Alman Anayasa Mahkemesi, merakla beklenen kararını çarşamba günü açıkladı ve Avrupa Parlamentosu seçimlerindeki baraj düzenlemesinin anayasaya aykırı olduğuna hükmetti. Mahkeme kararında, Almanya’daki yüzde 3’lük baraj düzenlemesinin küçük partileri dezavantajlı duruma düşürdüğü ve siyasî partiler arasında fırsat eşitliği ilkesine aykırı olduğu vurgulandı.
Viadrina Avrupa Üniversitesi'nden Siyasal Bilimler Profesörü Timm Beichelt, Anayasa Mahkemesi kararını şöyle değerlendiriyor:
“Birbiriyle karşı karşıya gelen iki hedef var. Biri, bir hükümet kurulması gerekliliği. İkincisi ise her seçmenin oyunun göz önünde bulundurulması. Bu iki hedef arasında bir gerilim oluştuğunu söyleyebiliriz. Hollanda’daki gibi yüzde birlik barajda koalisyon hükümeti kurmak çok daha zor. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi’nin ulusal düzlemde yapmış olduğu gibi, bir kısım seçmenin göz ardı edilmesine gerekçe olarak hükümet kurma hedefinin daha önemli olması gösterilebilir. Yoksa ülke hükümetsiz kalır. Bu sorun AB düzleminde ise geçerli değil, çünkü Avrupa Parlamentosu’ndan hükümet seçilmiyor. Bu nedenle burada hükümet kurma hedefi yok ve diğer hedef olan, tüm oyların dikkate alınması hedefi çok daha önemli görünüyor.”
"AP'nin konumu değişti"
1979 yılında ise durum farklıydı. Alman Anayasa Mahkemesi o dönemde partiler arası bölünmenin engellenmesi ve Avrupa Parlamentosu'nun işlerliğinin zayıflamaması için baraj düzenlemesinin meşru olduğuna hükmetmişti.
Göttingen Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Profesör Frank Schorkopf, zaman içinde Avrupa Parlamentosu'nun konumunun da değiştiğine dikkat çekiyor:
“2011'deki Avrupa Parlamentosu 1979’dakinden tamamen farklı. O zamanlar sadece bir danışma kurulu niteliğindeydi. Lizbon Antlaşması’nın yürürlüğe girmesinin ardından günümüzde ise neredeyse AB Konseyi ile eşit haklara sahip bir yasa koyucu. Son yıllarda seçimlerdeki baraj düzenlemeleri konusunda pek çok karar çıktı. Yerel seçimlerde baraj düzenlemeleri mahkemeden döndü. Sadece federal meclis ve eyalet meclis seçimlerinde baraj uygulamasının gerekçesi var. Bu, seçim hukukunda büyük bir dönüşüm olarak görülebilir.”
Aşırı sağ uyarısı
Almanya’da hükümetin baraj düzenlemesi 2011 yılında da Anayasa Mahkemesi’nden dönmüştü. Mahkeme, o dönem Avrupa Parlamentosu için yüzde 5’lik barajın anayasaya aykırı olduğuna hükmetmişti. Davacıların temsilcisi, anayasa hukukçusu Hans Herbert von Arnim, 2009 yılında baraj nedeniyle yaklaşık 2 milyon 900 bin oyun göz ardı edildiğine dikkat çekiyor.
Almanya’da Avrupa Parlamentosu seçimleri için yüzde 3’lük baraj düzenlemesi dokuz ay önce kabul edilmiş, ardından konu bin yüz vatandaş ve 19 siyasî partinin başvurusuyla Anayasa Mahkemesi’ne taşınmıştı. Dava açan partiler arasında aşırı sağcı Nasyonal Demokrat Parti de bulunuyor. Davacı partilerden Ekolojik Demokrat Parti'nin Genel Başkanı Sebastian Frankenberger şunları söylüyor.
“Maalesef davacılar arasında aslında yasaklanmasını istediğimiz birkaç aşırılıkçı parti de var. Bu, bu partileri anayasa düşmanı olarak sınıflandırmayı başaramayan parlamenter demokrasimizin bir sorunu. Umarım bu sorun çözülebilir.”
Viadrina Avrupa Üniversitesi'nden Siyasi Bilimler Profesörü Timm Beichelt de barajın kaldırılmasının aşırı sağcıların işini kolaylaştıracağını belirtiyor ve Fransa’daki Ulusal Cephe örneğini veriyor. Aşırı sağcı partinin 1984 yılında Avrupa Parlamentosu’na girerek ilk kez Fransa’da da dikkat çektiğini hatırlatan Beichelt, Ulusal Cephe'nin AP zeminini Fransa'da konumunu güçlendirmek için kullandığını belirtiyor.