İsviçre’nin Cenevre kentinde gerçekleştirilen Kadınlara Yönelik Ayrımcılığın Önlenmesi (CEDAW) Komitesinin 82’nci oturumuna katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararının, sadece kullanılan yöntem ve araçların değişimi olduğunu iddia ederek, “Türkiye’de mağdurun korunması ve şiddetin önlenmesi mekanizması olan 6284 sayılı Kanun halen yürürlüktedir” ifadelerini kullandı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Yanık, İsviçre’nin Cenevre kentinde gerçekleştirilen oturumda Bakanlık koordinasyonunda hazırlanan Türkiye raporuna ilişkin bilgi verdi. Türkiye’nin, insan haklarını sağlam anayasal ilkelerle koruyan güçlü bir ülke olduğunu söyleyen Bakan Yanık toplantıda şöyle konuştu:
“Temel bakış açımız, ‘hiçbir ayrımcılık yapmadan herkes için insan haklarıdır’. Ülkemiz, haklar ve eşit fırsatlardan yararlanma konusunda kalıcı çözümler sunan kurumsal düzenlemelerle bu alanda geliştirdiği politikaları güçlendirmektedir. Başta Anayasamız olmak üzere temel kanunlarımızda eşitlik ilkesi kadınlar ve engelli vatandaşlarımızla ilgili olarak güçlü bir şekilde tanınmış hatta bu gruplara yönelik pozitif ayrımcılık anayasal güvence altına alınmıştır.
"Türkiye'deki mekanizmalar kadına yönelik şiddete karşı sıfır tolerans ilkesiyle hareket etmektedir"
Özellikle kadın erkek eşitliği konusunda kararlı adımlar atıyoruz. Saha tecrübelerimizden aldığımız verilere dayalı olarak sorunlara gerçekçi çözüm önerileri geliştiriyoruz. Bu doğrultuda Bakanlığımız koordinasyonunda 2018-2023 yıllarını kapsayan Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planını hazırladık ve uygulamaya başladık.
Eylem planında belirlediğimiz eğitim, ekonomi, sağlık, karar alma mekanizmalarına katılım ve medya alanlarındaki hedeflerimizin gerçekleşme düzeylerini yıllık izleme raporları ile değerlendiriyoruz. Kadına yönelik şiddetle mücadelede ise ilki 2007 yılında yürürlüğe giren Ulusal Eylem Planlarımızı periyodik aralıklarla yeniliyor ve güncelliyoruz. Türkiye’de yürütmenin yanı sıra ilgili diğer mekanizmalar da kadına yönelik şiddete karşı sıfır tolerans ilkesiyle hareket etmektedir.
TIKLAYIN | Danıştay savcısından İstanbul Sözleşmesi mütalaası: AYM, Anayasa'ya aykırılığı incelesin
“Odak noktamız kadına yönelik şiddetle mücadeledir”
Söz konusu raporda kadına karşı şiddetin son bulması için ilgili bütün taraflara yönelik tedbirlere yer verilmiştir. Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile kadına karşı şiddetle daha etkin mücadele edilmesi ve caydırıcılığın sağlanması hedeflenmiştir. Bu hedef doğrultusunda kadına karşı işlenen kasten öldürme, kasten yaralama, tehdit, işkence, eziyet suçlarında cezalar artırılmıştır. Yeni düzenlemeyle ısrarlı takip fiilleri müstakil suç olarak düzenlenmiş ve şiddet mağduru kadınlar için ücretsiz avukat görevlendirilmesi sağlanmıştır.
İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararımız, sadece kullanılan yöntem ve araçların değişimidir. Odak noktamız kadına yönelik şiddetle mücadeledir. Bu odağın değişmesi söz konusu dahi edilemez. Türkiye’de mağdurun korunması ve şiddetin önlenmesi mekanizması olan ve 2012 yılından bu yana yürürlükte bulunan 6284 sayılı Kanun halen yürürlüktedir. Söz konusu kanun, şiddet mağdurunun akut şiddetten korunmasını, can güvenliğinin sağlanmasını, şiddet uygulayanın cezalandırılması veya rehabilitasyonunu, mağdura sunulacak destek hizmetlerinin koordine edilmesini, tedbirlerin elektronik yöntemlerle izlenmesini sağlamaktadır. Ayrıca Mart 2021 tarihinde kamuoyu ile paylaşılan İnsan Hakları Eylem Planında ‘Aile İçi Şiddet ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadelenin Etkinliğinin Artırılması’ hedefi yer almaktadır.
Bu tedbirler, kadına ve kadın haklarına verdiğimiz önemin göstergesidir ve bu konudaki irademizin tam olduğunu ortaya koymaktadır. Aile içi şiddeti önleme ve sağlıklı aileler kurulması amacıyla erken yaşta evliliklerle ilgili tedbirler de yasal düzenlemelerimizde güçlü bir şekilde mevcuttur.
“Ülkemiz, tüm birimleri ile şiddetle mücadele konusunda hassasiyetle çalışıyor”
Şiddet mağduru kadınlar Bakanlığımıza ve yerel yönetimlere bağlı konukevlerinde misafir edilmektedir. Ülke genelinde toplam 149 kadın konukevi 3.624 kapasite ile hizmet vermektedir. 81 ilimizde hizmet sunan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerimizde (ŞÖNİM) Nisan 2022 itibariyle toplam 102.000 kişi hizmet almıştır.
“İnsanlık onuruna yakışmayan görüntüler bizim ülkemizde yaşanmamıştır”
Türkiye en fazla sığınmacı nüfusa sahip ülkelerden biri olarak, sığınmacılara kapılarını sonuna kadar açmış, bu sığınmacıların entegrasyonu için devlet nezdinde çalışmalardan yerel yönetimlere ve sivil topluma kadar pek çok kurum birlikte önemli hizmetlere imza atmıştır.
Avrupa’da sınırlarda çok daha az sayıda mültecinin yaşadığı insanlık onuruna yakışmayan görüntüler bizim ülkemizde yaşanmamıştır. Kadın konukevlerinden ve ŞÖNİM’lerden de şiddet mağduru kadınlar ve beraberlerindeki çocuklar, statü ve uyruklarına bakılmaksızın ihtiyaç duydukları anda bütün hizmetlerden faydalanabilmektedir.
“Eğitimdeki gelişmeler terör örgütlerinin bölgedeki varlığının neredeyse yok olmasını sağladı”
Ülkemizde kadınların karar alma mekanizmalarına katılımının yıllar itibariyle sürekli arttığı gözlemlenmektedir. Elbette kadınların siyasi ve toplumsal katılımı büyük ölçüde eğitim imkanlarına ulaşabilmeleri ile de doğru orantılıdır. Eğitimin tüm kademelerinde, büyük bir özveriyle yürüttüğümüz çalışmalar sonucunda ilköğretim net okullaşma oranını kız çocukları için yüzde 93,11’e, ortaokulda yüzde 88,74, yükseköğretimde ise yüzde 48,46 seviyesine çıkardık.
Eğitimde gerçekleşen bu ilerlemede ülke çapında ve bir seferberlik halinde gerçekleştirilen kampanya ve projelerin yanı sıra kız çocuklarına yönelik eğitim yardımlarımız da etkili olmaktadır. Eğitimde yaşanan bu gelişmeler özellikle ülkemizin Doğu ve Güneydoğu bölgesinde yaşayan kadınların ve kız çocuklarının statüsünü yükseltmiş, terör örgütlerinin bölgedeki varlığının neredeyse yok olmasını sağlamıştır. Kendilerine inanan ve güvenen kadınlar, başta Diyarbakır Anneleri olmak üzere, kendi evlatlarının geleceğinde söz sahibi olmayı artık talep edebilmektedir."