Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın onayladığı Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun hazırladığı seçim hükümetinde dışarıdan Kültür ve Turizm Bakanı olarak atanan eski BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, "Tatil birleştirilsin dedim. Sayın Başbakan'a çok teşekkür ediyorum, o da gereğini yaptı. Niye diyoruz bunu? Bir nebze iç turizmdeki canlılık devam etsin, esnafımız, tüccarımız bu işten biraz sebeplensin. Gelinen bu noktada kayıplarımıza baktığımız zaman binde 38'lik bir kayıp var. Yani terör örgütünün bu terör faaliyetleri neticesinde turizm gelirlerine, turist sayısınına, gidiş gelişlerine baktığımız zaman binde 38'lik bir kayıp var. Bunlar da düzeltilemeyecek kayıplar değil" ifadelerini kullandı.
Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu, Anadolu Ajansı Editör Masası'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Bakan Topçu'nun konuşmasında öne çıkan bazı başlıklar şöyle:
"Ben Kürdüm, Türkmenim, Lazım, Çerkezim ama ben ay yıldızlı al albayrak altında bin yıldır yaşadığım gibi kıyamete kadar yaşamaya kararlı büyük Türk milletiyim.
Bir taraftan güvenliğimizi, kamu güvenliğini bozan kim olursa olsun haddini ve hakkını eline vereceğiz ama öbür taraftan hak ve özgürlüklerin önünü ileri demokrasi yaşayan ülkelerde ne ise onun da ötesine geçeceğiz.
Söylenebilecek tek şey şudur, Kürt kardeşlerimiz Çanakkale'de nasıl davrandılarsa, Malazgirt'te nasıl davrandılarsa Nureddin Mahmud Zengi ile Selahattin Eyyübi nasıl bir daire etrafında bir araya geldilerse Bediüzzaman'ın dediği gibi 'ümmetin bu iki bahadır evladı'nı birbirine düşürten güçlere karşı uyanık olmalılar, ve bölücü terörle yapılan mücadelede devletin milletin ay yıldızlı al bayrağın altında bir ve beraber hareket etmeliler.
Bölücü teröre karşı, eşkıyaya karşı devlet yavuz yüzünü gösterirken, vatandaşa karşı şefkat elini uzatmaktan da asla ve asla vazgeçmeyecek. Yani güvenliği, özgürlüğü, refahı birbirine sarmal olarak kullanmayacağız, bunu birbirinin vazgeçilmezi olarak devam ettireceğiz. Refah, toplumun bütün kesimine yayılacağı gibi oradaki kardeşlerimize de birazcık pozitif ayrımcılık yapacağız."
Ağzı maskeli, ayağı entarili
"Seçilmiş olanlar devletin polisiyle, Mehmetçiğiyle yaka paça mı olması gerekiyor? Ne zaman molotof atanların karşısında görüyoruz? Ağzı maskeli, ayağı entarililerin karşısına hiç çıkıyorlar mı? Şehirlerimizi yakıp yıkanların karşısına çıkıp bunlara 'dur' diyorlar mı? Benim bu kanaatim azledilmeleri noktasında gereğinin yapılması.
"Seçilmiş olmak demek bölücü terörün yanında durmak, devletin ve milletin düşmanlarının yanında durmak ve bölücü terör üzerinden Türkiye'yi diz çökertmek isteyen güçlerin, kuvvetlerin yanında durmayı mı gerektiriyormuş? Seçilmiş olduğunu iddia edenler seçilmenin hukuku, hakkı, görevi neyse onu yapmak durumunda değiller mi?
Yeminde bölücü teröre desteklik var mı? Yaptıkları yeminde millete ihanet var mı?
Yaptıkları iş ne vatandaşlığa ne seçilmişliğe ne bakanlığa uygun değil. Madem bu kadar heveslisiniz bu tip olaylarda ve eylemlerde başrol oynamaya, o zaman soyunun sivil olarak gereğini yapın. Zaten sizin elinizi, kolunuzu tutan yok.
Şu anda yaptıkları bütün ülkenin gözü önünde bölücü terörü meşrulaştırıyorlar. Onların, sadece onlardan tek farkı var, ellerinde silah yok ve milletten aldıkları ücretle, maaşla, büyük büyük maaşlarla bölücü terör örgütünü meşrulaştırmak için onlara kol kanat gererek, onlara destek olmak için elden gelen her şeyi yapıyorlar. Ben Müslüman bir Türk evladıyım, bunu kabul etmem asla ve asla mümkün değil.
Bu sistem zaman zaman Kürdü dövmüş, Aleviyi dövmüş, ülkücüyü dövmüş, devrimciyi dövmüş, bu sistemden zarar görmeyen, dönem dönem, konjoktürel olarak, sistemin başında olanların kanaatleri, kişilikleri, siyasi tavırları, duruşları yüzünden dövmedikleri kim kalmış? Bunun adı ülkücü sorunu mu olur, bunun adı devrimci sorunu mu olur, bunun adı dindar sorunu mu olmuş? Böyle olmayacağı gibi, bunun adı Kürt sorunu değil. Bunun adı bölücü terör örgütü sorunudur.
Birbirine benzemez kesimler, hayat tarzları birbirine benzemez, anlayışları birbirine benzemez ama bakıyorsunuz ki bu terör örgütünün siyasi istikrarı bozma noktasında üzerinde antat kalınıyor. Bunun için Nişantaşı ile diyelim ki Hakkari'deki bilmem ne aynı noktada oran kullanıyor. Orada çıkan oranla burada çıkan oran arasında hiçbir fark yok. Bölücü terörün etkin olduğu bir yerdeki tehditle aldığı oy oranı neyse öbür tarafta da tamamen zıttında da viski içerken aynı fikirle örtüştüğünü hep beraber gördük.
Bizim dostumuz olduğunu iddia eden ülkeler, medeniyet coğrafyamızda yaptıkları ameliyat neticesinde Türkiye'yi ekonomik, sosyal olarak diz çöktürmek istiyorlar. Bunun içinde bölücü terör örgütüne yeni ruh verdiler, yeni bir nefes verdiler, lojistik desteğinin tamamlattılar. Neticede, turizm gelirlerimize nasıl sekte vurulursa, o noktada faaliyetler yapıyorlar.
"Bu Çözüm Süreci'ni 13 yıllık iktidar yapmadı ki sadece. Siz bir odaya kapatılıp, o günkü koalisyon iktidarını hatırlayalım. Bölücü terör örgütünün başının idam edildiği bir odaya kapatıldınız. 7 saat konuştuktan sonra çıktınız dediniz ki, 'devletin hak ve menfaatleri için uygun değildir'. İşte o gün de bir çözüm süreciydi. Bugün de devletin ilgili birimleri oturdular dediler ki, 'bu terör örgütünün başını idam etmemiz devletimizin milli menfaatlerine uygun değildir.
Dikkat ederseniz bölücü terörün yaptığı eylemlerin hiç biri, bir çatışma neticesi felan değil. Alçakça, haince ve kahpece zamanında ellerindeki imkanlarla yollara gömdükleri mayınlar patlatılıyor, tuzaklar kuruluyor.
Dışarıdan aldıkları istihbaratla askerimizin sevk ve idaresini istihbarat ediniyorlar, dışarının yardımıyla, bunun arkasında duran güçlerin yardımıyla ki Dağlıca bunlardan biridir."
'Binde 38'lik bir kayıp var'
"Tatil birleştirilsin' dedim. Sayın Başbakan'a çok teşekkür ediyorum, o da gereğini yaptı. Niye diyoruz bunu? Bir nebze iç turizmdeki canlılık devam etsin, esnafımız, tüccarımız bu işten biraz sebeplensin."
"Gelinen bu noktada kayıplarımıza baktığımız zaman binde 38'lik bir kayıp var. Yani terör örgütünün bu terör faaliyetleri neticesinde turizm gelirlerine, turist sayısınına, gidiş gelişlerine baktığımız zaman binde 38'lik bir kayıp var. Bunlar da düzeltilemeyecek kayıplar değil."
"(Tuğrul Türkeş), Türkeş beyin tedrisatından geçmiş olmasının bir kere gereğini yaptı. Milliyetçi olmanın da gereğini yaptı."