Ekonomi
Babacan: ''Söyleyeceklerimiz, yapacaklarımız olur'' ANKARA (A.A)
26 Ocak 2012 17:50
-Babacan: ''Söyleyeceklerimiz, yapacaklarımız olur'' ANKARA (A.A) - 26.01.2012 - Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, AB ülkelerindeki ekonomik krizle ilgili olarak, ''Biz bugün AB üyesi olsaydık işlerin bu noktaya gelmesine kolay kolay Türkiye olarak izin vermezdik'' dedi. Dünya Ekonomik Forumuna katılmak üzere Davos'ta bulunan Başbakan Yardımcısı Babacan, bir televizyon programında soruları yanıtladı. Şu anda Davos'ta en önemli gündem maddesinin Avrupa'nın içinde bulunduğu ekonomik çıkmaz olduğunu kaydeden Babacan, ABD ile ilgili sorunların çözümünün bu yıl seçim yılı olduğu için 2013 yılına kaldığını ve ABD yönetiminin gelecek yıl zor tedbirler almak zorunda kalacağını söyledi. Avrupa'da ise işlerin gittikçe zorlaştığını ve problemlerin büyüdüğünü anlatan Babacan, ''Problemlerin çözülmesiyle ilgili aciliyet hızla artıyor. Davos'ta da ağırlıklı gündem maddesi bu'' dedi. Davos'taki toplantılarda Türkiye'den ise oldukça olumlu bahsedildiğini belirten Başbakan Yardımcısı, ''Hangi oturumu dinlesek, kiminle konuşsak (Avrupa'da problemler var, ama Türkiye'de çok farklı şeyler yapılıyor, çok rasyonel adımlar atılıyor. Bu şekilde de türbülanstan mümkün olduğunca kendini koruyor) deniliyor. Bu da bizim memnuniyetle gözlediğimiz bir tablo'' diye konuştu. Dünya Ekonomik Forumu'nun açılış konuşmasını yapan Almanya Başbakanı Angela Merkel'in konuşmalarını değerlendiren Babacan, şu değerlendirmelerde bulundu: ''Almanya'da toplum çok ciddi şekilde bu olup bitenlerden rahatsız. Biliyorsunuz şu anda bir koalisyon var, bu koalisyon hükümetinin tabanı rahatsız. Merkel'in kendi partisinin içinde bile bir bölünmüşlük yaşanıyor. Böyle bir tabloda Almanya ne yapmalı? Bir yandan Yunanistan ve benzeri ülkelerin problemleri eğer büyürse veya daha derinleşirse, bir çöküş yaşanırsa bunun Almanya'ya olumsuz etkisi olacak. Bütün ülkelere olumsuz etkisi olacak. Bu tür riskler var. Ama durumu zayıf olan Yunanistan gibi ülkelere daha fazla yardım ederlerse de bu sefer (bizim kaynaklarımız, bizim fedakarlıkla oluşturduğumuz kaynakları siz tutuyorsunuz, siz har vurup harman savuran ülkelere veriyorsunuz) diye halktan tepkiler geliyor. Dolayısıyla bir bakıma bu dayanışmanın gereği avro bölgesinin istikrarı gereği, durumu zayıf olan ülkelere yardım etmek şart iken, öbür taraftan bu yardım edenin de kendi kamuoylarında çok ciddi bir iç tepki oluşuyor. İki arada bir derede kalmış durumda aslında şu anda Almanya hükümeti. Merkel'in dünkü konuşması gerçekçi bir konuşmaydı. İçinde bulunduğu ikilemi zor tabloyu da ortaya koymuş oldu.'' Babacan, ''Biz bugün AB üyesi olsaydık zaten muhtemelen işlerin bu noktaya gelmesine kolay kolay Türkiye olarak izin vermezdik. Çünkü bizim kendi 1990'lı yıllardan tecrübelerimiz var, kötü politikalar olduğunda nasıl sonuçlar elde ediliyor, bunu gördük, yaşadık. Zaten bizim hükümetlerimiz döneminde yaptığımız reformlar hep o günleri bir daha yaşamamak adına yapılan reformlardı'' dedi. -Fransa için süreç izleniyor Fransa senatosunda kabul edilen yasa sonrası Türkiye'nin yaptırımlarının söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Ali Babacan, Fransa ile ilgili şu anda beklemeleri gereken bir takvim olduğunu bildirdi. Babacan, ''Yani önce kendi içlerinde bu kararın arkasında duracaklar mı? Kendi içlerinde bir hukuk süreci başlayacak mı? Çünkü yapılan alenen anayasaya aykırı. Ama eğer bütün alternatif yollar tıkandıysa, bu karar son kararsa o zaman kuşkusuz bizim de söyleyeceklerimiz, yapacaklarımız olur'' diye konuştu. -Toplu sözleşme yasası Yaklaşık 2,5 milyon memuru ilgilendiren toplu sözleşme yasasıyla ilgili sürecin sorulması üzerine Babacan, hükümetle konfederasyonlar arasında bir uzlaşma sağlanamazsa konfederasyon ve hükümet üyelerinden oluşan hakem heyetine konunun gideceğini hatırlattı. Toplu sözleşme yasanının Meclis'te hem komisyonda, hem de genel kurulda çok yoğun ve uzun bir süre görüşüleceğine de dikkat çeken Babacan, yasama süreci biter bitmez müzakerelerin başlayacağını, ondan sonra da nihai karara göre ocak ayından itibaren belirlenen kararın maaşlara yansıtılacağını bildirdi. -''Dünyada çeke hapis cezası uygulayan ülke yok''- Çek Yasa Tasarının TBMM'de komisyondan geçtiğini ve şu anda genel kurul aşamasına geldiğini hatırlatan Babacan, çeki alanlarda 'acaba bu elimizdeki çekin yaptırım gücü zayıfladı mı? Bu hapis cezası ortadan kalkınca acaba bu çekimi tahsil edebilir miyim?' gibi bir endişe oluştuğunu da vurguladı. Dünyada şu anda çeke hapis cezası uygulayan bir ülke bulunmadığına dikkat çeken Babacan, iki kişi arasındaki borç alacak meselesi yüzünden hapis cezası uygulamasının dünyanın hiç bir ülkesinde bulunmadığını, sadece Türkiye'nin yaptığını ifade etti. Pozitif sicil uygulamasının da Bankalar Birliği tarafından tutulup, takip edilip, ilan edileceğini hatırlatan Babacan, ''Bizim bir endişemiz yok. Bu TBMM Genel Kurulunda tartışılır artılarıyla eksileriyle. Önemli olan Türkiye için doğru kararı vermektir. Takdir yine Meclisin olacaktır'' dedi. Adalet Bakanlığı tarafından açıklanan dosya sayılarına bakıldığında, sadece Yargıtay aşamasında 200 bin dosya, Yargıtay aşamasına gelmemiş de 200 bin dosya bulunduğunu belirten Babacan, bu düzenleme çıkmazsa yaklaşık 60 bin kişinin kısa bir süre içerisinde hapse atılabileceğini kaydetti. Şu anda cezaevlerinde 140 bine yakın hükümlü ve tutuklu bulunduğuna işaret eden Babacan, ''Sadece Yargıtay'daki dosyalardan bir 60 bin daha üzerine eklenecek. O gün geldiğinde bunun oluşturacağı sosyal tablo o gün değerlendirilir'' diye konuştu. -Sözleşmeli Personelin kadroya alınması- Sözleşmeli personelin kadroya alınmasıyla ilgili bir soru üzerine de Babacan, sözleşmeli personelin kadrolu personel yapılmasıyla ilgili zaten siyasi bir kararın alındığını, bundan sonrasının uygulama takvimine bağlı olduğunu belirtti. Özlük hakları açısından aslında değişen bir şey olmadığını ifade eden Babacan, ''Sözleşmeli de iş güvencesine sahip, ama her sene sözleşme yenilenmesi bir heyecana sebep oluyor. Çalışanlarımızda belki o heyecan ortadan kalkacak. Yoksa fiilen sözleşmelide 'sen sözleşmelisin, sözleşmen dolduğu için seni işten çıkarıyorum'' gibi kamuda bir durum yok. Yasal olarak o personelimizi de daha kalıcı bir güvenceye ulaştırmış oluyoruz. Zaten karar alındıktan sonra onun gerisi gelir, onda endişeye gerek yok'' dedi. -Neden iki cüzdan taşıyor? Başbakan Yardımcısı Babacan, 2 cüzdan taşıdığının hatırlatılması üzerine de küçüklükten bu yana alışkanlığının bu yönde olduğunu, babasınını da çift cüzdan taşıdığını söyledi. Hep ihtiyatlı olmak gerektiğini belirten Babacan, ''Biz hep ihtiyatlı, tedbirli yetiştik. Dolayısıyla günlük hayatımız da öyle. Ama ekonomi politikası, hükümetimizin politikası. Bizim şahsi duruşumuzla sınırlı değildir. Hükümetimizin politikaları bir yandan cesur, bir yandan ölçülü risk alan bir yandan da ihtiyatı elden bırakmayan, olumsuz senaryolara da her an hazır bir ekonomi politikamız var hükümet olarak'' diye konuştu.