-BABACAN'DAN YİNE ''MALİ DİSİPLİN'' UYARISI İSTANBUL (A.A) - 04.12.2010 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'de ana politikalarda kesinlikle bir sapma, bir farklı bakış açısı, uygulamanın olamayacağını belirterek, ''3 yıl 5 yıl sonra birileri gelir de temel unsurlara dokunursa, işte o zaman siz Türkiye ekonomisinden korkun. Kim gelir de Türkiye'de bir gün mali disiplinden taviz verirse, borç stokunun arttığı, açıkların artığı bir döneme sokarsa Türkiye'yi, o zaman Türkiye'den korkun'' diye konuştu. Uluslararası İşbirliği Platformu'nun Swiss Otel'de düzenlendiği Boğaziçi Bölgesel Ortaklık Zirvesi'nin açılışında konuşan Babacan, Türkiye'nin çok sayıda bölgenin kesiştiği bir coğrafyada bulunduğunu, böylesine geniş bir coğrafyaya hitap eden, o kadar geniş bir coğrafya tarafından sahiplenilen ve aynı zamanda bütün bu bölgelerde işbirliği ve istikrarı destekleyen Türkiye'nin aynı zamanda çok sayıda uluslararası yapılanmanın içinde yer aldığını söyledi. Babacan, Türkiye'nin bölgesel işbirliğine verdiği önemi vurgulayarak, ''Bu işbirliği kuşkusuz ekonomik boyutları olan bir işbirliği. Ama siyasi boyutları var ve güvenlik boyutları da olan bir işbirliği... Bölgesel girişim ve örgütler ortak sorunlara ortak çözümler üretmeye yönelik çaba gösteriyor ve işbirliği ruhuyla ihtilafları önleyen, barışa katkıda bulunan bir yapıyı da ortaya koymuş oluyor. Türkiye'nin sadece coğrafi konumu değil tarihi, siyasi, askeri ve kültürel kapasitesi de bir bakıma bunu gerektiriyor. Bu tarihimizin, kültürümüzün ve içinde bulunduğumuz konjonktürün bize yüklediği bir sorumluluk'' şeklinde konuştu. Bölgesel politikalarla ilgili çok temel ilkeleri olduğunu belirten Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Biz öncelikle tüm ülkelerin, halkların ve bireylerin güvenlik içinde yaşama hakkı çerçevesinde herkes için güvenlik diyoruz. Güç kullanımından ve gerginliği tırmandırıcı durumlardan kaçarak sorun ve ihtilafların siyasi diyalog ve diplomasi ile çözülmesini istiyoruz. Bu yine Balkanlar için de geçerli, İran'ın nükleer programı için de geçerli, Kafkaslar için de geçerli, Ortadoğu'daki pek çok sorunlar için de geçerli. Diyalog, diyalog, diyalog, diyalog, diplomasi, diplomasi, diplomasi...'' Bölge içinde karşılıklı ekonomik bağımlılıklar oluşturmanın önemine işaret eden Babacan, ülkelerin hem ticaret hem yatırım kanallarıyla birbirlerine karşılıklı bağlı hale gelmesinin istikrar ve güven için son derece önemli olduğunu vurguladı. Babacan, ''Biz ne kadar ülkeleri birbirine bağlasak, birbirleriyle mümkün olduğunca entegre hale getirsek o kadar güvenlik ve istikrar adına doğru adım atmış oluruz'' dedi. -''BÖLGEDEKİ PEK ÇOK ÜLKEYLE YAKIN İŞBİRLİĞİ İÇİNDEYİZ''- Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin reformlar konusunda bölgedeki pek çok ülke ile yakın işbirliği içinde olduğunu belirterek, 'Suriye'ye bu konuda teknik destek verdiklerini anlattı. Siyasi reformlar konusunda da yine birçok ülke ile yakından çalıştıklarını belirten Babacan, bu konuda Afganistan ve Irak'ta gerçekleştirdikleri örnekleri hatırlattı. Demokrasiye inanan bir iktidar olduklarını ifade eden Babacan, ''Halkın iradesine güvenen bir iktidarız ve bu anlayışın bütün bölgelerde egemen olmasını istiyoruz. Mutlaka bir mücadele varsa bunu demokratik zeminde yapabilmek...'' dedi. Türkiye'nin kendi içindeki reformları ve başarısının pek çok ülke için ilham kaynağı olduğunu belirten Babacan, aynı zamanda Türkiye'nin dışarıda daha etkin bir ülke haline geldiğini kaydetti. Ali Babacan, Türkiye'nin G20'de çok yoğun çalıştığının altını çizerek, ''G20 masası etrafında bu krizde ciddi sorun yaşamayan birkaç ülkeden birisi Türkiye. Aynı zamanda G20 içinde en hızlı büyüyen birkaç ekonomiden biri'' dedi. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) Genel Sekterinin son G20 zirvesinde yanlarına gelip ''Şu masaya bakıyorum, bir tek sizin yüzünüz gülüyor. Herkesin yüzleri asık, endişeler var. Ne olur şu büyüme oranınızdan yüzde yarımşar puan dağıtsanız şu masaya dağıtsanız bunlar aslında gülecek, mutlu olacaklar'' dediğini anlatan Babacan, şöyle devam etti: ''Şaka bir yana gerçekten çok şükür içinde bulunduğumuz ortamın kıymetini bilmemiz gerekiyor. Asla rehavete yer yok. Bizi bugüne getiren politikalardan da taviz yok. Her çalkantıda, ekonomik iniş ve çıkışlarda tartışmalar olur. Bazen temel politikalar sorgulanır. Ama bizim 8 yıldır kararlı ve istikrarlı bir şekilde uyguladığımız bazı politikalar vardır ki bunlardan asla geri adım olmaz. Nedir bunlar? Mali disiplin, Merkez Bankası'nın fiyat istikrarı odaklı ve son zamanlarda da ağırlıklı olarak finansal istikrar odaklı para politikaları. Serbest kur rejimi, serbest sermaye hareketleri. Bunlardan taviz olmaz. Serbest ticaret. Mümkün olduğunca ticaretin önündeki engelleri kaldırmak... Bunlardan taviz olmaz.'' -''3 YIL 5 YIL SONRA BİRİLERİ GELİR DE''- Şu anda dünyada korumacılık akımı olduğunu hatırlatan Babacan, ''Herkesin korumacılık yaptığı bir dünyada bundan kim istifade edecek? Sözüm ona korumacılık yapan ülkelerin nihayetinde o ülkede yaşayan vatandaşları zarar görüyor'' dedi. Çoğu zaman böyle kararlar alındığına işaret eden Ali Babacan, şunları kaydetti: ''Biraz dik duracaksınız. Sağdan soldan esen rüzgarlarla yön değiştirmek olmaz. Bütün gelişmeleri izleyeceğiz, çok yakından takip edeceğiz. Ama ana politikalarda kesinlikle bir sapma bir farklı bakış açısı, uygulama Türkiye'de olmaz. 3 yıl 5 yıl sonra birileri gelir de temel unsurlara dokunursa, işte o zaman siz Türkiye ekonomisinden korkun. Kim gelir de Türkiye'de bir gün mali disiplinden taviz verirse, borç stokunun arttığı, açıkların artığı bir döneme sokarsa Türkiye'yi, o zaman Türkiye'den korkun. Kim gelip de fiyat istikrarı odaklı bir para politikasından Türkiye'yi uzaklaştırırsa o zaman Türkiye'den korkun. Kim serbest kur rejimine müdahale eder, artık Türkiye'de 'sabit olsun, piyasaları iyi biliriz' derse o zaman Türkiye'den korkun. Kim ticaretin, sermaye hareketinini önüne geçerse, bu hareketleri kısıtlayıcı tedbir alırsa işte o zaman Türkiye'den korkun. Ana unsurlar yerinde olduktan sonra korkacak bir şey yok. Yeter ki biz kendi ülkemizde istikrarı ve güveni koruyalım. İstikrar ve güven olduktan sonra Türk ekonomisi sürekli büyüyecektir. Para, sermaye kendini güvende hissetmek ister. İstikrardan ve güvenden taviz vermeyelim.''