Gündem

Barolar Birliği, avukat intiharlarına karşı ne zaman harekete geçecek?

Güneş Gürseler: Ankara Barosu’na kayıtlı iki avukatın; biri Ankara Adliyesi’nde diğeri kendi bürosunda intiharları onları çevreleyen etkenlerin ne kadar bunaltıcı boyutlara ulaştığını gösteriyor

17 Aralık 2012 18:19

 

Av. Güneş Gürseler

 

Dünyada saygın bir statü olan avukatlık, ülkemizde kolay elde edilen bir meslek olarak sıradanlığın da altına düşürülmektedir.

Bu süreçte yüzü aşkın hukuk fakültesinin her yıl verdiği binlerce mezun, avukat sayısının günde 15 artarak 80 bine yaklaşması, ekonomik zorluklar, kolluk güçlerinin ve adliye çalışanlarının umursamazlıkları, yargıç ve savcıların savunmasız bir yargılama özlemleri, müvekkillerin ve de hasım tarafın saldırıları çöküşü daha da hızlandırmaktadır.

Bu saygınlık kaybının yarattığı vahim tablo, 22.9.2010 tarihinde kaldırılana kadar Türkiye Barolar Birliği’nin web sayfasında görülebiliyordu.(*) 1998 yılından 22.9.2010 tarihine kadar (Türkiye Barolar Birliği’ne bildirildiği kadarı ile) 258 avukat, hemen hepsi müvekkillerinden ya da takip ettikleri işin karşı tarafından olmak üzere saldırıya uğradı ve bu saldırının 16 ölümle sonuçlandı. Daha sonra neler oldu sayısal olarak bilmiyoruz, yakın zamanda Çorum ve Gaziantep’te iki avukatın saldırıya uğradığı basında yer almıştı.

Büyük beklenti ve heyecanla mesleğe başlayan avukat içine girdiği “cumuk avukatlığı”, “adli yardım avukatlığı” ya da “işçi avukatlık” çemberi içinde beklentilerini karşılayamıyor.  Ekonomik sorunlara bir de yargı erkini oluşturan diğer unsurların yarattığı sorunlar eklenince sisteme de kendine de güven yitiriliyor.

Ankara Barosu’na kayıtlı iki avukatın; biri Ankara Adliyesi’nde diğeri kendi bürosunda intiharları onları çevreleyen etkenlerin ne kadar bunaltıcı boyutlara ulaştığını gösteriyor. İki olaydan yola çıkarak genelleme yapılamaz ise de meslektaşlarımızı canlarına kıyacak kadar bunaltan sıkıntıların önemli bölümünün mesleğimizden kaynaklandığını kabul etmek gerekir. Savunma mesleği başka ülkelerdeki gelişiminin aksine ülkemizde geri gidiyor. Sorunlarımızı ve çözümlerini bildiğimiz ve de örgütlü olduğumuz halde uygulamaya sokamıyor, çöküşü engelleyemiyor, hep birlikte düşüyoruz.

Bakalım bu iki çok üzücü kayıp Türkiye Barolar Birliği ve baroları harekete geçirip bu düşüşü durduracak radikal kararlar almalarını sağlayabilecek mi?

 

 

(*)http://eski.barobirlik.org.tr/calisma/haberler/belgeler/saldirilar.aspx