İstanbul'da evine gitmek için otobüse bindiği sırada 'şort giydiği için' darp edilen Ayşegül Terzi, o günden sonra ilk kez dışarı çıktı, ilk kez röportaj verdi. Adalete inanmak istediğini söyleyen Terzi, "Duruşma günü ben de gideceğim ve onun yüzündeki o ifadeyi göreceğim" diyor. Terzi, şort giymesini bahane edip "O şeytan, ölmeli. Yaşamaya hakkı yok" diyerek kendisine saldıran kişiye tek bir soru sormak istiyor:
"Neden bu kadar vicdansızsın?”
Ayşegül Terzi, genç bir hemşire. 23 yaşında, İstanbul’da yaşıyor. 12 Eylül gecesi, yani bayramın birinci gününde çalıştığı Maslak'taki hastanede mesaisini bitirmiş, Çekmeköy’deki evine gitmek üzere otobüse binmişti. Kısa süre sonra başına gelenler, onu bir anda Türkiye'nin gündemine taşıdı.
Genç kadın o anları tam olarak hatırlamıyor. Zaten hala olayın travmasını yaşıyor. Kamera kayıtlarına göre ise 35 yaşındaki güvenlik görevlisi Abdullah Ç. ortada hiçbir şey yokken bir anda yerinden kalkıyor, "O şeytan, ölmeli. Yaşamaya hakkı yok" diye bağırarak yukarıdaki demirlere tutunup Ayşegül Terzi'ye tekme atıyor. Gerekçesi, genç kadının şort giymesi.
Olaydan 5 gün sonra yakalanan ve 16 saat sonra serbest bırakılan zanlı, şimdi tutuklu. Fakat attığı tekmeden dolayı değil. Tutukluluk gerekçesi "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama". Ayşegül Terzi o günden sonra ilk kez bu röportaj için dışarı çıktı ve buluşma noktasına giderken otobüs kullandı.
CNN Türk’ten Büşra Sanay’a konuşan Terzi’nin sözleri şöyle:
- Olay günüyle başlayalım, işten çıktın ve neler yaşandı?
Nöbetten 7:45’te çıktım, normalde 8:00 - 8:30'u buluyor. Babamla bayramlaşmak istedim, o yüzden eve gidiyordum. Hatta evime çok az kalmıştı, annemle ve dedemle bayramlaştık telefonu kapattık. Arkadaşlarımla mesajlaşmaya devam ettim, kafamı hiç kaldırmadım, kimseye bakmadım. O yüzden yüzünü hatırlamıyorum belki de. Otobüste en arka koltuğa ters şekilde oturdum. Onu hiç görmedim. Elimde poşetler vardı. Ben cam kenarında oturuyordum, o da cam kenarında ve yanında biri var. Yani arada iki kişi ve bir koridor var.
- Neden yaptı sence?
Bilmem. O an belki de sadece eğlenmek istedi. Belki de sadece dövmek istedi. Ben cam kenarında oturuyorsam koridordan geçen kızın şortuna bakmam mesela. Cam kenarında otursam dışarıyı izlerim. Niye insanları gözümle takip edeyim? Ki kıyafetim normaldi. Ne bileyim bir sürü daha açık insan görebilirsiniz sokakta. Uzun bir kıyafetle de olsam yapacaktı belki de.
- Ne söyledi peki?
Hiç bir şey duymadım çünkü kulaklıklarım vardı, müzik dinliyordum. Ama belki de duysaydım önlem alabilirdim. Ne bileyim belki de kaçardım başka bir tarafa giderdim. Görgü tanıklarından duyduğuma göre, “Şeytan, ölmesi lazım” diyormuş. Yerine oturduktan sonra da “Ölmesi lazımdı niye ölmedi” demiş. Yani tamamen öldürmek istiyor. Bir insanı iki dakikada neden öldürmek istersiniz? Tanımadığınız bir insanı neden öldürmek istersiniz? Hiçbir şekilde tartışmadığınız, kavga etmediğiniz birini neden öldürmek istersiniz ki? Aklımda bir sürü soru var sormak istiyorum.
- Ne gibi sorular bunlar?
Vereceği cevaplar beni tatmin etmeyecek olsa da ‘Neden yaptın, neden vicdansızsın?’ demek istiyorum. Yani ben sana ne yaptım da bunu yaptın? Bir insan neden yapar? Otobüsün şoförüne de sormak istiyorum. ‘Neden bıraktın beni, neden yolun ortasında bırakıyorsun beni? Hiç mi vicdanınız sızlamadı, hiç mi kendi çocuğunu düşünmedin?’ Yani inanın ben kadın halimle gider müdahale ederdim. En azından, ne bileyim çantamla vururdum bir tane.
- Olay anına dönelim, sen telefonunla ilgileniyordun ve darbe geldi...
Evet. Otobüstekiler acaba tanıyor mu diye düşünmüşler. “Tanımıyorum neden vurdu bana” deyip ağlıyormuşum. Bilmiyorum belki de hayatımda hiç şiddet görmedim. Benim evimde şiddet hiç yaşanmadı. Belki de o yüzden şu an yaşadığım bu travma.
- O sırada otobüstekiler ne yaptı?
Hiçbir şey. 3 genç yardım etti o kadar. Fakat otobüs çok kalabalıktı. Herkes müdahalede bulunabilirdi. Kamera kayıtlarından izliyorum, herkes oturuyor. Çünkü toplumumuzda önemli olan, biri kavga etsin de biz de izleyelim. Onlar birbirini yesin bize de eğlence çıksın.
-Seni yanında oturan çocuk mu korudu?
Evet. O ve kardeşi, bir de kuzeni varmış üç kişilermiş. Tekmeyi atan kişi ilk çıktığında pişman olmadığını söylüyor ve bence, yine olsa yine yapar. Diyor zaten, 'Ben çıkar çıkmaz, kadında açık yer görürsem tekmelerim.' Peki sen kimsin neye karışıyorsun? Ne sıfatın var? Toplumda neye faydan olmuş bu zamana kadar demek istiyorum ona. Ben belki milyonlarca insana yardım ettim, işim bu. Belki o, yaralı gelecekti ve ona ben müdahale edecektim de belki hayatını ben kurtaracaktım.
- Sonra otobüsün içine doğru ilerliyorsun, o anlarda neler yaşandı, kim yardım etti?
Sadece bir kız hatırlıyorum. Gerçi tam olarak hatırlamıyorum. Uzun saçlar var gözümün önünde, bağırıyordu. 'Bana da olabilirdi, hepimizin başına gelebilirdi' diye. Bir bağırtı. Şu an inanın yüzü yok uzun siyah saçlar var. Bir başka kadın sadece koluma dokunuyor. Yanında da kızı oturuyor. O kadar. En azından yanında yer açabilir ve nasılsın diye sorabilirdi. Çünkü otobüsün içindeki herkes her şeyi zaten gördü ve duymuştu.
- O haldeyken seni indiriyorlar otobüsten, neresi orası?
Bilmiyorum. Bir yerde inmişim. Yol kenarındaymışım. İki kız yanağıma soğuk su koymuş. Sanırım otobüsten inmişler, hatırlamıyorum o anı ve yüzlerini. Sonra çocukluk arkadaşım görüyor beni tesadüfen, o görmeseydi ne olacaktı bilmiyorum. Arkadaşım gelmiş ne oldu demiş, kızlar da otobüste biri tekme attı diye anlatmış. Sonra bana yönelmiş iyi misin demiş. Ben de “Sen kimsin bana ne yapacaksın, ne istiyorsun benden?” diye bağırmışım ona. O kadar bağırıyordun ki diyor seni ara sokağa götürmek zorunda kaldım yoksa seni kaçırdığımı sanacaklardı diyor.
“Beni muayene eden kadının hipokrat yemini ettiğine inanmıyorum”
- Sonra arkadaşın babanı arıyor, hastaneye birlikte mi gidiyorsunuz?
Evet, Ümraniye Devlet Hastanesi'nde muayene ettiler ama babam hiçbir şey yapmadıklarını söyledi. Bir kadın doktordu. Sonra tomografideydim. Saçınızda tel toka var mı dediğini hatırlıyorum. Tokalarımı çıkardım ve sonra 'Kırık yok gidebilirsiniz' dedi. Başka hiçbir şeye bakmadı. Çok net hatırlıyorum hiç böyle bir baş ağrısı çekmedim hayatımda. Ayakta duramıyordum zaten, destekli yürüyordum. Ve o halde sadece tomografi yapıp yolladılar.
- Sen de hemşiresin, bu muayene yeterli miydi?
Ben o kadının doktor olduğuna, sağlıkçı olduğuna inanmıyorum. Hipokrat yeminine de inanmıyorum. İşini sevmeyerek yapıyordu. En azından tansiyonumu ölçebilirdi. Ya da yanağım şişmiş, buz konulabilirdi. Ağrı kesici, sakinleştirici, kafadan bir muayene edebilirdi şiş var mı diye. Bir bak ki çarpmış mıyım acaba kafamı, ya da en önemlisi bilincimi kontrol et bugün ayın kaçı diye bir sor. Kafa travmalarında önce bir bilinç kontrolü yapılır benim bildiğim. Hanımefendi de sağolsun hiçbir şey sormamış ama doktor olmuş. Bilmiyorum ben evine gidince huzurlu uyuyor mu ama bana göre böyle bir şey olamaz.
- Hastaneden sonra ne yaptınız?
Karakola gidip ifade vermemiz gerekiyormuş şikayetçi olmamız için. Kabaca anlattım yazdılar. Sonra çalıştığım hastaneden arkadaşım aradı. Durumu onlara anlatınca 'Hemen buraya gel' dediler. Hemen müdahale ettiler. Önce ağzımın içini kontrol edip başıma baktılar. Başımı çarptığımı orada öğrendim. Çünkü acı ve şişlik vardı. Sonra diş hekimine gittim ağzımın içini kontrol etti, dişlerim ağzımın içini hep kesmişti. Dişlerimde kırık yoktu. Ağır kesici ve sakinleştirici yaptılar.
- Sağlığın nasıl şimdi, iyi misin?
İyi olmaya çalışıyorum. O an refleks zaten, yandan bir şey geldiğini fark edip hissedip bakmışım sanırım, gölge gelse bakarsınız ya duymanıza gerek yok. Bakmasaydım yüzüm direkt camın içine girecekti. Ve öyle sert vurmuştu ki burnumla çenem kırılabilirdi. Tartıştığım birine bile bunu yapmayı planlayamam. Nasıl bir düşünce tarzı bilmiyorum. Babam benden gizli ağlıyordu her yerde. Ben babamı bu adam yüzünden ağlarken gördüm. Sonra ağlama krizleri, sakinleştiriciler, atak geçirdim sürekli. Yakalanmadan önce karşıma çıkar korkusu vardı. Karşıma çıksaydı da tanımıyorum ki onu, görmedim kendimi nasıl korurdum.
- Olaydan 4-5 gün sonra karakolda yüz yüze geldiniz. Nasıldı tavrı?
Yaptığından memnun ve dışarı çıkacağından adı kadar emin görünüyordu. Pişman değil ki. Yine olsa yine yapar. Karakolda da zaten camekanın arkasından gösterdiler, o beni görmüyordu ama sanki gözümün içine bakıyormuş gibi hissettim. Abisi şizofren olduğunu söylemiş ama bir akıl bozukluğu yaşadığına inanmıyorum.
"Şoför de kaçmasına yardımcı olmuş, aferin ona!"
- Görüntülere baktığında o an o otobüste olanlardan ne beklerdin?
En azından yardım etmelerini. Ya da iyi misin, gel otur, bir su verelim sakinleş ya da hastaneye götürelim demelerini beklerdim. Kimseden kimseye fayda yok. Demek ki sokağa çıktığınızda biri size vurabilir, biri sizin hareketinizi beğenmiyorsa sizi döver ve öldürebilir. 'Hastaneye yatmışlığım var, raporum var' deyip serbest kalır, başkasını öldürmeye çalışır. Mesela o izlediğiniz görüntüler tek kameranın görüntüleri. Otobüsteki diğer kameralar çalışmıyor. Otobüste çalışan bir arkadaş, “En az 7 kameranın çalışması gerekiyor ve böyle bir olay yaşandığında şoför, ya karakola ya da hastaneye çekmek zorunda otobüsü, kimseyi indirmeden” dedi. Ama ifadesinde, “Herkes kapıları aç dedi ben de açtım” demiş. Kaçmasına yardımcı olmuştu, aferin ona. O şoförden de şikayetçi olduk.
- Karakol sürecini biraz daha anlatır mısın?
Eğer ben sessiz kalsaydım o yakalanmayacaktı. Çünkü karakolda beni “Dosyanıza bayramdan sonra bakacağız” deyip gönderdiler. Yani olaydan 1 hafta sonra. Karakola kamera kaydını babamın götürmesi kadar saçma bir şey olabilir mi? Karakol ve olayın yaşandığı yer arasında 1 km bile yok. Israrla şikayetçi misin diye sordular bana ve zaten bunun için oradaydım. Zevk mi almalıydım? O soruyu neden ısrarla sorduklarını da anlamadım. Belki gergindim ve o yüzden böyle anlamış olabilirim. Sonra babam görüntüleri götürdü ve buradan iyi görünmüyor dediler. Babam da gidip başka kamera kaydı buldu. Ve bu babamın görevi değil. Babama sordukları soru “O tarafta mobese kamerası var mı, bakabildiniz mi?” Devlet size araba vermiş, bir zahmet gidip bakın.
- Olay duyulduktan sonra gelen tepkiler için ne düşünüyorsun?
İnsanların destek olması önemli. Bugün bana yarın sana derler ya. Ama düşünün ki o otobüsün içinde olup tüm bu yaşananları gören kimse bana ulaşmadı. Ben de otobüsün içindeydim, diyemedi. Belki utanmış olabilir, hala utanacak yüzleri varsa eğer utanmışlar da yazmamışlardır. Ki bence utansınlar.
- Ya sosyal medyada yazılıp çizilenler?
İnsanlar o kadar vicdansız yorum yapıyorlar ki mesela Twitter'dan biri “Seni otobüste şey etmediklerine dua et, bir daha bir tarafların açık gezmezsin artık. Sonra niye tecavüzler oluyor bilmem ne diyorsunuz. Sen insanları taciz edersen olacağı bu işte, bu da sana ders olsun” demiş. Bunu yazan bir kadın inanabiliyor musunuz? Dini her şeye alet etmeye çalışıyorlar ama acaba açıp okumuşlar mı? Hesap sormak istediğim o kadar çok insan var ki...
-Büyük bir travma yaşamışsın. Nasıl üstesinden gelmeye çalışıyorsun?
Evet, zor atlatıyorum. Hatta atlatıyor muyum onu da bilmiyorum. İlk defa dışarı çıkıyorum bugün, insanlar değişik geliyor gözüme sanki hepsi bir şey yapacakmış gibi. Yani erkekler potansiyel suçlu gözümde, hepsi aynıymış gibi sanki hepsi yapabilirmiş gibi. Belki de hepsi yapabilir. Kabuslar görüyorum. Hiç bilmediğim biri var, hep beni kovalıyor sonra da yakalıyor. Hep aynı rüyayı görebilir mi insan? Hep beni yakalıyor, tekrardan vuruyor. Sonra yüzünü gördüm o gülen fotoğrafını ve sonra hep onu görmeye başladım. O günden sonra tek uyuyamıyorum. Annemle ve ablamla uyuyorum. Gece sürekli uyanıyorum.
“Duruşma günü gidip yüzündeki o ifadeyi göreceğim”
- Şort giyer misin yeniden?
Şu an bilmiyorum çünkü bugün ilk kez dışarı çıktığımda herkes bana göre potansiyel suçluydu. Dışarı çıktığımda acaba bu bana ne yapar diye düşünüyordum. Bilmem, belki yine başıma gelir. Ya da yanımda birinin başına gelirse ne yaparım acaba bilmiyorum. Ama sessiz kalacağımı sanmıyorum. Şu an korkuyorum ama otobüsteki 'erkeğim' diyenlerden daha korkak değilim eminim. Onlardan daha korkak değilim.
Bu süreçte en büyük desteği kimden gördün?
Kadın kuruluşlarından çok destek geldi. TKDF başkanı Canan Güllü ve avukat Nazan Moroğlu benimle çok ilgilendi. İzmir Barosu’ndan bir avukatla görüştüm ve sonuna kadar destekçiniziz dedi.
Duruşma tarihi henüz belli değil ama sen de gidecek misin o gün?
Adalete inanmak istiyorum. Duruşma günü ben de gideceğim ve onun yüzündeki o ifadeyi göreceğim. Ama serbest kalabilir de. Çünkü ilk yakaladıklarında serbest bırakmışlardı ve inanamadım. Herkes benim de başıma gelebilir diye düşünsün.