MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 1915 olaylarını "soykırım" olarak niteleyen tasarının Alman Parlamentosu'ndan geçmesine ağır ifadelerle tepki gösterdi. "O günkü şartlarda Ermeniler için verilen yer değiştirme kararı olmasaydı milletimizin geleceği tehlikeye girecektir" görüşünü savunan Bahçeli, "1915'teki tehcir kararı kesinlikle doğrudur, bugün olsa yine yapılmalıdır" ifadesini kullandı.
Bahçeli, terör operasyonlarına katılan askerlere soruşturma açılmasını izne bağlayan tasarının Meclis'ten geçmesi için destek vereceklerini söyledi. "TSK kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısına mutlaka destek verecek, gereğini eksiksiz yapacağız" diyen Bahçeli, "koalisyon ortaklığı teklifi" olarak yorumlanan hükümete hukuki destek sözlerini hatırlatarak, "Demek ki neymiş? Fiili desteğimiz hukuki boyut alıyormuş. Terörle mücadelede ihtiyaç duyulan hukuki güvence için elimizden gelen çabayı göstereceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın" diye konuştu. Tasarı yasalaşırsa, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının yargılanması Başbakanın iznine bağlanacak.
Bahçeli, dün Vezneciler'deki bombalı saldırı sonrası bir kez daha gündeme gelen güvenlik zaafı konusunda hükümete eleştirilerde bulunarak, "Türkiye'yi yönetmekle sorumlu hükümet, bir kişinin koltuğunun peşine koyulmuştur. AKP, partili cumhurbaşkanlığı diye gözünü karartmıştır" dedi. "17-25 Aralık hukukuyla ülkeyi yönettiğini sananlar Türkiye'nin geleceğini karartmaktadır" diyen Bahçeli, "Terör azarken Erdoğan Doğu Afrika'yı dolaşmış, yandaş avcılarla bir tek safariye çıkmadığı kalkmıştır. 20 Temmuz 2015'ten bu yana büyükşehirler peş peşe bombalanmış, görülmemiş rezillikler sergilenmiş, bana mısın dememiştir" ifadesini kullandı.
Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şöyle:
Kim yardım bekliyorsa elimiz uzanmalıdır. Paylaşmanın güzelliğini, kardeşlik ve dayanışma ruhunu taşımalıyız. Ramazan varlık ve yokluk üzerinden düşüneceğimiz bir aydır. Tabii ki her zaman içmemekle, yememekle oruç olmayız. Kul hakkını gasp edip oruç tutuyorum demek açlığa bahanedir. Hem harama el sürüp oruçlu olma, hem yalan söyleyip oruçtan bahsetmek eğer ahmaklık değilse akıl körlüğü, inanç kıtlığıdır. Hz. Muhammed, sevgi, ahlak ve hakkaniyete bağlı ve kendisiyle barışık bir toplum oluşturmayı amaçlamıştı. Komşusu aç iken tok yatacak kadar şuurunu kaybetmişler için orucun bir anlamı yoktur. Besmele çekip soygun yapanın, zikir çekip kan dökenin oruç tutmasının bir anlamı yoktur.
Çünkü, İslam toplumları bırakınız yerinde saymayı devamlı surette geriye gitmekte, ilkellik uçurumuna savrulmaktadır. Bilim, sanat, spor, ekonomi, kültür, ticaret ve siyaset, sosyal hayatın tüm alanlarında korkutucu bir çoraklık, çölleşme hakimdir. Ortaya çıkan kutuplaşma katılaşmış ve keskinleşmiştir. Bu kutuplaşma emperyalist ülkeler tarafından daha da derinleştirilmektedir. Türkiye'yi de içine alan geniş havzada nice insanlık dramının yaşanmasına sebep olmaktadır. Bu sükut kısır döngüden çıkmak için İslam'ın gerçek manasını yaşayıp ve yaşatmak kaçınılmaz bir gerekliliktir.
Daha iyi bir dünya uzak bir hayal değildir. Hakkı gözeten paylaşım, demokratik değerler ve insanı merkeze alan yönetim modelleri olmayacak bir şey olarak görülmemelidir. Maneviyatızımın bizlere yüklediği sorumluğu yerine getirirsek zincirlerimizi kırarız. inanırsak, azmedersek mutlaka başarır, kötülüğün maskesini yırtar, yeni baştan ayağa kalkarak geleceğimize sahip çıkarız.
"AKP, partili cumhurbaşkanlığı
diye gözünü karartmıştır"
Ramazan ayının barış ve kardeşlik içinde idrakini arzuluyoruz. Osmaniye'de 14 kişinin hayatını kaybettiği trafik kazasını idrak etmemişken İstanbul'daki faciaya uyandık. Bunlar ne dini bilirler, ne inancı tanırlar, ne insanlığı takarlar. Allahın belası terör yine devrededir. İstanbul Vezneciler'de hepimizi yasa boğan bir saldırı yaşanmıştır. İstanbul bir kez daha kalbinden yaralanmıştır. 6'sı polis, 5'i sivil olmak üzere 11 arkadaşımız hayatını kaybetmiştir. Şablon ifadeler, klasik diklenmeler hükmünü hepten kaybetmiştir. Bilinmesini isterim ki İstanbul'da patlayan bombalar Türkiye'nin tamamını hedef almıştır. Rabbim bu mübarek günde şehitlerimizin ailelerine, milletimiz ve kahraman polislerimize baş sağlığı diliyorum. Hiçbir zaman hatırımızdan çıkartmayalım ki Ankara'da başkanlık falı açanların, partili cumhurbaşkanlığı diye tutturanların bereketleri ve betsizliği gizlenemeyecek derecede ortadadır. Ülke olarak kararlılıkla bocaladığımız yok sayılamaz. Türkiye'yi yönetmekle sorumlu hükümet, bir kişinin koltuğunun peşine koyulmuştur. AKP, partili cumhurbaşkanlığı diye gözünü karartmıştır. Binali Yıldırım, öyle bir yanlışa imza atmıştır ki Türkiye'nin temelleri sarsılmıştır. "Anayasa ne derse desin, cumhurbaşkanımızın fiili durumu doğmuştur..." bu ucube sözler hukuk devletinin rafa kalktığının vesikasıdır. Anayasa'ya bağlı bir şekilde görev yapması gereken Hükümet Başkanı bizzat anayasanın üstünü çizmiştir. bugün "Anayasa ne derse desin" diyenler, yarın alçakça "Millet ne derse desin diye" U dönüşü yapacaktır.
"17-25 Aralık hukukuyla ülkeyi yönettiğini sananlar ülkenin geleceğini karartmaktadır"
17-25 Aralık hukukuyla ülkeyi yönettiğini sananlar Türkiye'nin geleceğini karartmaktadır. Yıldırım, Cumhurbaşkanı'nın ödevlerini yapmaktadır. Teröristler bombalar yağdırırken Cumhurbaşkanı "Anne olmayan kadınlar yarımdır" diyerek kadınların onurunu incitmiştir. Eti çiğneyen dişler birlikte güçlüdür derken Türkiye'nin dişlerini kırmıştır. Uganda'dan toplar isterken, vatan topraklarına kokuşmuş emellerin gölgesi düşmüştür. Terör azarken Erdoğan Doğu Afrika'yı dolaşmış, yandaş avcılarla bir tek safariye çıkmadığı kalkmıştır.
20 Temmuz 2015'ten bu yana büyükşehirler peş peşe bombalanmış, görülmemiş rezillikler sergilenmiş, bana mısın dememiştir.
Yüksek Yargı Başkanları'nın mevsimlik işçilere özenip çay topladığı, MİT Müsteşarı'nın Afrika'da gezdiği devlet sahipsiz değil de nedir?
Adeta güvenlik amacıyla mahalle arası yol kesenler bomba yüklü araçları hiç mi görmediler. "İlk insanla başlayan bu mücadele kıyamete kadar sürecektir" Sayın Cumhurbaşkanı ne demeye çalışıyor? Hangi ilk insanın mağarasında bomba patlamıştır? Her terör saldırısından sonra güvenlik toplantıları yapılır, sonra toplananlar bir daha görüşmek üzere dağılırlar. Devletten mesaj üstüne mesaj paylaşılır. Her seferinde "Sabrın sonundayız, bıçak kemiğe dayandı, yarın çok şeye gebe" gibi sayısız konuşmalara şahit oluyoruz. Göz boyayan konuşmaları fos çıkar, yalanları milleti boğar.
OSLO'fa yapılan pazarlıklar bomba olarak dönmüştür. İmralı ile kandil arasında kurulan taviz köprüsü Türkiye'yi uçuruma yuvarlamıştır. Ne yaşıyorsak dünün eseridir.
Ülkemiz dar boğazda, çıkmaz sokaktadır. Bebek katilleri her yerdedir. IŞİD çetesi Kilis ve Gaziantep'i fethetmek için tüneller açmıştır, bunu bile denemiştir. Bir çakıl taşımızı ele geçirmeye çalışanların sonu korkunçtur, yok oluştur. Türk'ün topraklarını fethetmeye çalışanlar önce bizim bedenlerimizi çiğneyecekler, sonra cehenneme gideceklerdir.
"Demek ki neymiş; fiili desteğimiz
hukuki boyut alıyormuş..."
MHP'nin Türk milletinin güvenliği ve milli bekasının sağlam esaslara bağlanması konusunda ödün vermesini kimse beklememelidir. Terörle mücadelede her zamna güvenlik güçlerinin ve devletin arkasındayız. TSK kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısına mutlaka destek verecek, gereğini eksiksiz yapacağız. Neymiş? Fiili desteğimiz hukuki boyut alıyormuş. Terörle mücadelede ihtiyaç duyulan hukuki güvence için elimizden gelen çabayı göstereceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın.
PKK'nın bozguna uğradığını söyleyenler gerçeklerin üstünü örtmektedir. PKK veya IŞİD'i maşa olarak Ortadoğu'yu yeniden dizayn etme amacında olan fitne güçleri, ülkemizi karanlık günlere götüyor. Yıkıcı terör, finansal ve ekonomik spekülasyonlar, beşeri varlıkların mankurtlaşmasına yol açmaktadır. Bölgesel statükonun değişmesi için sınırların yeniden çizilmesi, asimetrik mücadele emperyalist efendiler tarafından oyuna sokulmuştur. IŞİD, PKK, El Nusra gibi odaklar, hedeflenen harita değişikliği için görevlendirilmiştir.
Büyük Ortadoğu projesinin önü açılmakta, zalimler Türk ve Müslümanları öldürerek hedeflerine yürümektedir. YPG'nin omurgasını teşkin ettiği Suriye Demokratik Güçleri'nin Membiç'i IŞİD'den temizlemek amacıyla başlattıkları operasyon, emperyalistlerin bir oyunudur. Verilen destekler kimseyi şaşırtmalıdır. Cumhurbaşkanı'nın "Gerekirse kendi göbeğimizi kendimiz keseriz" lafı gerçeklerle uyuşmamaktadır. ABD'nin YPG'nin yalnızca Membiç için savaşacağını söylemesi kuyruklu yalandır. Membiç'in IŞİD'den alınması, kurulması adım adım ilerletilen terör devletine açıkça hizmettir. IŞİD, PYD ve PKK'nın diğer yüzüdür. Ortadoğu'nun dinamitlenmesi için kiralanmıştır. Hükümet gözünü açmalıdır. Türkiye bölgeden dışlanmış, hiçbir gelişmeye müdahil olamamıştır.
AKP'nin dış politikasında kırılmadık, dökülmedik hiçbir şey kalmamıştır. Rusya ile gerilen ilişkileri tamir arayışı, İsrail ile yapılan görüşmeler sözlerini yuttuğunun kanıtıdır. Tüm olumsuzluklar Davutoğlu'na yüklenmiş, "Ne yapalım, eline yüzüne bulaştırdı" diyerek hareket etmişlerdir. Hükümetin politikaları nedeniyle çuvallandığı her vicdanda onay görecektir. Türkiye'nin yurtta ve cihanda barışı hedeflemesi, milli çıkarlarına leke sürdürmemesi her açıdan mecburiyettir. Türk milliyetçileri varken bu vatan yıkılamayacak, bu millet bölünemeyecektir.
"Ezber bozuyoruz" dediler, geçmişimizi sorguladır. "Tabuları yıkalım" dediler eski defterleri araladır. "Özür dilediler" düşman çevreleri heyecanlandırdılar. "İmralı" dediler, Ermenilere mektup yazdılar. Ülkemiz kendi tarihine vakıf olmayan, kendi tarihinden bırakın gurur duymayı küresel güçlerin rüzgarlarına kapılan ucuz zihniyetlerle sahipsiz bırakıldı.
"1915'teki tehcir kararı yerindedir,
bugün olsa yine aynısı yapılmalıdır!"
Sözde soykırım iddiası Türk milletiyle derdi olan herkesin başvurduğu hayasız bir karalama, çarpıtmadır. Şimdi buna dost ve müttefik bildiğimiz Almanya'da eklenmiştir. Osmanlı İmparatorluğu 1. Dünya Savaşı'na Almanya'nın müttefiki olarak girmiştir.Seferberliğin öncesi ve sonrasında Ermeni çeteleri isyana girişmiştir. Erzurum, Sivas, Adana başta olmak üzere Ermenilerin isyanı vuku bulmuştur. Ermenilerin, Türklere yönelik yaptığı katliamlar karşısında bile Osmanlı Devleti'nin soğuk kanlılığı belgelerle sabittir. Ermenilerin yerlerini değşitirmek onları imha etmek değil, devleti koruma amacı taşıyordur ki sonuna kadar doğru, sonuna kadar helaldir.
Türk düşmanları şunu kafalarına iyice soksun ki tevkif- tehcir sıralamasında Osmanlı en son sıralarda yer almaktadır. Kim ne söylerse söylesin.
Sözde soykırım çamuru atan Haçlı vekilleri, Ermenilerin Türklere karşı yaptığı katliamlara neden sessiz kalmaktadır? Bayburt ve çevre illerinde masumları katledenler Ermenilerdir. 250 ceset ve toplam 800 bin insanımızın canına kast edilmiştir. Erzurum'a, Van'a, Erzincan'a gidip sorsunlar, vahşilikleri mahalinden öğrensindir. Yer değiştirme kararı olmasaydı milletimizin geleceği tehlikeye girecektir. 1915'teki tehcir kararı kesinlikle doğrudur, bugün olsa yine yapılmalıdır.
Sayın Erdoğan, "Ne Türk'ü be. Bunların kanlarının laboratuvarlardan geçmesi lazım" demiştir. Sayın Erdoğan'ın dediklerini biz söyleseydik ne ırkçılığımız ne de kafatasçılığımız kalmıştır. Laboratuvar analizinden kolay kolay çıkamayacaklardır. Sözde Soykırım'a yeşil ışık yakanların kan değerlerine bakılacak mıdır? Başbakan'dan 1915 olaylarını anlatmasını isteyen gazetecilerin kan testleri yapılacak mıdır?
1915'te yaşananların 1948'de BM Soykırım Beyannamesindeki maddeleri karşıladığını iddia edenlerin damarlarındaki kanın nereye doğru aktığı da gözlemlenecek midir? Eski Başbakan Danışmanının sütüne, hamuruna, kanın bozuk olup olmadığına titizlikle de bakılacak mıdır? Sayın Cumhurbaşkanı, bir daha kan demeyin, kanı bozukların kanı akmaz, kanı olmaz! Almanya'nın sözde Soykırım Kararı hükümsüzdür. MHP ecdadına toz kondurmaz, Milliyetçi Ülkücü Hareketin kılıcı keskindir. Ay'dana arı, sudan durudur. Oyunları yine hezimete uğratacağız. Emek isteyebilir, yorgunluk olabilir. Ancak bize dinlenmek haramdır, oyun bozulacak, Milliyetçi hareket tepeden tırnağa temizlenecektir. Oyun bozulacak, bize çelme takmaya çalışanlar kağıttan kuleler gibi devrilecektir.
Bahçeli'yi şaşırtan tıraş
Grup toplantısı sırasında Devlet Bahçeli’nin “Oyunu Boz” şeklindeki sloganını saçlarına kazıtan Alper Beksiz isimli genç dikkat çekti.
Genel Başkanı Devlet Bahçeli başkanlığında toplanan MHP Grubu'nda ilginç görüntüler yaşandı. Oyunu Boz” şeklindeki sloganını saçlarına kazıtan Alper Beksiz toplantı sonunda berber Münür Önkan ile birlikte Bahçeli’nin yanına giderek elini öptü.
Genç partilinin saçlarındaki yazıyı gören Bahçeli, “Seninle kürsüye çıkalım herkes görsün diyerek” tekrar grup salonunun kürsüsüne davet etti. Bahçeli, “Maşallah çok güzel olmuş. Münür çok iyi iş çıkarmış. Hem sanatçı hem zanaatkar” diyerek berberi tebrik etti.