Gündem

Ayşe Böhürler: Amerika'nın Irak'taki başarısı!

Amerika'nın Irak'tan çekilmesi üzerine, Yeni Şafak gazetesi yazarı Ayşe Böhürler Irak'ta yaşanan "değişimi" yazdı.

17 Aralık 2011 02:00

T24 - Amerika'nın Irak'tan çekilmesi üzerine, Yeni Şafak gazetesi yazarı Ayşe Böhürler Irak'ta yaşanan "değişimi" yazdı.


Ayşe Böhürler'in Yeni Şafak'ta "Amerikan başarısı!" başlığıyla yayımlanan (17 Aralık 2011) yazısı şöyle:


Amerikan başarısı!


Amerika halkı ABD askerinin Irak'tan çekilmesini büyük bir demokrasi zaferi olarak kutluyordur eminim. "Demokrasi aşkına ülkemizin ekonomisi dahi zarar gördü. Ama direndik ve başardık..."


Bugün bu kutlu günün şerefine bu başarının sonuçlarına biraz bakmak istedim. Petrolü ve parayı işin içine bulaştırmadan.


Ama önce Irak ile ilgili kısa hatırlatmalar yapacağım. Ne de olsa bu bir enformasyon savaşıydı. Öyle ki ABD Savunma Bakanlığı, Irak hakkında yerli ve yabancı medyanın yayınladığı haberleri takip etmek amacıyla 6 Eylül 2006'da 20 milyon dolarlık bir ihale bile açtı!


..


1970..Irak dünyanın ikinci büyük petrol rezervlerinin bulunduğu, Ortadoğu'nun en gelişmiş ülkelerinden birisiydi.


1980- 1991 Irak-İran Savaşı ve sonrasında Irak'ı Kuveyt'ten çıkarmak üzere gerçekleştirilen harekât sürecinde ülke geriye gitmeye başladı.


1991-2003 12 yıl süren BM'nin yaptırımları sosyo-ekonomik altyapısını harap etti. Kurşunkalem ithalatına dahi izin verilmedi. Bu dönemde ilaçsızlık nedeni ile 5 yaş altındaki çocuk ölümleri ikiye katlandı.


30 Ekim 1998 "Freedom of Iraq" operasyonu içinde 5 milyon dolara finanse edilen "Free Iraq" radyosu yayına başladı. Bu yıllarda CIA ve Ulusal Güvenlik Ajansı'nın Saddam'a karşı isyanın başlatılması için ayırdığı bütçe 97 milyon dolardı. Irak'ın her yerinden dinlenebilen bu radyo muhaliflerin bir araya gelmesinde etkili oldu. ABD uçaklarının Irak'ın telekomünikasyon sistemini harap ettiği dönemlerde bu radyo Irak'ın en ücra köşelerinde bile dinlenebildi.


Bu süreçte ABD halkının Irak'a olan ilgisi artırılmaya çalışıldı. Gazeteler Irak harekâtının insanlara zarar vermeyeceğini yazdı. Bağdat'a ilk 48 saatte % 70'i akıllı olan 3 bin füzenin fırlatılacağı duyuruldu. Bu füzeler lazer ve uydu güdümlü oldukları için insana zarar vermeyeceklerdi.


Amerikan halkına yalan söylendiğine ilişkin itirazlar gazetelerin küçük köşelerinde kaldı. "lazer ve uydu güdümlü bu füzeler atom çekirdeğinin parçalanmasıyla elde edilen nötron bombalarıdır ve hepsi nükleerdir. Bunlar radyasyonu minimize edilmiş, onun yerine indirgenmiş uranyum kullanılan nötralize bombalardır. Hiç biri konvansiyonel değildir ve ABD'den başkası kullandığında imha silahı hüviyeti kazanır."


Bu operasyon çerçevesinde birçok medya kuruluşu finanse edildi. Dünyanın birçok yerinde yabancı gazetelere para karşılığında haber yaptırmak için bizzat Pentagon bünyesinde bir fon oluşturuldu. Hazırlıklar tamamlanınca işgal başladı.


2003'te de okullar ve üniversiteler askeri tesise çevrildi. 2003'te gerçekleşen işgal beraberinde kanunsuzluğu, güvensizliği ve yolsuzluğu getirdi. Binlerce eğitimci Irak'ı terk etti. Tahminen 580 akademisyen öldürüldü.


"Yeşil Barış" teşkilatınca verilen bir rapora göre; Irak savaşı boyunca salkım, Napalm ve beyaz fosforlu ve uranyum yüklü bomba ve mermiler kullanılması kanser vakalarını artırmış, doğumlarda anomali tespit oranı %25'i bulmuştu. 8.000'den fazlası çocuk olmak üzere 160.000'i aşkın insan kanser ve kötü huylu tümörlere yakalandı.


Kanser vakalarının geometrik dizi biçiminde katlayarak arttığı, dünya Sağlık Örgütü tarafından raporlandı. Basra Hastanesi'nin rakamlarına göre halen her gün 600'den fazla çocuk radyasyonun neden olduğu hastalıkların belirtileriyle geliyor.



Iraklı kadınlar nerede?


"Irak Kadın Özgürlük Örgütü'nün tahminlerine göre 2003-2010 yılları arasında ülkede 4 bin kadın fuhuş mafyasının elinde kayboldu. Kaybolanların 5'te 1'i 18 yaşının altındaydı. Bu kadınlar zengin Arap ülkelerindeki "müşterilere" açık arttırma usulü ile satıldı. Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Kuveyt'e çok yüksek fiyatlardan satılırken İran'da bu fiyat 5 dolara düşüyordu. 300 bini aşkın kadının sömürüldüğü dev bir fuhuş sektörüne sahip olan İran'da çok sayıda Iraklı kadın insan kaçakçılarının elinde bulunuyor.


Irak'ta fuhuşun en yaygın olduğu merkez Bağdat'ta El Baia ve El Battavin semtleri. 2009'da yasallaştırılan bu mekânların müşterileri ise Batılı ülkelerin askerleri.


Raporlara göre insan kaçakçıları Irak'ta özellikle yetimhanelerden genç kadınları kaçırma yolunu seçiyor.


Kaçırılan kadınların büyük bölümü Suriye ve Ürdün'de bulunuyor.


Suriye'de ve Ürdün'deki Iraklı kadınların yaşları 11-12'den başlıyor. Her iki ülkede de fuhuşta çalıştırılan kadınların yüzde 95'ini Iraklı kadınlar oluşturuyor."


2007'de bir Suriye gezisinde bu konuyu yetkilere sormuştum. Buseyna Şaban'ın da bulunduğu bir toplantıda dönemin kadın bakanı; Suriye'de 2 milyon Iraklı mültecinin yüzde 70'inin dul ve kimsesiz kadınlardan oluştuğunu ve bu kadınları fuhuştan korumanın mümkün olmadığını söylemişti. Ayrıca Şam, tutucu Arap ülkeleri için kadın konusunda serbest bölge gibiydi...


Kuwait Times'ın haberine göre, Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın danışmanı Buseyna Şaban'ın Körfez ülkeleri liderlerini seks kasetleri ile tehdit etmesi çok da asılsız değil.


Büyük başarı hikâyesinin gerçek kesitlerinden bir kuple sadece...