Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, Tempo24’te yayımlanan günlüklerle ilgili olarak “Birbirinden farklı notlar montaj yapılarak birileri tarafından işlenmiş, yorumlar eklenmiş, tahrif edilmiştir” dedi.
Balbay'ın açıklamasına Tempo24 notu
Cumhuriyet gazetesinin manşetinde ‘Balbay’a kısıtlama’ başlığıyla verilen haberde, Mustafa Balbay’ın cezaevi yönetimi tarafından tecrit altında tutulduğu, havalandırmaya bile tek başına çıkartıldığı, diğer tutuklulardan ayrı muameleye tabi tutulduğu belirtildi.
Haberde, Balbay’ın dün avukatlarıyla yaptığı görüşmede günlüklerle ilgili aktardığı bilgilere de yer verildi. “Medya’da tartışılan şekilde bir günlüğüm yoktur” diyen Balbay, birbirinden farklı notların montaj yapılarak birileri tarafından işlendiğini, yorumlar eklendiğini ve tahrif edildiğini öne sürdü.
“Ben gazeteciyim, gazetecilik mesleği dışında hiçbir işe ve olaya bulaşmadım” diyen Balbay, ifade özgürlüğünün elinden alındığını, yayımlanmak üzere hazırladığı yazı dizisinin sansürü aşarsa gerçeği herkesin öğreneceğini söyledi. Kendisine zor günde destek verenlere teşekkür eden Balbay, “Destek verenlerin yüzünü kızartacak hiçbir faaliyetin içinde olmadığımı bilmelerini isterim” dedi.
İşte Cumhuriyet gazetesinde, Balbay’ın durumu ve günlüklere ilişkin açıklamalarının aktarıldığı haber:
Cezaevinde tek kişilik hücrede tutulan Balbay: Notlarım istenilen kıvama getirilip servis edilmiş
‘Notlar montajlı ve işlenmiş’
Tutuklanmasının üzerinden 19 gün geçen gazetemiz yazarı ve Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, 8 kişilik koğuşta kalmak istemesine rağmen Silivri Cezaevi’nde fiili “tecrit” uygulanarak tek kişilik koğuşta tutuluyor. Diğer tutuklulardan ayrı, adeta “hücre cezasına çarptırılmış” bir mahkûm muamelesine tabi tutulan Mustafa Balbay, havalandırmaya da tek başına çıkarılıyor. Avukatı, Adalet Bakanlığı’na başvurarak “bu haksız ve hukuka aykırı uygulamaya bir an önce son verilmesini” istedi.
Balbay, geçen hafta Silivri Cezaevi idaresine verdiği dilekçede, “yalnız başına fiili bir tecrit altında bulunmak istemediğini, aynı soruşturma kapsamında tutuklu olanların bulunduğu 8 kişilik koğuşlarda boş yerler olduğunu” kaydederek bu koğuşlara geçmek istediğini belirtti.
Dilekçe işleme konmadı
Ancak sınırlı olarak haftada bir gün ve 45 dakika yalnızca ailesiyle kapalı görüş olanağına sahip Balbay’ın bu dilekçesi bir haftadır işleme konulmadı. Avukatları Akın Atalay ve Bülent Utku, Balbay’a diğer tutuklulardan ayrı bir muamele yapılmasının nedenini anlamakta zorlandıklarını belirttiler.
Balbay’ın ifade hürriyeti de cezaevinde kısıtlandı. Yazılarını düzenli olarak yazabilmek için yaptığı başvuru da reddedildi. Yazılarını gazeteye gönderemeyeceği, cezaevi idaresince kendisine bildirildi. Hükümlülerin dahi ifade özgürlüğü çerçevesinde yayın etkinliğinde bulunabilecekleri, ilgili tüzükte açıkça güvence altına alınmış iken tutuklu statüsündeki Balbay’a hukuk dışı olarak bu iznin verilmemesi ve tek kişilik koğuşta tutulması soru işaretleri yarattı.
‘Farklı bir metin’
Balbay dün avukatıyla yaptığı görüşmede konuyla ilgili olarak şunları aktardı:
“Günlük köşe yazılarımı yazma ve gazeteye gönderme talebim kabul edilmedi. Aynı şekilde, gazetede duyurusu yapılan ‘Gerilimli Yıllar’ yazı dizisini de, gazeteye gönderip yayımlanmasına da izin verilmedi. Bu durumda, hakkımda çıkan yazılara gazetedeki köşemden cevap vereceğimi düşünerek yazdığım yazıları ne yazık ki, okurlara ve kamuoyuna iletemiyorum. Avukatımın geçen hafta bana iletilmek üzere cezaevi idaresine verdiği ve basında bana ait günlükler olduğu iddiasıyla yayımlanan notlar, cezaevi idaresi tarafından ancak bugün (dün) tarafıma verildi. İlk bakışta bu notlarla ilgili söyleyebileceğim şudur. Medyada tartışılan şekilde benim bir günlüğüm yoktur. Yayımlanan notlara ilişkin ilk değerlendirmem şudur:
Benim farklı zamanlarda, farklı yerlerde yaptığım görüşmelere dayalı olarak tuttuğum birbirinden farklı notların, montaj yapılarak bir araya getirilip birileri tarafından işlendiğini, yorumlar eklendiğini ve kamuoyuna sunulmak üzere farklı ve özel bir metin oluşturulduğunu gördüm. Öyle yorumlar ve işlemeler yapılmış ki, bazı notlarımı ben de tanıyamadım. Sızdırılan ve yayımlanan notlarda, benim zamanında tutmuş olduğum notlarda yer almayan, o notlarla örtüşmeyen kısımların yanı sıra, olması gereken birçok yerin ise, olayın ve sözlerin anlamını değiştirecek şekilde, aradan çıkarıldığını, böylece özel olarak istenilen kıvama getirilip servis edildiğini anladım.
Eğer gazeteye yayımlanmak üzere hazırladığım dizi yazıyı, bana yönelik sansürü aşabilip yayınlatma olanağı bulursam, gerçekleri herkes öğrenecek. Şunun bilinmesini isterim ki, notlara temel olan bütün görüşmeler, sadece gazetecilik güdüsü, kaygısı ve amacıyla yapılmıştır. Bu görüşmelerden, bana ait olmayan ve benim notlarımın tahrif edilerek oluşturulmuş özel bir metni esas alarak, farklı anlamlar ve yorumlar üretenleri kendi mesleki ve ahlaki duruşları ile baş başa bırakıyorum.
‘Haksız ve ağır karalama kampanyası devam ediyor’
Tekrar ediyorum. Ben gazeteciyim ve gazetecilik mesleği dışında hiçbir işe ve olaya bulaşmadım, bundan sonra da yalnızca gazetecilik yapmaya çalışacağım. Umarım, hükümlü olmayıp tutuklu olduğum dikkate alınacak ve hiç olmazsa, özgürlüğümden yoksunluğumun yanına bir de ifade özgürlüğümün elimden alınmasına, birileri -bu kadar da olmaz- diyerek tepki göstereceklerdir. Bana, bu zor günlerde destek verenlere teşekkür ediyorum. Onların yüzünü kızartacak hiçbir faaliyetin içinde olmadığımı bilmelerini isterim. Benim görüşlerim ve bu konudaki söyleyeceklerim dinlenmeden, cezaevinde bana bu olanağın da tanınmadığı dikkate almadan, hakkımda devam eden haksız ve ağır karalama kampanyasını içinde bulunduğum koşullar nedeniyle üzüntüyle izliyorum. Tek tesellim, bugünlerin de geçeceği ve yakında tüm ithamlara cevap verme olanağına kavuşacağımdır.”