Anayasa Mahkemesi(AYM), FETÖ yargılamalarıyla ilgili olarak, "Sohbetlere katılma ve sendika üyeliği örgüt üyeliği olmaz" kararını verirken, silahlı terör örgütü üyeliğinden yargılanmak için sanıkların örgütün nihai amacını bilmesinin önemli olduğunu belirtti.
AYM, 'FETÖ' ile iltisaklı olduğu gerekçesiyle kapatılan sendikaya üye olması ve örgütün sohbet toplantılarına katıldığı gerekçesiyle 'silahlı terör örgütü üyeliği' suçundan başvurucu öğretmene verilen hapis cezasında hak ihlali olduğuna hükmetti. Yüksek Mahkeme, ihlalin ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması ve başvurucuya 30 bin lira tazminat verilmesine karar verdi.
B.C.Ş, 'FETÖ'ye üye olma' suçundan yargılandığı Uşak 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 2017'de 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Tutuklu yargılanan Ş., kararla birlikte tahliye edildi. Mahkeme, gerekçesinde sanığın, görev yaparken açığa alındığını, tanıkların anlatımlarına göre 17-25 Aralık 2013 tarihinden önce FETÖ yapılanmasının düzenlediği dini sohbetlere katıldığı ve Aktif Eğitim Sendikası’na üye olduğu, 'bu sendikanın özellikle hükümet ve FETÖ yapılanmasının karşı karşıya geldiği dershane krizi sonrasında örgüte mensup öğretmenlerin kamuoyunda baskı ve pazarlık gücünü artırmak amacıyla örgüt tarafından kullanıldığını' belirtti. Ş.’nin temyiz talebi de reddedilerek karar 2019’da kesinleşti.
"Örgüt mensuplarından biri olduğunu ileri sürülmemiştir"
Kararın kesinleşmesinin ardından Ş, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunarak, verilen mahkumiyet hükmünün suç ve cezaların kanuniliği ilkesini, özel hayata saygı hakkını ve sendika hakkını ihlal ettiğini öne sürdü. Dosya üzerindeki incelemesini tamamlayan AYM, ilk derece mahkemesinin verdiği kararla, suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin, özel hayata saygı hakkının, sendika hakkının ihlal edildiğine oy birliğiyle hükmetti.
AYM kararında şu ifadeler yer verildi: "Buna karşın yargı makamları başvurucunun FETÖ/PDY'nin nihai amacını ve yöntemlerini bilen ve örgütlenme piramidinin üst katlarında yer alan örgüt mensuplarından biri olduğunu ileri sürmemiştir. Ayrıca FETÖ/PDY'nin devletçe bir terör örgütü kabul edilmeye ve herkesçe öyle bilinmeye başlanmasından önce dini bir cemaat zannıyla irtibat ve iltisak halinde olduğu söz konusu oluşumun bir terör örgütü olduğundan başvurucunun haberdar olduğunu başka herhangi bir şekilde iddia etmemiştir. Üyesi olduklarından bahisle kişilerin cezalandırılmalarına neden olan bir oluşum veya yapılanmanın terör örgütü olduğunu bireylerin bildiklerinin ortaya konulmaması, ceza hukukunun genel ilkelerine aykırı olduğu gibi bireylerin önceden suç olarak tanımlanmayan fiilleri işledikleri gerekçesiyle 'terör örgütüne üye olma' gibi ağır suçlardan mahkum edilmeleri sonucunu da doğurabilir."
"Suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildi"
Kararda ayrıca, ilk derece mahkemesinin başvurucunun terör örgütüne üye olma bilinciyle hareket ettiğini ortaya koyamadığı vurgulanarak, "FETÖ/PDY'nin yasal zeminde faaliyet gösteren bir sivil toplum örgütü, dini bir cemaat olduğu zannı ile hareket ederek örgüte sempati duyduğu ve örgütle irtibat kurduğu anlaşılan başvurucunun mahkumiyetinde delil olarak kullanılan fiillerinin kendisini cezai yönden sorumluluk altına sokacağını makul olarak öngördüğü gösterilememiştir. Sonuç olarak başvurucunun bu şekilde terör örgütüne üye olma suçundan mahkum edilmesi, anılan suçun başvurucunun aleyhine öngörülemez biçimde genişletici bir yoruma tabi tutulması ile mümkün olmuştur. Ortaya çıkan bu sonuç Anayasa’nın 38’inci maddesinin birinci fıkrası ile bağdaşmamaktadır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiğine karar vermiştir" denildi.
Başvurucuya 30 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmedildi
Kararda ayrıca, sendika üyeliğinin "terör örgütüne üye olma" suçundan cezalandırılmasında delil olarak kullanılmasının sendika hakkına müdahale olduğu ve mahkemenin örgütün nihai amacını bildiği ortaya konamayan başvurucunun temel hakları kapsamında bulunan faaliyetlerinin terör örgütü hiyerarşisi içinde gerçekleştirilmiş örgütsel faaliyetler olduğunu gösteremediği ve bu kapsamda özel hayatın gizliliğinin de ihlal edildiği aktarıldı.
Başvurucuya 30 bin lira manevi tazminat ödenmesi kararını da veren AYM, kararın bir örneğinin özel hayata saygı hakkı, sendika hakkı ve suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Uşak 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi ile Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine hükmetti.(DHA)