmesinden kısa bir süre sonra– Ankara’da, “Kürdistan Demokratik Partisi Lideri” sıfatıyla ağırlandığını hatırlatalım. Barzani, son olarak 2010 haziranında Türkiye’yi ziyaret etti.)
Asker, sivillere baskıyı arttırdı
Hâlihazırda, sınırlarımızdaki Türk askerî yığınağı durumun vahametini arttırmıştır ve, özellikle de Türk topçusunun sınıra yakın yerleşimleri sürekli olarak bombardıman altında tutması, civar bölgelerdeki halk arasında endişe yaratmıştır. (Barzani’nin Türkiye’nin askerî yığınağından yakındığı bu mektubu kaleme almasından bir gün önce, 9 Temmuz 2007’de Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari Bağdat’ta bir basın toplantısı düzenlemiş ve Türkiye’nin sınıra 140 bin asker yığdığını açıklamıştı. İlginçtir, konu beş gün sonra, yani Başkan Bush Barzani’nin bu mektubunu henüz okumamışken, 14 Temmuz 2007’de Washington’ın gündemine geldi. Türkiye’nin asker yığınağına ilişkin bir soruyu cevaplayan ABD Savunma Bakanı Robert Gates, “Türkiye’nin sınır boyunca bu boyutta asker konuşlandırdığına ilişkin hiçbir belirti görmedim” dedi. ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Peter Pace de, “Türk Silahlı Kuvvetleri operasyonlarını yürütürken takviyeye gerek duymamak için sınırın kendilerine ait olan tarafında daima yeterli sayıda kuvvet bulunduruyor. Rakamlardaki biraz aşağı ve yukarı oynamalara, Türk kuvvetlerinin yeteneğindeki bir değişme belirtisi olarak bakmıyorum. Çünkü son yıllarda Türk ordusu orada zaten gayet güçlü” diye konuştu. Bunun anlamı, Barzani’nin yakındığı Türk askerî yığınağına Pentagon’dan “yeşil ışık” yakılmasıydı.) Türkiye’deki siyasi rekabete ve ordunun sivil yönetim üzerinde her zamankinden daha fazla baskı kurmasına tanıklık ettiğimizden, topyekûn bir askerî harekat tehdidi daha da bariz hale gelmektedir. (Barzani, Türkiye’de 22 temmuz seçimlerine gidilirkenki siyasi rekabet ortamından, ordunun ve ordu yandaşlarının Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığını önleme amaçlı ittifakından ve gerek PKK saldırılarının gerekse sınır ötesi harekât kozunun bu ittifak tarafından kullanılma biçiminden birebir haberdar görünüyor.)
Harekât bölgeye çok zarar verir
Bugün, tek güvenli, istikrarlı bölge ve kurtuluş sonrası Irak (Baas rejiminin ABD öncülüğündeki dış güçlerin işgaliyle devrilmesi kastediliyor) için tek başarılı model Kürdistan’dır. Türkiye’nin amaçlarının peşinden gitmesi ve askerî operasyona girişmesi ve zaten çok istikrarsız bir duruma katlanmakta olan Irak’ın toprak bütünlüğünü ihlal etmesi halinde, bu durum, bölgedeki çatışmaya, hesabı mümkün olmayan zararlara yol açabilecek yeni ve alarm verici bir boyut katmaktan başka bir sonuç vermeyecektir. Dolayısıyla, Sayın Başkan, askerî bir maceraya girmelerini, Irak’ın egemenliğini ihlallerini ve Kürdistan halkına yönelik husumentlerini engellemek için Türkiye’ye her türlü baskıyı yapmanızı size kuvvetle tavsiye ediyorum.
Saygılarımla.
Mesud Barzani.