Gündem

Bahçeli: Suriye zirvesi dinlemesini Cemaat’in üzerine yıkılması akla ihanet olacaktır

Bahçeli Dışişleri'ndeki Suriye odaklı toplantının dinlenmesi ile ilgili olarak 'Kimsenin güvenliği kalmamıştır ve devlet yoğun bakımdadır' dedi

28 Mart 2014 22:33

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dün internete sızdırılan ve Suriye’ye olası müdahale ihtimalleri ile Süleyman Şah Türbesi’nin durumunun konuşulduğu Dışişleri Bakanlığı’ndaki zirvenin ses kayıtları ile ilgili olarak, “Başbakan bu konuyu Cemaat’in üstüne yıkmakla kendisini aklayamayacaktır. Bu kadar geniş çaplı bir dinlemenin Fethullah Gülen Cemaati’nin üzerine yıkılması akla ihanet olacaktır.” ifadesini kullandı.

Söz konusu kayıtlarla ilgili olarak “Bu durum başbakanın eseridir.” diyen Bahçeli, “Dışişleri Bakanlığı’ndaki Suriye odaklı toplantının dinlenmesi ve kayıt altına alınması, şu anlama gelmektedir. Kimsenin güvenliği kalmamıştır ve devlet yoğun bakımdadır. Başbakan kendisini ve Bilal’ini kurtarayım derken devletin bekasını ateşe atmıştır.” şeklinde konuştu.

“Başbakan Erdoğan demokrasiyi terörize etmiş, adeta boğazlamıştır.” diyen Bahçeli,’nin düzenlediği basın toplantısınındaki konuşmasının satır başları şöyle:

“Türkiye dört bir koldan saldırıya uğramaktadır. Türkiye Cumhuriyeti içte ve dışta kolları olan bir yapının saldırısı altındadır. Türkiye’de her şey ayaklar altındadır ve gündem karmakarışıktır. Durum vahamet ötesidir, manzara korkunçtur. Başbakan ve Hükümeti milletin bağımsızlığını lekelemekle kalmamış milli sırlarımızı delik deşik etmiştir.”

“Başbakan Erdoğan’ın gözünü kan ve hırs bürümüştür. Sağ duyusu kaybetmiş, akıl yolundan çıkmıştır. Başbakan Erdoğan kendisi, ailesi, yakınları, yandaş işadamları hakkındaki şaibeleri aydınlatmak yerine reddiyeci bir tutumla önüne kim geliyorsa saldırmış, yargıyı çalışamaz hale getirmiştir. 17-25 Aralık tarihleri arasında yapılan rüşvet ve yolsuzluk soruşturmaları sonrasında görev yeri değiştirilen hâkim ve savcıların sayısı şimdilik 784’ü bulmuştur. Yolsuzluğa bulaşan kim varsa korumaya alınmıştır. Başbakan soyguna milli irade kılıfı geçirmenin arayışındadır. 30 Mart rüşvetin aklanacağı, hortumcuların temize çıkacağı, 17 ve 25 Aralık’ın rövanşı değildir. 30 Mart yenilenmedir ama Yeni Türkiye adlı karanlık mecraya sapma yeri değildir.”

“AKP Hükümeti 11 yılda ülkemizi mahvetmiştir. Cumhuriyet tarihinde bu kadar yüzsüzleşen, yozlaşan bir iktidar görülmemiştir. Başbakan ve çevresi inanılmaz ve kimsenin onaylamayacağı bir düzenin aktörü olmuştur. Hükümet kul hakkı yemiştir, tepeden tırnağa günah işlemiştir. Neresinden bakarsak bakalım 17 Aralık bir milattır. Başbakan ve hükümetinin gerçek yüzü ortaya serilmiştir. Türkiye altın kaçakçılığı üssü haline getirilmiştir. Büyük paraların döndüğü kara para aklama merkezi haline getirilmiştir. Rüşvetle vatandaşlık dağıtımı sınır tanımamıştır. AKP’ye oy veren kardeşlerim Allah için biraz vicdan muhasebesi yapmalıdır. Öyle tapeler, öyle ses kayıtları ortaya dökülmüştür ki akılla, vicdanla izah edilmesi mümkün değildir. İranlı Zarrab için namuslu emniyet müdürlerini kurban eden, bu zatın önüne yatmaya kalkanlar bu ülkede içişleri bakanlığı yapmıştır.”

“Başbakan haysiyetini, siyasi iffetini, siyasi geleceğini kutulara kilitlemiştir. Alo Fatih diyaloglarıyla medyanın bağımsızlığı zedelenmiştir. Alo Nermin hattıyla medyanın haysiyeti yerin dibine geçmiştir. Medya çalışanları işinden edilmiştir. Başbakan başörtülü bir kadın gazeteciyi yazılarından rahatsız olduğu için işten attırmıştır. Fenerbahçe’yi ele geçirmek için olmadık ayak oyunlarına başvuran bu başbakandır. Türk Milleti’ne küfür eden bu başbakandır. Bu başbakanın ağzı ile kalbi arasında inanılmaz bir uçurum vardır. Başbakan rüşveti komplo sözleriyle püskürtmek için 102 gündür çırpınmaktadır. Bugün hırsızlar yetki ve unvan sahibidir. Başbakan partisine oy veren kardeşlerimizi namertçe aldatmaktadır. Rüşvet ve yolsuzluğa adı karışan bakanlarını hukuktan korumak için milli iradeyi dolandırmaktadır. Başbakan korkudan titremiş, ne yapacağını şaşırmıştır. Rüşvetçileri sayısal çoğunluğuyla şimdilik emniyete almıştır. Bu kadar isnat ve olağanüstü suçlamalarla başbakanlık görevini yürütemeyecektir. Türk Milleti’nin “baş hırsız, baş çalan, baş götüren” dediği bir kişi o koltukta oturamaz. Ya paşa paşa hesap verecektir ya da tarihi nitelikli yolsuzluklar için ülkeden kaçmak zorunda kalacaktır. Karar kendisinindir. Türkiye Tunus’a, Mısır’a, Ukrayna’ya dönmeden başbakan istikrar için gerekeni yapmalıdır. Bunun yolu da adaleti harekete geçirmektir. Yolsuzluk, yoksulluk ve yozlaşma kökten giderilmelidir. 30 Mart mahalli idareler seçimlerinin propaganda süreci çok sancılı geçmiştir. Mahalli idareler seçimleri bir genel seçim havasına bürünmüştür. Başbakan Erdoğan demokrasiyi terörize etmiş, adeta boğazlamıştır. Başbakanın politikalarını ve niyetlerini daima zillet ve rezalet olarak değerlendirmek en doğrusudur. Başbakan ve çevresinin kirli çamaşırları ortaya saçılmıştır. Tape ve ses kayıtlarından geçilmemektedir. Başbakan Erdoğan’ın hukuka yönelik darbesi, yolsuzluk ve rüşvet iddialarının sanal medya yoluyla açıklanmasını doğurmuştur. Kimliği meçhul kişi ya da  grupların ülke gündemini ele geçirmeleri iyi yorumlanmalıdır. Şu da bir gerçektir ki başbakan ve hükümetinin çok fazla gizli işi vardır ve bunlar bir bir deşifre edilmektedir. Milletimiz infiale kapılmaktadır. Devletin en mahrem toplantılarının ortam dinlemesiyle ele geçirilip sanal ortama düşürülmesi ülkenin içine düşürüldüğü içler acısı durumu göstermektedir.”

“Böyle bir devlet, böylesi bir belirsizlik içinde her tarafa sızmış ajanların saldırısına ne kadar dayanacaktır? Bu durum başbakanın eseridir. Dışişleri Bakanlığı’ndaki Suriye odaklı toplantının dinlenmesi ve kayıt altına alınması, şu anlama gelmektedir. Kimsenin güvenliği kalmamıştır ve devlet yoğun bakımdadır. Başbakan kendisini ve Bilal’ini kurtarayım derken devletin bekasını ateşe atmıştır. Başbakana sesleniyorum, devletin cılkını, posasını çıkarmaktan ötürü mutlu musun? Şimdi rahata erdin mi, huzur buldun mu? Başbakan bu konuyu Cemaat’in üstüne yıkmakla kendisini aklayamayacaktır. Bu kadar geniş çaplı bir dinlemenin Cemaat’in üzerine yıkılması akla ihanet olacaktır. Dışişleri Bakanlığı’ndaki toplantının dinlenmesi bir sorun ise orada konuşulanlar da ikinci bir sorundur. Bu toplantı taraflarca inkar edilmemiştir. Bu toplantı Türkiye’nin güvenliğini konuşmak yerine hükümetin ve başbakanın güvenliğini korumak için bir beyin fırtınası şeklinde geçmiştir.Camileri bombalayacaklar diyerek yıllarca TSK zan altında bırakılmış, değerli komutanlar yıllarca cezaevinde tutulmuştur. Aziz milletim bu gerçeği öğrenmeli ve başbakanın esas yüzünü görmeli ve anlamalıdır. Başbakan için atılan füzeler sonucunda kimlerin öleceği önemsiz bir ayrıntıdır. Meydanlarda hizmetkarlıktan dem vuran başbakan milletine kurşun sıkacak bir kişidir. Türkiye telekulak çetelerinin eline geçerken MİT ne iş yapmıştır? Başbakan Erdoğan siyasi menfaatleri için her kötülüğü yapacak kadar insanlıktan ve inançtan uzaklaşmıştır. AKP’nin Türkiye’yi tasfiye hamlesine ilk ve kati itiraz 30 Mart tarihinde yapılacaktır. Bunu yapacak milletime sonuna kadar inanıyorum.”