Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin nükleer silahlardan arındırılmış bir Ortadoğu istediğini belirterek, "Eğer bize bir yerden nükleer silahlardan arınma konusunda bir teklif gelirse bunun için mümkün olan herşeyi yaparız ve bu konuda hiç çekinmeyiz." dedi.
2010 yılında tartışılan İran'ın zenginleştirilmiş uranyumunun Türkiye'ye transferi konusu da dahil herşeyi yapmaya hazırız" ifadelerini kullanan Davutoğlu, New York'taki Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantısı'na başkanlık etti.
Davutoğlu, konferansın ardından basın toplantısı düzenledi. İran'da yapılan seçimin ardından ortaya çıkan yeni söylemin bölgede, özellikle de İsrail ile ilişkilerde güven artıcı olup olmayacağının sorulması üzerine Davutoğlu, CICA Toplantısı'nda genel olarak temel prensipler üzerinde durduklarını, detaylara girmediklerini aktararak, görüşmede İran ile ilgili bir konuyu detaylı olarak ele almadıklarını söyledi. Türkiye'nin İran'ın tarihi komşusu olduğunu ve iki ülke arasındaki konuları müzakere içi derinlikli bir çok mekanizma bulunduğunu ifade eden Davutoğlu, İran'ın nükleer konularıyla ilgili dosyayı yakından takip ettiklerini, 2010'dan bu yana Brezilya ve Türkiye'nin bu konunun müzakereler yoluyla halledilmesi için çaba sarfettiğini kaydetti. New York'ta İran Dışişleri Bakanı ile çok verimli bir görüşme yaptığını, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile görüşeceğini anlatan Davutoğlu, İran'daki seçimin ardından Ruhani ve P5+1 ülkeleri (BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin, artı Almanya) arasında karşılıklı verilen olumlu mesajların Türkiye açısından da çok olumlu bulunduğunu belirrti.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ile yaptığı görüşmede, Türkiye'nin bu konuda üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu ifade ettiğini aktaran Davutoğlu, "Oldukça olumlu bir atmosfer var ve biz bunu destekliyoruz. Umarız bu devam eder. Biz sadece nükleer konularda değil Suriye konusunun da dahil olduğu tüm bölgesel konularda İran'ın yapıcı katkı vermesini bekliyoruz" dedi. Davutoğlu, İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif'in ekim ayı içinde Türkiye'yi ziyaret edeceğini kaydetti. Türkiye'nin sadece İran'ın nükleer müzakerelerinde değil bölgenin istikrarına ve refahına katkı verecek her türlü girişimi destekleyeceğini ifade eden Davutoğlu, "Çünkü biz nükleer silahlardan arındırılmış bir Ortadoğu istiyoruz. Eğer bize bir yerden nükleer silahlardan arınma konusunda bir teklif gelirse bunun için mümkün olan herşeyi yaparız ve bu konuda hiç çekinmeyiz. 2010 yılında tartışılan İran'ın zenginleştirilmiş uranyumunun Türkiye'ye transferi konusu da dahil herşeyi yapmaya hazırız" diye konuştu.
"Bölgenin nükleerden ve diğer metaryallerden arındırılması için herşeyi yaparız" diyen Davutoğlu, İran'ın barışçıl nükleere ulaşması konusundaki hakkının da kabul edilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye'nin bu konuda iki temel prensiple hareket ettiğine değinen Davutoğlu, nükleer silahlara kim sahip olursa olsun karşı olduklarını ancak Türkiye'nin barışçıl nükleer teknolojiye her ülkenin ulaşabilmesinin de yanında olduğunu bildirdi.
Suriye'nin kimyasal silahları konusu
Suriye'nin Kimyasal Silahların Önlenmesi Anlaşması (OPCW) konusunda da konuşan Davutoğlu, Türkiye'nin kitle imha silahlarına kimin ve nerede sahip olduğuna bakmaksızın karşı olduğunu anlattı. Davutoğlu, "Son yaşanan gelişmeler umut verici, biz destekliyoruz. Umarız başarılı olur. Kimyasalların transferi ve ortadan kaldırılması zor bir süreç" dedi. Suriye'deki iç savaşın sadece kimyasal silahlara indirgenemeyeceğini, 21 Ağustos'a kadar bu ülkede 120 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini belirten Davutoğlu, kimyasalların ortadan kaldırılmasının Suriye'deki krizi çözeceğini söylemenin imkansız olduğunu, sürecin sadece kimyasalların yok edilmesini sağlayacağını anlattı.
Sürecin "Suriyelilerin temel haklarını koruyucu, sonuç odaklı" olması gerektiğine dikkati çeken Davutoğlu, BMGK'da sürecin ciddi yaptırımları olan bir kararla desteklenmesi gerektiğini söyledi. Davutoğlu, "Kimyasal silahlar üzerinden tartışıp, sanki kimyasal silahlar sorunu çözülürse Suriye'de kalıcı bir barış sağlanır gibi BMGK kararını sadece buna inhisar ettirmek doğru bir yaklaşım değil" diyerek, 120 bin insanın bu silahlarla ölmediğini, Suriye'deki insani duruma mutlaka atıfta bulunulmasının şart olduğunu ifade etti.
Davutoğlu, bölgede mülteciler konusunda ciddi adım atılması gerektiğini belirterek, "BMGK'da ümit ederiz ki güçlü bir karar tasarısı çıkar ve insani duruma da cevap verecek bazı tedbirler alınır" diye konuştu. İran'daki eski yönetimin Suriye'ye ilişkin güçlü mesajlar veremediğini kaydeden Davutoğlu, İran'daki yönetimin bu durumu daha iyi değerlendireceğini düşündüklerini anlattı. Bakan Davutoğlu, aynı İran'daki gibi Suriye halkının da liderini seçme hakkı olduğunu, Esed'in bu beklentileri karşılamadığı için ülkede bu kadar kan aktığını belirterek, "İran'dan beklentimiz; Suriye halkının da kendi yönetimini, liderini seçme hakkının tanınmasıdır" ifadesini kullandı.
İsrail ile ilişkiler
Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilere de değinen Davutoğlu, Mavi Marmara saldırısının ardından 3 temel ön şart koyduklarını, özür isteğinin yerine getirildiğini, tazminat konusundaki çalışmaların ise devam ettiğini anlatarak, bu temel prensiplere bağlı olarak ülkeler arasındaki ilişkilerde biraz gelişme olduğunu söyledi.
'Mısır halkının tercihine saygı duyuyoruz'
Mısır konusunda ise Türkiye'nin tavrını açıklayan Davutoğlu, Mısırlıların kendileri için iyi olanı belirleyebileceğini ve kimsenin buna karışmaması gerektiğini belirterek, "Askeri darbeyle seçilmiş Cumhurbaşkanı görevden alındığında Türkiye'nin pozisyonu oldukça açıktı. Bunun Mısır halkının seçimine karşı olduğunu düşünüyoruz. Biz Mısır'da herhangi bir grubu veya kişiyi desteklemiyor, sadece Mısır halkının tercihlerine saygı duyuyoruz" dedi. Davutoğlu, bu ülkede, basın ve ifade özgürlüğü ile siyasi tutukluların serbest bırakılmasını Mısır'ın istikrarı açısından önemli gördüklerini söyledi.