Dünya

‘Barajın kaldırılması gerektiği ortaya çıktı’

Kürt sorunu konusunda araştırmalar yürüten Berlin Hür Üniversitesi öğretim üyelerinden Dr. Gülistan Gürbey, Türkiye’deki seçim sonuçlarını ve HDP’nin seçim başarısını DW Türkçe’ye değerlendirdi.

08 Haziran 2015 17:27


2015 genel seçimleri dün yapıldı. Genel seçimlerin resmi olmayan sonuçlarına göre, iktidar partisi AKP yüzde 40,7 dolayındaki oy çoğunluğu ile seçimden birinci parti olarak çıkmayı başarsa da tek başına hükümet kurmayı başarabilecek meclis çoğunluğunu kaybetti. Seçimler AKP, MHP, CHP ve HDP ile dört partili bir meclis tablosu ortaya koyarken, gözler hükümet senaryolarına çevrildi. Ancak seçimin gerçek galibi kuşkusuz yüzde 13 dolayında oy alarak barajı aşıp ilk kez mecliste temsil edilme hakkı kazanan Halkların Demokratik Partisi (HDP) oldu. HDP'nin Türkiye'nin partisi olma iddiasını ve başarısında rol oynayan faktörleri, çözüm sürecinin geleceğini çatışma araştırmaları ve Kürt sorunu konusunda uzman Berlin Hür Üniversitesi öğretim üyelerinden Dr. Gülistan Gürbey ile konuştuk.

DW: Sayın Gürbey, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye‘de başkanlık sistemini hayata geçirme hedefiyle yola çıkmış ve AKP'nin anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşması hedefini partinin önüne koymuştu. Ancak AKP, tek başına iktidar olacak çoğunluğa dahi ulaşamadı. Öte yandan HDP yüzde 13'lük oy oranıyla parlamentoya girmeyi başardı. Bu seçim sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gülistan Gürbey: Bu seçim sonuçlarının farklı etkileri olacak. HDP'nin parlamentoya girmiş olması ülkenin demokratik gelişimi açısından çok iyi. Çünkü yüzde 10'luk baraj Türkiye tarihinde siyasi katılımı engelleyen bir faktör oldu hep. HDP'nin meclise seçilmesiyle, yüzde 10'luk seçim barajının kaldırılması gerektiği ortaya çıktı. Artık bu barajın kaldırılması zamanının geldiği belli oldu. HDP çok zor koşullarda yürütülen bir seçim kampanyası sonrası memnun edici bir oy oranına ulaştı. Zira son iki ay içerisinde HDP'nin seçim bürolarına yüzden fazla saldırı düzenlenmişti.

DW: Sizce HDP'nin başarısında hangi faktörler rol oynadı?

Gülistan Gürbey: HDP özellikle iki konuda başarılı oldu. İlk olarak HDP bu seçimler sayesinde Güneydoğu ve Doğu'daki Kürt oylarını birleştirmeyi başardı. Öte yandan HDP Türkiye'nin batısındaki kentlerden de destek almayı başardı. HDP artık Türkiye'nin partisi olma yolunda, ama tabii ki Kürt sorununa özel bir ağırlık vererek. Bunlar HDP'ye başarıyı getiren en önemli faktörler oldu.

DW: AKP'nin özellikle Kürt bölgelerinde büyük oy kaybettiğini gözlemliyoruz. Örneğin AKP Diyarbakır'dan yalnızca bir milletvekili çıkarabildi. AKP'nin hataları neler oldu, neden Kürt seçmen desteğini AKP'den çekti?

Gülistan Gürbey: Diyarbakır, Van, Batman gibi kentlerde AKP son yıllarda kazanılan seçmen desteğini tamamen kaybetti. Bunun en önemli nedeni AKP'nin inandırıcılığını yitirmiş olması. AKP'nin karar vericilerinin açıklamaları hep çelişkili oldu. Kürtler arasındaki AKP seçmenlerinin gözünde parti ve Erdoğan inandırıcılığını tamamen kaybetti. Bunun en önemli nedenlerinden biri AKP'nin Öcalan ve PKK ile müzakereler yürütürken, kamuoyuna çelişkili açıklamalar yapması ve HDP'yi karalamaya çalışması oldu. Bunlar, Kürtlerin AKP'nin barış sürecini yürütme konusundaki samimiyetini sorgulamasına yol açtı. Özellikle AKP'yi seçen dindar-muhafazakar aşiretler Kürt sorununun çözümü konusunda AKP'yi inandırıcı bulmamaya başladı. İkinci nokta ise AKP'nin kamuoyuna yönelik açıklamalarında HDP'ye açıkça saldırmış olması. Bu da HDP'yi Erdoğan'ı ve AKP'nin otoriter yönelimini durdurma faktörüne dönüştürdü.

DW: Seçim sonuçları çözüm sürecini nasıl etkileyecek sizce?

Gülistan Gürbey: Bir taraftan HDP'nin parlamentoya girmiş olması olumlu bir gelişme. HDP'yi seçen seçmenler artık dışlanmış değiller, sürecin bir parçası durumuna geldiler. Yani HDP artık çözüm sürecini yürütmek için siyasi mücadele sergileyebilecek ve siyasi olanaklara da sahip olacak. Ancak şu anda nasıl bir hükümetin kurulacağı belli değil. Yani, Kürt sorunun çözümü konusunda HDP'nin muhataplarının kimler olacağı belirsiz. Hükümetin kurulmasıyla birlikte çözüm sürecinin ne şekilde ilerleyeceği konusunda daha net değerlendirmeler yapmak mümkün olur. Fakat HDP'nin meclise girmiş olması bile siyasi süreç açısından büyük önem taşıyor ve bunun desteklenmesi gerekiyor.

DW: HDP'nin başarısında rol oynayan kilit faktörlerden biri de Türkiye'nin partisi olma yönünde verdiği vaatlerdi. Sizce parti gelecekte bu vaatlerini yerine getirebilecek, sözünü tutabilecek mi?

Gülistan Gürbey: HDP'nin bunu deneyeceğini, Türkiye'nin batısındaki oyları kaybetmemek için çok büyük bir çaba harcayacağını düşünüyorum. HDP'nin parlamentoya girmesinin en önemli nedenlerinden biri Erdoğan'ın başkanlık sistemi hedefine gösterilen tepki oldu. Çok sayıda seçmen stratejik hareket etti ve HDP'yi seçti. Diğer yandan HDP siyasi parti olarak siyasi kitlesini büyük oranda genişletmeyi başardı. Liberal, sosyalist, sosyal demokrat ve azınlıkları siyasi sürece dahil etmeyi, Gezi protestolarının parçası olan çok sayıda genç seçmene hitap etmeyi, kadınların politikaya katılımını teşvik etmeyi, eçcinsellere, farklı hayat tercihleri olan insanları entegre etmeyi başardı. Bu siyasi anlamda bir başarıdır, bunu görmek gerekir ve olumlu bir gelişmedir. Tabii ki mevcut durumun çok belirsiz olduğunu göz önünde bulundurmak gerekiyor. Hükümet kurulabilecek mi, kurulursa HDP'nin çözüm süreci konusundaki muhatapları kimler olacak, şu anda bunlar birer soru işareti.

DW: Türkiye'nin siyasi geleceğini nasıl görüyorsunuz? Seçmenler başkanlık sistemine net bir şekilde hayır dedi, fakat herhangi bir partiye açık bir şekilde hükümeti kuracak yetkiyi de vermedi. Türkiye'yi nasıl bir süreç bekliyor sizce?

Gülistan Gürbey: AKP'nin oy kaybetmesi, halkın otoriter yönelimi istemediğinin bir işareti. Bu mesajın AKP tarafından da anlaşılmasını ümit ediyoruz. Öte yandan şu anda bir koalisyon kurulup kurulmayacağı, koalisyon kurulursa hükümet ortaklarının kimler olacağı çok belirsiz. Yani istikrarsız zamanlar var Türkiye'nin önünde. Türkiye tarihine bakılırsa koalisyon hükümetlerinin hep istikrarsızlığa yol açtığı görülür. Hükümet kurulsa bile koalisyon hükümetinin ne kadar süre ayakta kalabileceği de belli değil. Yani erken seçimlere gidilmesi de ihtimal dışında değil, böyle bir tehlike mevcut.