Hakima R. adlı anne her sabah oğlu Tarık'ı okula götürüyor. Birkaç haftadan bu yana yolda sağ popülist Avusturya Özgürlük Partisi'nin (FPÖ) seçim afişleri dikkatini çekiyor. Afişlerde Avusturya'ya göçün ve ülkenin İslamlaşmasının durdurulması gerektiği vurgulanıyor. Hakima R. bu manzarının bu güzel sonbahar günlerinde keyfini kaçırdığını anlatıyor ve ekliyor: "Anladığım kadarıyla bir bey 'İslam Avusturya'ya aittir' demiş bir zamanlar, diğer bir bey de 'ülkenin İslamlaştırılmasını durdurmak istediğini' söylüyor. Biz Suriyeliyiz ve Müslümanız, elbette kendiminizi bu sözlerin muhatabı olarak hissediyoruz."
Hakima R. ailesi ile birlikte üç yıldır Avusturya'da yaşıyor. Oğlu ilkokul birinci sınıfa gidiyor. Viyana'nın göçmen sakinleriyle ünlü bir semtindeki bir sosyal konutta oturuyorlar. Avusturya Özgürlük Partisi'nin tam da bu semtte diğer semtlere kıyasla çok daha fazla sayıda seçim afişlemesi yaptığı dikkatlerden kaçmıyor. Hakima R. "Ben şaşırıyorum, çünkü biz Avusturya'nın açık bir demokrasi olduğuna inandığımız için Avrupa'ya geldik. Ama bu afişleri gördüğümde kendimi iyi hissetmiyorum" diye konuşuyor.
Sağ kanatta verilen mücadele
Avusturya'da son aşamasına gelinen seçim kampanyalarında göç, İslamlaşma, mülteciler ve sınırların korunması gibi konulara şimdiye kadar hiç olmadığı kadar yoğunlaşıldığı saptanıyor. İktidardaki koalisyon hükümetinin ortağı Avusturya Halk Partisi (ÖVP) ile muhalefetteki Avusturya Özgürlük Partisi bu konularda çetin bir seçim mücadelesi yürütüyor.
Avusturya Halk Partisi'nin (ÖVP) birinci sıradan adayı Sebastian Kurz ülkenin sınırlarının daha iyi korunması, siyasi İslam ile mücadele ve göçün sınırlandırılması konularını seçim kampanyalarında öne çıkarıyor. Avusturya Özgürlük Partisi'nin de özünde aynı şeyleri savunduğu ancak seçim konularını Avusturya Halk Partisi'nin çaldığı yorumları yapılıyor. Bu nedenle Avusturya Özgürlük Partisi'nin birinci sıradan adayı Heinz-Christian Strache'nin seçim kampanyası, şu anki Avusturya Dışişleri ve Uyum Bakanı Sebastian Kurz'un izlediği politikaları eleştirmekle sınırlı kalıyor.
Viyanalı sosyal hizmetler uzmanı İran kökenli Muhammed Amini şu anda her iki partinin de aynı derecede popülist söylemlerde bulunduğu görüşünde. Amini bu tartışmada kendisini rahatsız eden şeyin, ülkenin İslamlaştırıldığı söylenirken burada sadece sığınmacıların ve ülkeye son dönemlerde gelmiş olan yabancıların kastedilmesi olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Popülistlerin düşman imgesine ihtiyaçları bulunuyor, bu da İslam. İslamlaşma olgusu sığınmacılarla ilişkilendiriliyor. Oysa ki İslamlaşma daha ziyade bu ülkede uzun zamandan beri yaşayan, iş yerlerinde ya da oturdukları konutlarda dışlanmaya maruz kalan ve tüm çabalarına rağmen bir sonuç elde edemeyen insanlarda oluşuyor."
Genelleştirmeler
Seçim kampanyaları sırasında bu konunun yüzeysel ve popülist bir tarzda ele alındığı belirtiliyor. Örneğin şu anda kamuoyuna açıklanan bir araştırma sonucuna göre Viyana'daki her üç camiden biri başarılı bir uyum sürecine karşı aktif faaliyette bulunuyor. Ancak burada bilinmesi gereken şey bu araştırmanın Viyana'daki toplam 400 camiden sadece 16'sında yapılmış olması. Araştırmayı sipariş eden ve kamuoyuna tanıtan ise Avusturya Halk Partisi'nin (ÖVP) birinci sıradan adayı Sebastian Kurz.
Genelleştirilmiş suçlamalar Viyana'daki bir meslek yüksek okulunda öğretmenlik yapan Bosna-Hersek kökenli Vildana Arnavutoviç'i de rahatsız ediyor. Arnavutoviç, Sebastian Kurz'un himayesindeki "Birlikte Avusturya" adlı proje kapsamında başarılı ve topluma iyi uyum sağlamış göçmenlerin Viyana'daki okullara gönderilerek, bu okullardaki öğrencilere iyi örnek olarak gösterildiğini anlatıyor. Ancak öğretmen Arnavutoviç Sebastian Kurz'un bu projeyi temsil etme meşruiyetini kaybettiğini, o yüzden şu anda bu projeyi terk ettiğini anlatıyor.
Eskiden, İslam'ın Avusturya'ya ait olduğu, değişik ten rengindeki insanlar ve dini inançlar arasında fark gözetilmemesi söylenirdi. Vildana Arnavutoviç şimdi ise Sebastian Kurz'un tamamen farklı görüş belirttiğini kaydederek, Kurz'un Müslümanların topluma uyum sağlamak istemedikleri, sığınmacıların davetsiz misafir oldukları yönündeki açıklamalarını eleştiriyor.
İzlenen strateji başarılı oluyor
Düzenlenen son anketlere göre Sebastian Kurz seçim yarışında önde gidiyor. Siyasi yorumcular onun çok sayıdaki eski Avusturya Özgürlük Partisi seçmenini Avusturya Halk Partisi'ne kazanabileceği, böylece partinin iktidarda kalmasını sağlayabileceği değerlendirmesinde bulunuyor.
Avusturya'daki bu seçim kampanyalarında vergi, ekonomik büyüme ya da eğitimle ilgili önlemler gibi konuların daha ziyade ikincil rol oynadığı konusunda da birçokları hemfikir. Bir televizyon kanalındaki sunucu "Kurz'un şansı var ki gündemde ulaştırma politikaları bulunmuyor. Bu konu gündemde olsa, Kurz hemen Avusturya'nın ulaştırma politikalarına ilişkin sorunların burka giyen kadınların araçlarını İslami çocuk yuvaları önünde yasadışı yoldan ikinci sıraya park etmelerinden kaynaklandığını iddia edebilirdi" diye alay ediyor.
Sosyal hizmet uzmanı Muhammed Amini, konunun savaş ortamından gelen sığınmacılar açısından hiç de komik olmadığını belirtiyor. Amini, "Bu insanlar bu ülkede kabul görmediklerini çok çabuk idrak ediyorlar. Bu durumda ateşe körükle gitmenin anlamı yok" diye konuşuyor.
Hakima R. de bu tür şakaların ya da afişlerin kendisini korkutmadığını, ancak bundan sonra gelişmelerin nasıl olacağını, ailesi ile dışlanmadan bir yaşamı mümkün kılabilmek için yakında bu ülkeyi terk etmek zorunda kalıp kalmayacağını kendisine sorduğunu vurguluyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Emir Numanovic