Gündem

Bakan Bozdağ'dan İBB Başkanı İmamoğlu'na: Parti içi rekabete Cumhurbaşkanımızı alet etmezse kendisi için daha iyi olur

06 Temmuz 2022 16:13

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, “Erdoğan seçimi kazanırsa ben bile görevden alınabilirim” ifadesiyle ilgili, “Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı böyle bir değerlendirme yapmasını da doğru görmem. 3 senedir Belediye Başkanımız orada. Yani yaptıkları ortada. Cumhurbaşkanımızın ona bakışı, onun bakışı ortada. Parti içi rekabete Sayın Cumhurbaşkanımızı alet etmezse kendisi için daha iyi olur.” dedi.

İBB Başkanı İmamoğlu’nun adaylıktan vazgeçmiş görünmediğini söyleyen Bakan Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Belli ki Sayın Cumhurbaşkanımızın karşısında, o karşıtlıkta bir yer almak istiyor olabilir veya oradan kendine bir prim edinecek bir şey yapmak isteyebilir. Yani Türkiye bir hukuk devletidir, hukuk devletinde bunların nasıl olacağını Cumhurbaşkanı tayin etmez, hukuk tayin eder. Şu anda dediği şey, seçilirse olacak. Şu anda Cumhurbaşkanı. Yani eğer öyle bir şey olsa seçimi niye beklesin? Öyle bir şey yok. Ama sadece bir mağduriyet algısı, ‘Benim üstüme oynuyorlar. Beni dara zora sokuyorlar. Beni zorlaştırıyorlar’ diye yani klasik bir siyaset yapma tarzı.

Bunu doğrusu İstanbul gibi bir Büyükşehrimizin Belediye Başkanına yakıştıramıyorum. Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı böyle bir değerlendirme yapmasını da doğru görmem. 3 senedir Belediye Başkanımız orada. Yani yaptıkları ortada. Cumhurbaşkanımızın ona bakışı, onun bakışı ortada. Parti içi rekabete Sayın Cumhurbaşkanımızı alet etmezse kendisi için daha iyi olur. Parti içi rekabeti kendi partisinin tüzüğü, kuralları, programı neyse ona göre yapsınlar. Ama öyle gözüküyor ki herhalde Cumhurbaşkanımızın ismini kullanmaya ihtiyaç duydu. Onun için şu anda bir can simidi gibi bu kullanmayı gerçekleştiriyor. Ama sağlıklı bir şey değil bu”

İBB Başkanı'nın yabancı konukları ile görüşemesi

Yabancı misyon şefleriyle görüşmenin izne bağlanması ile ilgili de açıklamalarda bulunan Bozdağ, Türkiye’nin dış politikasının, Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanlığı üzerinden sevk ve idare edildiğini aktardı. Bozdağ, Adalet Bakanı olarak herhangi bir büyükelçi yahut da dış yetkiliyle görüşeceği zaman, kendisinden randevu istendiği zaman veya herhangi bir ülkeye Bakanlığın ihtiyaçları çerçevesinde bir ziyaret planlandığı zaman bunları önce Dışişleri Bakanlığı ile görüştüklerini ve “Böyle bir düşüncemiz var, ne dersiniz” diye sorduklarını ifade etti.

“İşin doğrusunu Cumhurbaşkanlığı yazısı ortaya koyuyor”

Bunun, devletin yazısız bir anayasası gibi ve kurallarının da hep öyle olduğuna dikkati çeken Bozdağ, şunları kaydetti:

“Bir geleneği vardır bunun. Cumhurbaşkanımızla da paylaşırız. Oralardan onay aldıktan sonra biz o süreçleri işletiriz. Çünkü aksi takdirde ne olur? Dış politikada herkesin söylediği sözler farklı anlamlara gelir ve ülkenin dış politikasındaki kararlılık, istikamet birlik, düzen, intizam, ortadan kalkar. Bu konuda ben de tabii duyunca baktım “Nedir bu konu?” diye. Esasında Sayın Cumhurbaşkanımızın 3 Haziran'da yazdığı bir yazı var.

Bütün bakanlıklara ve bütün devlet birimlerine, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına mahsus bir yazı değil. Her birim de bunu kendi alt birimlerine gönderiyor. İçişleri Bakanlığı da gelen yazıyı kendi alt birimleri olan valiliklere gönderiyor. Valilikler de bunları kendiyle ilgili birimlere aktarıyor. Bu Türkiye’nin bütün valilerine, bütün bakanlıklarına, Adalet Bakanı olarak bize, herkese giden bir yazı. Ama buradan siz kalkıp bütün Türkiye’nin her yerine giden bir yazıyı, ‘Bu bana geldi. Benim için kondu. Benim görüşmemi engellemek için yaptı’ derseniz, doğru bir şey olmaz. Bu fevkalade yanlış bir şey.

"Hiçbir büyükelçi görüşmesini Dışişleri Bakanlığına haber vermeden yapmadık"

Şimdi yazıya baktığınızda, ‘Sayın Bakanlarımız ve valilerimiz dahil diyor. Onlar da haber vererek yapacak’ şeyler ifade ediyor. Belediye başkanı demiyor. Valiye de diyor. ‘Sen de yapacaksan böyle yapacaksın. Öbürleri de böyle yapıyor’ bu yazı bütün Türkiye'de idarede görev alan herkese iletilen genel bir yazıdır. Kimseye özel yapılmış bir düzenleme değildir. Bu genel düzenlemeden kendisine yapılmış özel bir düzenleme gibi sonuç çıkarmak fevkalade yanlıştır. O zaman ben Adalet Bakanı olarak ne diyeceğim? Ben daha önce de Bakanlık yaptım.

Hiçbir büyükelçi görüşmesini Dışişleri Bakanlığına haber vermeden yapmadık. Bazısını da oradan temsilci aldık. Bizde Uluslararası Hukuk, Dış İlişkiler Genel Müdürlüğümüz var bu konuda çok yetkin arkadaşlar var. Buna rağmen biz oradan yetkilileri alırız. Dışarı giderken de hakeza Bakanlık olarak onu yaparız. İşin doğrusunu Cumhurbaşkanlığı yazısı ortaya koyuyor ve bu da illere tebliğ ediliyor. Bütün yöneticilere dönük bir yazı. Buradan özel sonuç çıkarmak büyük bir gayret ister. Maşallah, Ekrem Bey de iyi bir gayret göstermiş, kendine buradan bile bir mağduriyet devşirdiğini görüyorum. Hayırlı olsun mağduriyeti.” (İHA)