Türkiye’de kadınlar balıkçılık ve tarım sektörlerinde görünürlük açısından geri planda kalsa da işinin sahibi girişimci kadınların öyküleri diğer kadınlara da örnek olacak nitelikte.
Türkiye’de kadın balıkçılar, tüm kıyılarda, iç sularda ve baraj göllerinde hem ticari hem de amatör olarak balıkçılık yapıyor. Kadınlar ayrıca, balık yetiştiriciliği, işlemesi ve pazarlamasında da çalışıyor. Buna rağmen, yerleşik toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle de birçok sorunla karşılaşıyorlar.
Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı'nın haber portalı, Gazetecilik Platformu'ndan Asya Yaşarikiz'in haberine göre, 2019 yılında bu sorunla mücadele etmek için Kadın Balıkçılar Derneği kuruldu. Merkezi Ankara’da olan derneğin kurucularından Huriye Göncüoğlu, denizden geçimini sağlayan kadınlar olarak amaçlarının salt bu alanda toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması değil, aynı zamanda denizlerdeki biyolojik çeşitliliğin ve ekolojik dengenin korunması için farkındalık yaratmak olduğunu söylüyor.
Örgütsüzlük balıkçı kadınları “görünmez” kılıyor
Sevinç Konkuş 31 yıldır balıkçılık yapıyor. Yeşil ruhsatlı profesyonel tekne sahibi ve yılın yarısından fazlasını denizde geçiriyor. Aynı zamanda dalgıç da olan Konkuş derneğin aktif üyelerinden. “Kadın balıkçılar tekne sahibi olmadığı için resmi kayıtlarda görünmüyor” diyen Sevinç Konkuş, kadınların bu nedenle balıkçılık kooperatiflerine katılamadığını, emekleri kayıt altına alınmadığı için de örgütlenemediklerini ve taleplerinin sektör politikalarına yansıyamadığını vurguluyor. “Kadın balıkçılar ve aileleri sosyal güvenlik sigorta primlerini ödemekte zorlanıyor ve sigortasız çalışan kadın balıkçı sayısı çok fazla” diyen Konkuş, yapılması gerekenin kadın balıkçıların örgütlenmesinin yanı sıra, onlara başta denizde can güvenliği ve ekonomik olarak destek sağlayacak alternatif gelir kaynakları gibi eğitimler verilmesi olduğunu da aktarıyor. Kadın Balıkçılar Derneği’nin, karar alıcıların kadınları fark etmesine yol açtığını sözlerine ekleyen Konkuş, etki ve faaliyetlerini şöyle sıralıyor: “Dernek, kadın balıkçıların örgütlenmesini ve birlikte hareket edebilmesini sağlıyor. Böylece su ürünleri kooperatiflerinde ortak kadın sayısı artıyor. Genç nesil balıkçılar için de seçenekler yaratıyoruz. Aynı zamanda balıkçı ailelerine mikro kredi sistemiyle yeni gelir kaynakları üretip, destek verebiliyor.” diyor.
Dede toprağını organik tarımla canlandırdı
Türkiye’de tarımda çalışan kadınlar da balıkçı kadınlar gibi daha az görünür halde ve kayıt dışı. Genellikle ücretsiz aile işçisi olan kadınlar çevrelerinde gelir getirici konumda görülmüyorlar. Dedesinden miras toprakta iki yıldır tarım yapan Fethiye Sayarer aslında endüstri mühendisliği alanında eğitim almış. Yurt dışında edindiği bilgiyle tarıma yeni bir vizyon getirmeyi hedefleyen Sayarer, kardeşleriyle birlikte Seferihisar’da ilaçsız tarım üretimi yapıyor. Sayarer, Seferihisar’a özgü satsuma cinsi mandalina ve enginarı coğrafi işaret ile üreten ilçedeki ilk ve tek özel mülkiyetli bahçeye sahip. Kadının tarımda görünürlüğünün olmadığını söyleyen Sayarer, “Seferihisar’daki bahçelerin yarısı kadınların mülkiyetine ait. Fakat ürünlerin satışından alınan para kadınlara geçmiyor. Mandalina gibi satışı yıllık olan bir ürünün kazancı, ataerkil toplum nedeniyle erkeğin cebine giriyor. Kadın bütün gün bahçede çalışmasına rağmen, üretici olduğunu, işveren olduğunu hissetmiyor.” diyerek tarımdaki toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekiyor.
Seferihisar’daki bağ ve bahçelerin çoğunun imara açılmasıyla tarım alanlarının azaldığını da vurgulayan Sayarer, üreticinin hak ettiği değeri alamamasının da kadının görünürlüğünü etkilediğini düşünüyor. Organik tarım için yola çıktıklarını vurgulayan Sayarer, “Amacımız insanları organik tarıma yönlendirmek olduğu kadar kadınların da bu işlerde, pazarlama ve satış sürecinde çalışarak para kazanabileceklerini onlara göstermekti. Çünkü sadece fiziksel çalışmayla sonuç alınamaz. Önemli olan bunu iyi kanallarla son tüketiciye ulaştırmak. Mümkün olduğunca aradaki aracıları azaltmak. Biz bunu başardık.” diye konuşuyor ve coğrafi işaretli organik ürünleri pazarlayarak kazandıkları başarının başka kadınları da tarım sektörüne çekeceği yönündeki umudunu paylaşıyor.