Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan, bugünkü yazısında, Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde yaşayan 14 yaşındaki B.K. isimli bir kız çocuğunun cinsel istismara uğradığı iddiasıyla açılan davayı hatırlattı. AKP’den aday gösterilen, ancak istifa etmeden siyaset yapmaya başlayan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ı “Yargıda neler oluyor, biraz da onunla ilgilense” diye eleştiren Pehlivan, söz konusu dava ile ilgili, “Kahramanmaraşlı bir iktidar siyasetçisinin mahkemeye baskı yaptığı iddiası doğru mu” sorusunu yöneltti.
Pehlivan, yazısında, mağdur çocuğun avukatı Hasret Ülkü İblikci’nin şu açıklamalarına yer verdi:
1- Dosyanın ilk duruşmasında mağdur çocuğun Adli Görüşme Odası’nda dinlenilmesi gerektiğini belirtmemize rağmen, çocuk duruşma salonunda dinlenildi. Mahkeme heyeti tarafından defalarca mağdur çocuğa, “Neden bağırmadın? Neden ailene söylemedin?” şeklinde sorular soruldu. Defalarca itiraz etmeme rağmen mahkeme heyeti bu itirazlarımı kabul etmedi.
2- Mahkeme Malatya ve Elbistan Devlet Hastaneleri’nden alınan “çocuğun uğradığı eylemin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği olmadığı”na dair iki raporu gözetmeksizin tutuklu olan yedi sanıktan beşi hakkında tahliye kararı verdi. 22 Mart 2022 tarihli duruşmada ise Adli Tıp Kurumu’ndan rapor henüz gelmediği halde ve tutuklu iki sanığın suçu, çocuk 15 yaşından küçükken işlediği WhatsApp yazışmaları ve mağdur beyanı ile sabit olmasına rağmen, onların da tahliyesine karar verdi. Dosyada tutuklu sanık kalmadı.
3- Mağdur B.K. dışında birden fazla kız çocuğunun müstehcen görüntülerinin telefon inceleme raporlarında olduğunu duruşmalarda ifade ettim. Sanıkların iştirak iradesiyle birden fazla kız çocuğunu şantaj yaparak istismar ettiklerini defalarca anlattım. Bu çocukların kimliklerinin tespiti ile mahkeme tarafından resen suç duyurusunda bulunulmasını talep ettim. Ancak tüm bu delil taleplerim mahkemece reddedildi.
4-Adli Tıp Kurumu’ndan gelen rapor incelendiğinde; mağdur çocukta travma sonrası stres bozukluğu belirtilerinin olduğu yazıyor. Ancak aynı rapora göre, mağduru bulunduğu olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılamasına ve bu olaya ruhsal yönden mukavemet etmesine engel olacak bir akıl hastalığı veya zekâ geriliği olmadığı ifade ediliyor. Bu rapor dosyadaki diğer iki devlet hastanesi raporu ile açıkça çelişiyor. Bu rapora karşı yazılı ve sözlü olarak itirazda bulundum. Mağdur beyanlarının, “Kriter Bazlı İçerik Analizi” yaptırılarak incelenmesini ve dosyanın Adli Tıp Kurumu’na yeniden gönderilmesini talep ettim. Mahkeme, bu taleplerimizi de reddetti.
5- Dosyaya sanıkların suçu işlediğine dair ses kayıtlarını içerir CD’ler sunuldu. Mahkemenin bu CD’leri bilirkişiye göndererek, rapor halinde çözümlemesini yaptırması gerekirken, bununla ilgili hiçbir işlem yapmadı.
6- Sonuç olarak mahkeme heyeti tüm taleplerimizi reddederek, delillerimizi toplamaktan imtina ederek açıkça adil yargılanma ilkesini ihlal ediyor. Her ne kadar Adli Tıp raporunda, “çocuğun rızasının olduğu” iddia edilse de bu dosya özelinde rızanın ve mağdurun yaşının hiçbir önemi bulunmuyor. Zira sanıklar tarafından mağdur çocuğun müstehcen fotoğraf ve videoları ile şantaj yapılmak suretiyle, mağdur çocuğun iradesi sakatlanmıştır.