Gündem

'Aydınlık'tan kaçanlar'dan Şahin Alpay: Dönekliğimle gurur duyuyorum

Cengiz Çandar: Tek pişmanlığım, hangi fraksiyondaydın diye soruluyor; Doğu Perinçek Grubu, Aydınlık veya TİİKP demek ağrıma gidiyor, adeta dilim dönmüyor, zorlanıyorum

10 Kasım 2013 14:53

“Aydınlıktan Kaçanlar” kitabında kendisiyle yapılan bir söyleşiye yer verilen gazeteci yazar Şahin Alpay, Aydınlık hareketinden ayrılmasıyla ilgili olarak, “Dönekliğin bir ahlaki, bir de felsefi anlamı var. Ahlaki bakımdan her zaman sözüne sadık olmaya çalıştım ama felsefi bakımdan bir döneğim ve iftihar ediyorum. Çünkü yanlışlardan dönmek, bir erdemdir” dedi.

Doğu Perinçek liderliğindeki Maocu/Aydınlık Hareketi içinde bir süre yer aldıktan sonra ayrılan 7 isim, hareketin içinde yer aldıkları dönemi ve ayrılmalarından sonra yaşadıklarını, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkan Yardımcısı Erkam Tufan Aytav’ın kalemiyle çıkan “Aydınlıktan Kaçanlar” kitabında anlattı.

Cengiz Çandar, Şahin Alpay, Halil Berktay, Oral Çalışlar, Gülay Göktürk, Ethem Sancak ve Büşra Ersanlı gibi isimlerle yapılan söyleşilerden oluşan “Aydınlıktan Kaçanlar” Ufuk Yayınları tarafından yayımlandı.

Tuğba Kaplan’ın Zaman gazetesi için kaleme aldığı inceleme yazısı şöyle:

Bugün 60’lı yaşlarında olan entelektüel camianın yedi ismi... Kimini akademi, kimini de medya dünyasından tanıyoruz. Cengiz Çandar, Şahin Alpay, Halil Berktay, Oral Çalışlar, Gülay Göktürk, Ethem Sancak ve Büşra Ersanlı. Bu isimleri bir araya getiren ise bir zamanlar Doğu Perinçek liderliğindeki Maocu/Aydınlık Hareketi içinde yer almaları. Zaman içinde Aydınlık ile yollarını ayırmış bu yedi ismin tek istekleri vardı: “Şehirleri köylerden kuşatıp ‘gerici iktidarı’ devirecekler ve ülkeye sosyalizmi getireceklerdi.” Ve gün geldi, gençliklerini verdikleri ideolojiyi sorgulayıp hayal kırıklığıyla karşılaşınca, arkalarını dönüp gittiler. Bu isimlerle derinlemesine yapılan söyleşiler Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkan Yardımcısı Erkam Tufan Aytav’ın  kalemiyle Ufuk Yayınları’ndan çıkan Aydınlıktan Kaçanlar kitabında yer aldı…

 

Cengiz Çandar: Bu soru kalbimi sıkıştırıyor


 

İllegal Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi’ni kuran beş kişiden biri. Gerilla eğitimi almak için Filistin’e gitti. 1971’in Aralık’ında Aydınlık Hareketi’nden ayrıldı. “Solcu geçmişimden hiç pişman değilim. Tek pişmanlığım, hangi gruptaydın, hangi fraksiyondaydın diye sorulursa ki soruluyor; Doğu Perinçek Grubu, Aydınlık veya TİİKP demek ağrıma gidiyor, adeta dilim dönmüyor, zorlanıyorum. Cevabı telaffuz etmek, kalbimi sıkıştırıyor.” sözleri pişmanlığını özetliyor. Perinçek için söyledikleri ise dikkat çekici. “Bu adamı bir sol hareket lideri olarak görmedim, görmemeye de devam ediyorum. O yüzden, Ergenekon dalgalarından biri ona isabet edince de suret-i katiyede şaşırmadım. Onun ilgisi yoksa şayet, Ergenekon diye bir şey de yoktur.”

 

Şahin Alpay: Dönekliğimle iftihar ediyorum

 

1971 sonuna kadar 4 yıl Aydınlık Hareketi içinde bulunur. Filistin’de gerilla eğitimi alır, İsveç’e sığınmak zorunda kalır. “Türkiye’de ‘devrimci’ gençler, ülkeye özgürlük, adalet gelsin diye yola çıkmıştık. Fakat yaptığımız işler ülkeyi zalim, faşist bir diktatörlük altına sokmaya hizmet edebilirdi. Zamanla Türkiye ve dünyanın ihtiyacı olanın sosyalizm değil, siyasi özgürlük ve demokrasi olduğuna karar kıldım.” diyor. Şahin Alpay ‘dönek’ olduğunu kabul ederek, “Dönekliğimle iftihar ediyorum” diyor: “Dönekliğin bir ahlaki, bir de felsefi anlamı var. Ahlaki bakımdan her zaman sözüne sadık olmaya çalıştım ama felsefi bakımdan bir döneğim ve iftihar ediyorum. Çünkü yanlışlardan dönmek, bir erdemdir.”

 

Halil Berktay: İçimi acıtıyor

 

20 sene hareketin içinde aktif rol alır. Bugün hareket içinde geçen yılları için şunları söylüyor: “İçimi acıtıyor, çok acıtıyor... O yıllardaki halimizi, nelerle uğraştığımızı ve neler yapmaya çalıştığımızı düşündüğümde, bunda o kadar kahredici bir naiflik var ki. Komik diyeceğim ama komik de olamıyor; sadece ve sadece içimi acıtıyor. Tasavvur edemeyeceğiniz derecede acıtıyor.”

 

Oral Çalışlar: Bir dönen varsa Perinçek’tir

 

1968’den 1989’a kadar 21 yıl Aydınlık Hareketi’nin içinde yer alır. Çalışlar’a göre Aydınlık grubunun bugün durduğu yer devletçi, militarist, milliyetçi ve darbeci. Kendisi bugün bu dört kavrama da muhalif: “Eşitliğe, adalete inanarak sosyalist oldum. Sonra fark ettim ki, ideoloji bütün bu ideallerimi zehirleyen ve ezen bir rol oynuyor. Teorinin gri yüzü hayatın yeşilliğini kurutuyor. Bundan kopmak gerektiğini düşündüm ve koptum.” Aydınlık Hareketi, Çalışlar gibi bir dönem Maocu olanlar hakkında Dönekler diye kitap yazdırdı. Çalışlar, “Bir dönen varsa o da Perinçek’tir.” diyor.

 

Gülay Göktürk: Yanlış bir şeye alet olacaktım

 

On yedi yaşından otuz iki yaşına kadar devrimcilikle geçen çileli, hapishaneli bir on beş yıl… Şimdi ise, “Çok aptalca buluyorum o dönemi. Yani tam olarak hem olmayacak duaya âmin demek, Türkiye’yi hiç tanımamak, hem de eğer başarılı olsaydı da son derece yanlış bir şeye alet olmuş olacaktım.” diye pişmanlığını dile getiriyor. Göktürk, “Türkiye çok şey kaybetti. İşte darbelere zemin hatta bahane oldu.” diyor.

 

Ethem Sancak: Devrim yapacağız diyorduk, biz devrildik

 

Hedef Alliance Holding Yönetim Kurulu başkanı. 1975-1985 arası Aydınlık Hareketi’nin içinde önder kadroda yer alır. Serüvenini, “Devrim yapacağız diyorduk ama biz devrildik.” özeleştirisiyle anlatıyor.

Fethullah Gülen Hocaefendi’yi ABD’de ziyarete gittiğinde gerçekleşen ikili diyaloğu not düşüyor: “Kendisine dedim ki, ‘Adalet ve özgürlük arayışı peşinde solcu oldum’ ve öyle düşünüyorduk. Bana enteresan bir şey dedi, ‘Beni 72’de hapse attılar, yanı başımda hücrede solcu gençler vardı, onları gözledim, bunların içinde sahabe hayatı yaşayanlar vardı’ dedi. Sahabe hayatı yaşamak çok zor bir... Yani dürüst olmak, kanaatkâr olmak. Mesela çok sempati duydum bu güzel değerlendirmeye. Biz Hocaefendi’nin dediği gibiydik, herkes bir değildi ama gerçekten bazılarımız öyleydi.”

 

Büşra Ersanlı: Perinçek’e itaat bana göre değildi

 

1970-1975 arası Aydınlık Hareketi’nin içinde yer aldı. Fabrikalarda eğitim çalışmaları/propagandalar yaptı, işkence gördü, hapishane dönemleri oldu. Zaman içinde Aydınlık ile yollarını ayırdı. “Doğu Perinçek’e itaat veya tek bir lidere bağlanarak iş yapmak bana uygun değil. Ayrıca 1970’lerin sonuna doğru gördüğüm dergi ve gazeteler farklı bir çizgi izlemeye başlamışlardı. Bana göre iş raydan çıkıyordu.” diyor. Bugün bilgisinin de algısının da çok değiştiğini söylüyor.

 

Yaşadıkları ideolojiyle gelen bir akıl tutulması

 

Aydınlık Hareketi içinde bulunmuş ve daha sonra ayrılmış aydınların gözü ile hareketi anlamak, yaşanmışlıkları kayda geçirmek istedim. Bu isimlerin inandıkları dava uğrunda her türlü fedakârlığı göze alabilmelerine saygı duydum. Proleterleşme çabaları ise dikkat çekiciydi. Devrimin tarım aletleri ile yapılması gerektiğine bile inanmışlar. Bunları ancak ideolojinin getirdiği akıl tutulması ile izah edebiliriz. Aydınlık’ı terk edişleri bir gün içinde olmamış. Sebebi yaşanmışlıklar karşısında duydukları mahcubiyet.