MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisine yönelik, "Senin milliyetçilik diye ortada gezmenden de hoşlanmıyorum" ifadesine sert bir dille tepki gösterdi. Bahçeli, "Kılıçdaroğlu safi rüzgârsın, uyarmadı deme, bilmediğin, tanımadığın, tecrübe etmediğin sularda yüzersen dibi boylarsın. Kimse sana el uzatmaz, can simidi bile uzatamazlar. Milliyetçiliğin alanına girmekten kaçınmalısın, aksi halde terörist Demirtaş’tan ikazname, HDP’den ihtarname PKK ve FETÖ’den ihbarname almaktan kaçamazsın kurtulamazsın" ifadelerini kullandı.
MHP lideri, "Zamları, enflasyondaki artışları sokak tepkisiyle birleştirip Türkiye’den bir Kazakistan çıkarmayı mı düşlüyorsunuz? Dost ve kardeş ülke Kazakistan’daki sokak eylemlerini, kanunsuz gösterileri izleyince bitiniz mi kanlandı? Cesaretiniz mi kanatlandı? Cüretiniz mi katlandı?" diye seslendi.
Konuşmasında erken seçim çağrılarına da yanıt veren Bahçeli "Sandık diyorsanız 2023 Haziran ayını bekleyeceksiniz" dedi.
Kazakistan'da yaşananlarla ile ilgili de önemli mesajlar veren MHP lideri, "Türk milleti olarak Kazakistan'ın yanındayız. Biriz, beraberiz, kardeşiz. Aynı milletin evlatlarıyız. Kazakistan petrol ve gaz ihracatı ile bölgenin en önemli ekonomik güçlerindendir. Tuzak üzerine tuzak kurarak Türk birliğini kırmaya çalışıyorlar. Allah'ın izniyle başaramayacaklar" sözlerini kaydetti.
MHP lideri, MHP Siyaset Okulu Sertifika Töreni'nde konuştu. "Biz kutlu ceddimizin yaşadığı günün ertesi günüyüz, onların emanetçisiyiz. İnkar edenler oluyormuş bizim için vız gelir herkes kanına müzahir şekilde duracak ve davranacaktır" diyen Bahçeli, "Atalarımız ne güzel de söylemiş yerden havaya toz kalkar, havadan yere rahmet iner, hep kap kendisine sızar, kısaca söylersek testinin içinde ne varsa dışına sızan da odur. Çalışmamızdan gocunanlar fazladır. Hiç kimse de bizim sabrımızı yanlış yorumlamamalıdır" dedi.
MHP lideri, "Ekonomik sorunları büyütüp enflasyon mühimmatıyla ülkemizi yaylım ateşine tutan sorumsuzlar aslında ne insanımızı tanrılar ne rızkı bilirler ne tarihimizi okurlar ne de ekonomiden anlarlar. Bizim sadece ekonomi hayatımız yoktur bir toplum, bir inanç, akıp giden sosyal ve milli bir hayatımız vardır. Ve sınıflandırılması tarihi haklarımıza, kimliğimize, varlığımıza gasp etmektir" sözlerini kaydetti.
Bahçeli, "Siyaset yapma şeklimizden ticari ilişkilere kadar madde ile mana dengesini kuran kavrayış becerimize toplumsal esenlik ve enginliğimize varıncaya kadar dış dünyanın menfi tesirlerine daha doğrusu baskılarına muhatap kaldık. Şiddetli sallantılara sahne olan nice kayıp dolu senelerden sonra cihanşumul bir imparatorluğumuzdan mahrum kaldık. Bir zamanlar Batı'ya ihtiyacımız yoktu fakat bir süre sonra Batı'sız bir şey düşünemez hale geldik. Yozlaşmış bir demokrasi algısı insandan yoksun bir özgürlük anlayışı, ruh kökümüzden kopuk bir ekonomik sistem anarşisi milli dokumuza milli doğamızla ters düşmüş, modernizm ve modernizm akımları on yıllar boyunca yerimizde patinaj yaptırdı. Türk milleti uzun çalışma ve sabır yılları neticesinde kocasından çıkmayı başardı. Osmanlı'ya hasta adam muamelesi yapan, Türkiye'yi de hastalandırmak için kriz darbe nifak ve kutuplaşma üretimini biteviye sürdüren küresel emperyalizm için hamdolsun deniz bitmiştir. İhtiyaç duyulan akli zihni siyasi ve milli demlenme süreci tamamlanmıştır. Türk irfanı Türk iradesi cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile doğrulmuş Cumhur İttifakı ile ayağa kalkmıştır" diye konuştu.
"Siyaset yoksa savaş söz konusudur"
"Siyaset arenasında akletmek şöyle dursun, aklını ve ahlakını iki paralık eden zevatın Türkiye’ye pusu kurup istiklalimizi ateşe vermesine seyirci kalmayacağız. Sessiz kalmayacağız. Tepkisiz durmayacağız. Alayının her cephede karşılarına geçeceğiz. Hayat siyasettir demişti Merhum Peyami Safa. Nitekim teşhisiyle isabet kaydetmişti. Siyaset eğer çözülmeye kapı aralarsa siyaset olmaktan çıkacak, kriminal bir vakıaya dönüşecektir. Siyaset eğer ihanete çanak tutarsa gerçek manasından soyutlanıp ülkenin güvenlik sistemine mayın döşeyen çok tehlikeli bir hale bürünecektir. Siyaset yapıyor olmanın bir ahlakı vardır. Siyaset demek mecburiyet demektir. Siyaset yoksa savaş söz konusudur. Hem iç siyasette hem de dış siyasette vaki gerçek budur" diyen Bahçeli, sözlerinin devamında muhalefeti hedef aldı, şunları kaydetti:
"Çürük aydınlar, devşirme kalemşörler, kiralık siyasetçiler bir barış türküsü tutturmuş gidiyorlar"
"Demokrasiyi ağızlarından düşürmeyen, hatta utanç duvarı gibi meydanda olan lekeli yüzlere bakınız, her şeyden evvel milletin iradesine karşı ileri düzeyde hazımsız ve saygısızlardır. 70’ine merdiven dayayan bir akademisyen çıkmış, hem de siyaset bilimci, barışçıl protestolardan bahsediyor. Hükümeti erken seçime zorlamanın yollarını anlatıyor. Kalayı eskimiş bu Kalaycıoğlu, sokak diline başvuruyor. Seçimlerin normal zamanını beklemekten imtina ediyor. Milletimizin seçimini ve tercihini alçakça karalıyor. Bilen varsa bize bir anlatsın, barışçıl protestoyla kast edilen nedir? Bu mülevves zihniyet sahiplerinin dillerine pelensk olmuş barış kavramının içyüzü esas itibariyle nasıl yorumlanmalıdır? PKK’ya kulak verseniz, barış diyor. HDP’ye baksanız, barış çığlığı atıyor. CHP, barış sakızı çiğniyor. Çürük aydınlar, devşirme kalemşörler, kiralık siyasetçiler bir barış türküsü tutturmuş gidiyorlar.
"Sokakta barışçıl presto telkin ve temennileriyle neyin hazırlığını planlıyorsunuz?"
Be hey densizler, barışın sizin lügatinizdeki karşılığını hele bir söyleyin de öğrenelim. Esir olmuş bir vicdanla özgürlükten ne anladığınızı açıklayın da bilelim. Adalet diyorsunuz, hukuk ahkamı kesiyorsunuz. Peki, milletin iradesine karşı çıkmak hukuksuzluk değil mi? Adaletsizlik değil mi? Ahlaksızlık değil mi? Suça ve suçluya destek verilmesi kanunsuzluk görülmeyecek mi? Demirtaş teröristtir, gelin görün ki CHP Genel Başkanı ısrarla, inatla niye cezaevinde tutulduğunu soruyor? Niye olacak? Hain olduğu için, suçlu olduğu için, bölücü olduğu için, teröre yardım ve yataklık yaptığı için. Sokakta barışçıl presto telkin ve temennileriyle neyin hazırlığını planlıyorsunuz? Zamları, enflasyondaki artışları sokak tepkisiyle birleştirip Türkiye’den bir Kazakistan çıkarmayı mı düşlüyorsunuz? Dost ve kardeş ülke Kazakistan’daki sokak eylemlerini, kanunsuz gösterileri izleyince bitiniz mi kanlandı? Cesaretiniz mi kanatlandı? Cüretiniz mi katlandı?"
"Kılıçdaroğlu, milliyetçiliğin alanına girmekten kaçınmalısın"
"Havas, yani kendilerini halktan ayrı ve üstün sayan kokuşmuşlar, düne kıyasla bugün geride değildir, bilakis her rezaletin, her tertibin, her provokasyonun, her komplonun direkt göbeğindedir. Hiç kimsenin fuzuli kurtarıcılığına ve faziletsiz akıl hocalığına ihtiyacımız yoktur. Merhum Hocamız Prof. Dr. Erol Güngör, Cumhuriyet aydının hala bir kimlik arayışında olduğunu, bu arayışa cevap teşkil edecek en önemli seçeneğin Türk milli kültürüyle bulunacağını takdim ve tarif etmişti. Milli kültürden beslenmeyenlerin yol haritasını köksüzlük ve kozmopolit kifayetsizlik çizecektir. Türkiye’de sözde aydınların, CHP’sinden İP’ine kadar siyasi partilerinin hal-i pür melali bu zillet haliyle özdeştir. Bizim nazarımızda millete dayanmayan hangi ilişki ve irtibat ağı varsa gayri meşrudur. Dikkat buyurunuz, Milli Mücadele’nin muvaffakiyet sırrı bile millete dayanmasındandır. Bizim siyasetimizin dinamik güvenlik ve direnç kaynağı millettir. Milletin yoksa siyaset yoktur. Ümit yoktur. Gelecek yoktur. Ekonomi yoktur. Devlet milletle birdir, birbirinin tamamlayıcısıdır. Millet varsa devlet vardır, devlet varsa millet baki olacaktır" diyen Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:
"Kılıçdaroğlu, korkusundan Türk lirası diyemiyor, bilahare karşımıza geçip pervasızca milliyetçilik taslayarak gülünç durumlara düşüyor"
“CHP’nin ağır sorunu da buradadır. Çünkü CHP yönetimi, siyaset mücadelesini millet dışı aktörlere, millete muhalif odakların çıkarına göre kurgulamış, bu suretle taşeronlaşmış, uydulaşmış, yani zillete gömülmüştür. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bizim 'milliyetçilik diye ortada gezmemizden hoşlanmıyormuş.' Neyden hoşlanıyorsa, bize bir zahmet bildirsin de ona göre hareket edelim, buna uygun davranalım. Nasıl olsa kendisi birilerini memnun etmek üzerine yaşıyor ve siyaset yapıyor. Herkesi kendisi gibi sanıyor, yine çuvallıyor, yine faka basıyor. Kılıçdaroğlu’nun bu söylemi, siyaset ve düşünce namusu açısından bir defa yüz kızartıcıdır. Bu zehirli kafaya göre milliyetçi, liraya değer veren kişi demekmiş. Biz lirayı bilmiyoruz, şayet Türk lirası ise söylemek istediği, milli itibarımız olduğunu devamlı dile getiriyoruz. Kılıçdaroğlu, korkusundan Türk lirası diyemiyor, bilahare karşımıza geçip pervasızca milliyetçilik taslayarak gülünç durumlara düşüyor.
"Uyarmadı deme, bilmediğin, tanımadığın, tecrübe etmediğin sularda yüzersen dibi boylarsın"
Sayın Kılıçdaroğlu, safi rüzgârsın, uyarmadı deme, bilmediğin, tanımadığın, tecrübe etmediğin sularda yüzersen dibi boylarsın, kimse sana el uzatmaz, can simidi bile uzatamazlar. Milliyetçiliğin alanına fazla girmekten kaçınmalısın, aksi halde terörist Demirtaş’tan ikazname, HDP’den ihtarname, PKK ve FETÖ’den de ihbarname almaktan kaçamazsın, kurtulamazsın. Biz Türk lirasını her zaman tıpkı bir bayrak gibi, tıpkı bir sancak gibi savunduk, buna da devam edeceğiz; ama sen idrak edemezsin, zira ederi bir dolar olan şerefsizlerle aynı kütledensin, aynı kümedensin, aynı kümbettesin, aynı küllüktesin. Merhum Abdullah Cevdet’ten esinlenerek diyorum ki; Sayın Kılıçdaroğlu pek uyanık bir uykudasın, bu gidişle gözünü açmaya vakit de bulamayacaksın. Bozgunda fetih rüyası görenlere millet bu rüyayı kabusla buluşturacaktır.”
"Bırakınız bu tantanaları, sokağa dökülseniz ne yazar, dökülmeseniz ne çıkar"
“Maalesef demokrasi düşmanları, karşımıza geçmişler demokrat rolü oynuyorlar. Milletimize kefen biçen alçaklar, haktan, hukuktan, insanlıktan bahsediyorlar. CHP Genel Başkanı, sanki bağ bağışlar gibi, sokağa çıkmayacağız diyor. Sayın Kılıçdaroğlu, geçiniz bu beylik lafları, bırakınız bu tantanaları, sokağa dökülseniz ne yazar, dökülmeseniz ne çıkar. Sandık diyorsanız 2023 yılının Haziran ayını bekleyeceksiniz. Millet iradesine birazcık hürmet ediyorsanız yalanı, riyayı, iftirayı, ihanete teşne olmaktan vazgeçmeyi bileceksiniz, bunu da derhal milletimizin bilgi ve takdirine sunacaksınız. Sokakta gelecek planlayanlar buna pişman olacaklardır. Demokrasiye deli gömleği giydirmeyi aklından geçiren, siyaset kültürümüzü terörize etmeyi düşünen karanlık çehreli köksüzlere teslim edilecek bir ülkemizin, feda edilecek bir vatanımızın, israfına göz yumacağımız tek bir insanımızın olmadığını herkes kafasına sokmalıdır.”
"Türkiye olarak Kazakistan’ın her zaman yanındayız"
Bahçeli, Kazakistan'da yaşananlarla ilgili de şu değerlendirmeyi yaptı:
"Türk Devletleri Teşkilatı’nın yapmış olduğu açıklamayı çok değerli buluyoruz. Dün yapılan açıklamalardan anayasal düzenin sağlandığı anlaşılmaktadır. Kazakistan’da aklıselimin galip olmasını, sağduyunun hakimiyet kurmasını bölge barışı ve istikrarı açısından, Türk dünyasının geleceği ve tarihi hedefleri bakımından zorunlu bir ihtiyaç olarak görüyoruz. Türkiye olarak Kazakistan’ın her zaman yanındayız. Biriz, beraberiz, kardeşiz, aynı milletin evlatlarıyız. Kazakistan, ekonomik ve politik olarak Orta Asya'nın en önemli ülkesi olmasının yanı sıra, özellikle petrol ve gaz endüstrisi aracılığıyla bölgenin GSYİH'sının yüzde 60'ını oluşturması nedeniyle de emperyalizmin iştahını kabartmaktadır. Aynı zamanda bu ülke geniş maden kaynaklarına sahiptir ve resmi olarak zengin kültürel mirasa sahip demokratik, laik, üniter, anayasal bir cumhuriyettir. Sadece yapılan zamlardan dolayı sokak gösterilerinin tezahür ettiğini söylemek akıl tutulmasıdır. Bu kanunsuz gösterilerin arkasındaki mihrakların Orta Asya genelinde kaos dalgası yaratmak istedikleri abartılı ve afaki bir değerlendirme sayılmamalıdır.
"Türk Devletleri Teşkilatı’ndan rahatsız olan çevreler boş durmuyorlar"
Elbette Türk Devletleri Teşkilatı’ndan rahatsız olan çevreler boş durmuyorlar. Tuzak üstüne tuzak kuruyorlar, bir yanda bölgeye nüfuz etmeyi hedeflerken diğer yanda Türklüğün birliğini kırmayı projelendiriyorlar. Allah’ın izniyle başaramayacaklar. Bozkırın tarihi iradesi tüm muhasım çevreleri şaşkına çevirmeye muktedirdir. Bir kere yükselen bayrak bir daha inmeyecektir.
Merhum Cemil Meriç’in dediği gibi, ihtiyacımız olan şey ölçüdür, dengedir, soğukkanlılıktır. Bugünümüzü düne bağlayan dava irfanımızı yeniden ve şuurla ele alıp güncellemeliyiz, ilave olarak derinliğine yorumlamalıyız, üst bir aşamada geniş bir coğrafyanın hatıra ve hedeflerini bir potada buluşturmalıyız. Yine Cemil Meriç’ten mülhem diyorum ki, bütün hakikatleri yoklayacağız, bütün yalanların maskesini yırtacağız ve doğruda uzlaşacağayız. Zamanın parmakları her yarayı kapatır. Bir arayış olan tefekkürü hayatımızdan eksik etmemeliyiz.
Aslını unutan, neslini yeren, milli gerçeklerini çiğneyen yarım aydınları, çarpık siyaset anlayışlarını mertçe tenkit edebilen, onların emellerini yüzlerine çekinmeden vurabilen marifete ve mefahir bir düşünceye çok şükür sahibiz. Bir derviş sabrıyla, bir akıncı çevikliğiyle, yılmaz bir mücadele enerjisiyle milli ülkülerimizi takip ve temin etmek için geceyi gündüze katıp çok çalışmak zorundayız. Hayat kısa, zaman geçiyor, her an mazi oluyor. Esas olan gök kubbede hoş bir seda bırakmaktır."