Gündem

'Barış sürecine uluslararası kurumlar dahil olmalı'

Barkey: Bir yerde sırf akil adamlara güvenmek zor olabilir, zira hepsi Türkiye vatandaşı olduğu için kendilerini zor bir durumda bulabilirler. Bu yüzden başka bağımsız aktörler de olmalı

18 Nisan 2013 13:06

Lehigh Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Henri Barkey, çözüm sürecine uluslararası kurumların ve ABD'nin dahil olması gerektiğini belirterek, "Bence gerekli ve önemli. Bunu Türk hükümetinin istemesi gerekiyor diye düşünüyorum" dedi.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nda Ortadoğu ve Türkiye alanında eski analist Barkey, ayrıca, "Seçimlere kadar tek bir asker ölmezse o zaman hava nasıl olacak? Millet rahatlayacak. Kürtler, Erdoğan’a oy verecek. MHP’nin içinde de çözülme olacak. CHP zaten çok kötü bir durumda, kendisini yitiriyor" dedi.

Milliyet gazetesinden Özge Özdemir'in gerçekleştirdiği Henri Barkey ropörtajı'nın bir kısmı şöyle:

 

Bundan sonra hangi adımlar atılmalı?

Müzakere sürecine baktığımızda, iki tarafın da istediği bazı şeyler var. Kolay gibi gözüküyorsa da gerek anayasanın değişmesi gerek yerel idarelerin özerk yönetimi olsun çeşitli konular var. Bir de af konusu var. Bu şimdiye dek pek konuşulmadı. Bunlar sonuç problemleri, bir de prosedür problemleri var. Prosedürü görebilmek biraz zor, çünkü bir yerde İmralı var, bir yerde Kandil.

İkisi birbirleriyle çok zor temas ediyor. 19. yüzyılda atlı arabayla mesaj yollamak gibi bir şey, telgraf bile yok. Bu yüzden bir kere bu ikisinin birbiriyle konuşmaya başlaması lazım. İkincisi, prosedüre baktığımızda burada akil adamların oynayacağı bir rol var ama bunun dışında rol oynayabilecek başka hangi aktörler var? Bir yerde sırf akil adamlara güvenmek zor olabilir, zira hepsi Türkiye vatandaşı olduğu için kendilerini zor bir durumda bulabilirler. Bu yüzden başka bağımsız aktörler de olmalı.


ETA ve IRA sürecinde uluslararası kurumlar ve ABD önemli bir rol oynadı. Uluslararası arabulucular gerekli mi?

Bence gerekli ve önemli. Bunu Türk hükümetinin istemesi gerekiyor diye düşünüyorum. Çünkü biliyorsunuz Türkiye’de yabancılara karşı bir alerji var, bunu kolay kolay hazmetmek zor olabilir. Tabii daha çok başındayız. Burada önemli bir başka nokta daha var. Sonuçlarından bahsettik, prosedürlerinden bahsettik, bir de zamanlama var. Sürecin üç değişik parçası var.

Zamanlamadan kastım, gelecek sene seçimler olacak. Cumhurbaşkanlığı seçimleri. Bu seçimlerden önce yeni bir anayasadan bahsediliyor. Bırakın Cumhurbaşkanı’nın niteliklerini, Kürt sorununun çözülebilmesi, prosedürün devam edebilmesi için bazı adımların atılması lazım. Hükümet seçimlerden önce yeni bir anayasa istiyor, bu kadar zaman içinde Kürt hareketinin kabul edeceği bir anayasa çıkar mı bu Meclis’ten? Onu bilmiyoruz. Şimdi yeni bir anayasa yapılırsa iki sene sonra yeni bir anayasa daha mı yapılacak?


Başbakan PKK’nın sınır dışına çekilmeden silahları bırakması gerektiğini söylerken Murat Karayılan bunun sürecin sonunda konuşulmasını istiyor. Bu bir sorun olur mu?

Hayır, büyük bir sorun olmaz. Sınırda turnikeler yok, “Silahlı mı geçiyorsun silahsız mı geçiyorsun, silahlı geçiyorsan silahları şuraya göm de öyle geç” demeyecekler. Dolayısıyla silahlar gömüldükten sonra iki üç silah geçerse kim fark edecek ki? Zaten genel olarak silah bırakma, silah gömülme en son noktada yapılır. Burada ABD’nin oynayabileceği bir rol var. PKK kime teslim edecek bu silahları? Türk hükümetine vermeyecek, Kürtlere de vermeyecek. Bunun için ABD güvenilir bir güç. Silah meselesi en son, bir yandan da en kolay mesele. Şimdiden silah meselesini konuşmak iyi değil. Çünkü çok erken bir beklenti yaratmış oluyorsunuz. Tabii ki silahlar bir ara bırakılacak.


ABD’nin bu süreçteki konumu nasıl?

ABD yeni yeni uyanıyor bu sürece. Şimdiye kadar bir sürü sebep yüzünden pek dikkat etmiyordu, bu bir. İkincisi, buna pek içten girmek istemiyordu. Üçüncüsü, ABD çok basit bir dış politika izlemişti bu konuda: “Biz Türkiye’yi destekliyoruz, Türkiye ne yapmak istiyorsa onu yapacağız.”
ABD’nin daha derin bir şekilde düşünmesi lazım, çünkü barış sürecinin yaratacağı bir sürü başka etkiler olacak. Gerek Suriye üzerinde, gerek Irak üzerinde. Dolayısıyla bu sırf PKK ve Türkiye arasında bir barış süreci değil. İleride stratejik konjonktürü değiştirebilecek önemli bir adım bu.


Barış sürecinin sonunda başkanlık sistemi gelir mi?

Başkanlık sistemi Erdoğan açısından o kadar önemli değil. İlk defa 2014’te halk oyuyla cumhurbaşkanı seçilecek. Bu cumhurbaşkanı yüzde 50’den fazla oy almalı. Yüzde 65-70 oyla cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan, Çankaya’ya çıktıktan sonra, şu anki cumhurbaşkanı görevleriyle de başbakana “dediğimi yapacaksın” diyebilir. Yüzde 65-70’i nasıl elde edecek? Kürt açılımının çok önemli bir faktörü var. Seçimlere kadar tek bir asker ölmezse o zaman hava nasıl olacak? Millet rahatlayacak. Kürtler, Erdoğan’a oy verecek. MHP’nin içinde de çözülme olacak. CHP zaten çok kötü bir durumda, kendisini yitiriyor.