Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Ahmet Takan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Bu referandum Kürdistan'ın inşa ve ihyası için sinsi bir ön çalışma, karanlık öncü hamledir. Bir defa Sayın Yıldırım'ın bunu görmesi millî bir zarurettir. Sayın Yıldırım'ın bizzat şahsımın, ülkemize yönelen tehlikelere karşı göstermiş olduğu yoruma aceleyle tepki gösterip aklınca düzeltme gereği duyması siyasi nezaket ve zarafete ters düşmüştür" ifadesini değerlendirdi. Takan, "Buradan yola çıkılarak 'ortaklık bitiyor', 'güzel günler sona eriyor' hükmüne varılabilir mi? Bence vakit henüz erken" diye yazdı.
Ahmet Takan'ın "Bahçeli sürpriz mi yapacak" başlığıyla yayımlanan (13 Eylül 2017) yazısı şöyle:
AKP iktidarı ile MHP arasındaki makas Barzani referandumu yüzünden açılıyor mu?..
16 Nisan referandumunun şen ortakları arasında bir şeyler mi oluyor?..
AKP Genel Başkanı R. Erdoğan'ın Kazakistan dönüşü "duygusal çıkışlar yapmamalıyız" açıklamasına geçmeden önce Ağustos ayının son günlerine damga vuran, gündem belirleyen açıklamaları bir daha hatırlamalıyız.
MHP Genel Başkanı Doktor Devlet Bahçeli bir basın toplantısı düzenleyerek aynen şunları söylemişti;
"Barzani'nin referandum hazırlığının sonuna kadar karşısında yer alınmalıdır. Bu referandum Kürdistan provasıdır. Bu referandum Türkiye için gerekirse savaş sebebi sayılmalıdır. Barzani inat ve ısrarla 'referandum ertelenmeyecek' diyor. Anlaşılacağı üzere yangına körükle gidiyor. Millî gücümüzü ne pahasına olursa olsun göstermeliyiz."
Barzani ile devam eden duygusal ilişkilerinin yanı sıra sözde Kürdistan'ı nasıl desteklediklerini Atatürk ve Esenboğa havalimanlarında göndere çektikleri paçavralarla ilan eden AKP iktidarı için 16 Nisan ruhuna aykırı gibi görünen bu sert açıklamalar da neyin nesiydi?.. Yeni bir kayıkçı kavgası mıydı?..
Başbakan Binali Yıldırım, Bahçeli'nin bu çıkışına Vietnam gezisi dönüşünde, alay edercesine, onu uluslararası hukuktan anlamayan bir adam yerine koyarak cevap vermişti;
"Savaş devletle devlet arasında olur biz bunları devlet olarak tanımıyoruz. Bir devlet bize kafa tutar, egemenlik haklarımıza karşı hareket içinde olursa bizim için savaş sebebidir. Ama burada Irak'ın parçası olan bir bölgesel yönetim var. Bu savaş nedeni olamaz. Hukuki zemin olması lazım."
Doktor Bahçeli ise Yıldırım'ın eleştirilerini "gaf" olarak niteleyip, alışagelenin dışına çıkarak(!) çok beklemeden yazılı cevabı yapıştırmıştı;
"Bu referandum Kürdistan'ın inşa ve ihyası için sinsi bir ön çalışma, karanlık öncü hamledir. Bir defa Sayın Yıldırım'ın bunu görmesi millî bir zarurettir. Sayın Yıldırım'ın bizzat şahsımın, ülkemize yönelen tehlikelere karşı göstermiş olduğu yoruma aceleyle tepki gösterip aklınca düzeltme gereği duyması siyasi nezaket ve zarafete ters düşmüştür."
Bu karşılıklı atışmaların ardından ortalık biraz sulh olmuş gibi gözükürken, geçtiğimiz hafta, yanına Tansu Çiller makyajı da yapılarak Devlet Bahçeli'nin Cumhurbaşkanı yardımcısı yapılacağına dair kulis(!) haberleri kamuoyuna pompalanmıştı. Bahçeli, kendi ağzından yaptığı açıklamalarda bunu kesin bir dille bugüne kadar reddetmedi. Bence, bu gelişme, (sizler de bu köşeden defalarca çook önceden okudunuz...) bir mutabakatın ince hatırlatmasıydı. Nitekim, R. Erdoğan Kazakistan'a gitmeden önce sorulan bir soruya verdiği cevapta "her şey olabilir" diyerek kapıyı aralamıştı...
***
Şimdi gelelim, Kazakistan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını cevaplayan Erdoğan'ın Irak'ın kuzeyindeki referandum sorusuna "duygusal çıkışlarla açıklamalar yaparsak, bu yanlış olur" diyerek verdiği yanıta... Ne orası ne burası!.. Bence, bu yanıtın tek adresi, MHP Genel Başkanı Doktor Devlet Bahçeli'dir. Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla mahiyetinde.
Ha!.. Buradan yola çıkılarak "ortaklık bitiyor", "güzel günler sona eriyor" hükmüne varılabilir mi?.. Bence vakit henüz erken. R. Erdoğan'ın ABD gezisinin sonuçlarını sabırla beklemek lazım. Erdoğan'ın yaptığı gibi!.. 19 Eylül'de başlayacak BM Genel Kurul toplantılarına denk gelen ABD gezisi ve Trump görüşmesi Erdoğan'ın siyasi ömrü için çok önemli bir kilometre taşı olacak. Reza Zarrab dosyası altında, gizli öznesi Irak, Suriye ve 25 Eylül referandumu olan görüşmelerden çıkacak sonuçlar Türkiye'deki iç siyaset dengelerine de yeni bir ivme kazandıracak.
Kafamı bulandıran husus, yüzde 3'lere düşen ve tabela partisi haline gelen MHP'nin bazı etkin yöneticilerinin kapı arkalarında son günlerde sürekli "göreceksiniz Bahçeli, Cumhurbaşkanı adayı olacak" diye fısıltı yaymaları. O yüzden son 3 hafta içindeki gelişmelerin geniş bir alıntısını alt alta dizdim. Tabii ki bunların tesadüf olduğunu düşünemeyiz.
Siyasette olan bitenlere, söylenenlere düz okuma pek yapmam. Oyun içinde oyun, kurgu içinde kurgu da yaşadığımız coğrafyanın olağanıdır. Bebek katili Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye teslim edilmesinin ardından idam dosyasının Bahçeli'nin eliyle rafa kaldırılması... AKP iktidarı ile sonuçlanan 2002 seçimi kurgusu... Sonrası; her sıkıştığında atılan can simitleri, AKP zihniyetinin Çankaya'ya çıkarılması, 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası Yenikapı ile alenileştirilen birliktelik, 16 Nisan referandumu.. Geldik, 25 Eylül Barzani referandumuna!.. Doktor Devlet Bahçeli yine baş aktör!.. Öcalan'a bağışlanan hayattan, "Büyük Kürdistan"a hayat verilmesine kadar... Sözde iktidarların görünür/görünmez etkin manivelası... Türk milliyetçilerine yönelik gaz alma hamleleri...
Bakın!.. R. Erdoğan, Kazakistan dönüşü çok önemli bir mesaj daha verdi. "S-400'lerin kaporasını Rusya'ya verdik" dedi. Mesaj net!.. Kod adı "Büyük Kürdistan" olan "Büyük İsrail"in iki hizmetkarının birine kapora ödendi diğerine peşin ödeme yapma talebi var. "Deliğe süpürülmemek" kaydı şartıyla!..
Onların dünyasında duygusallığa yer yok da...