Avustralya'da yasalar fiziksel engelli ya da ciddi bir sağlık sorunu olan göçmenlere yönelik vize kuralları nedeniyle ayrımcılık yapmakla suçlanıyor. BBC Avustralya Muhabiri Katy Watson, ülkeyi terk etmek zorunda bırakılan ve kalmak için mücadele eden bu göçmen ailelerden bazılarıyla konuştu.
Luca, Avustralya’nın Perth şehrinde iki yıl önce doğduğunda, annesi ve babası hiç beklemedikleri bir haberle sarsıldı. Luca’ya kistik fibrozis teşhisi konmuştu.
Yetkililer, 8 yıldır Avustralya’da yaşayan Laura Currie ve kocası Dante Curie’ye, ülkede kalıcı olarak yaşayamayacaklarını, Luca’nın ülke için bir mali yük olduğunu söyledi.
“Bir hafta boyunca ağladım ve Luca için gerçekten çok üzüldüm” diyen Laura, şimdi savunmasız haldeki oğullarının “bu şekilde ayrımcılığa uğramayı hak etmediğini” söylüyor.
Nüfusun üçte birinin başka bir ülkede doğup buraya yerleştiği Avustralya, yıllardır kendini bir “göç ülkesi” olarak tanıtıyor.
Göçmenlere yeni bir başlangıç şansı tanıyan, çok kültürlü bir ev olduğu imajını veriyor.
Ancak çoğunlukla, özellikle de engelliler ve ciddi bir sağlık problemi olanlar için gerçekler bundan farklı.
Avustralya, dünyada düzenli olarak sağlık ihtiyaçları nedeniyle göçmenlerin vize başvurularını reddeden çok az ülkeden biri.
Özellikle 10 yıllık bakım maliyeti 86 bin Avustralya dolarını (yaklaşık 57 bin dolar, 1 milyon 900 Türk Lirası) aşanlar zor durumda kalıyor. Yeni Zelanda'da da benzer bir politika yürütülüyor ama Avustralya’daki kadar katı değiller.
Avustralya hükümeti, vatandaşlarının sağlık hizmetlerine erişimini koruma altında tutmak ve harcamaları kısmak için bu yasaların gerekli olduğunu savunuyor.
Kimi vizeler için bazıları muafiyet başvurusunda bulunabiliyor. Vize reddine itiraz başvurusunda bulunmak da bir seçenek ama süreç uzun ve maliyetli oluyor.
Aktivistler ayrımcı olduğunu söyledikleri yasanın engellilere yönelik modern yaklaşımlardan kopuk olduğunu savunarak yıllardır mücadele yürütüyor. Yetkililerin sağlık şartını gözden geçirme kararı sonrası önümüzdeki haftalarda bu durumun değişeceğini umuyorlar.
"Bize 'çok maliyetlisin, ülkene dön' diyorlar"
Luca’nın annesi Laura ile babası Dante Avustralya’nın çaresiz bir şekilde ihtiyaç duyduğu meslek kolu olan öğretmenlik için başvurarak bu ülkeye taşındı.
Laura kreş öğretmeni, eşi Dante de badanacı ve iç dekorasyon uzmanı. Yaşadıklarından sonra, sanki burada kurdukları hayatın da, verdikleri vergilerin de değeri yokmuş gibi hissettiklerini söyleyen Laura, şöyle devam ediyor:
“Biz Avustralya’ya ‘ihtiyacın olduğunda buradayız’ derken, roller değişip biz Avustralya'nın yardımına ihtiyaç duyduğumuzda, bize ‘Hayır, üzgünüm, bizim için çok maliyetlisin ve kendi ülkene geri dön’ deniyor.”
Avustralya, katı göç politikaları ile biliniyor.
Ülkede, denizden botlarla gelen göçmenleri hedef alan “botları durdur” politikasının bir başka şekli uygulanıyordu.
Botla gelen göçmenlerin Papua Yeni Gine ve Pasifik ada ülkesi Nauru’daki gözaltı merkezlerine yollanması son yıllarda tartışmaya neden olmuştu.
"1901 yılındaki politikalar devam ediyor" eleştirisi
Ülke, 1901’de çıkarılan yasayla beyaz olmayan göçmenlerin sayısını sınırlamayı amaçlayan “Beyaz Avustralya” politikasından ancak 1970’li yıllarda tamamen uzaklaşabildi.
Hükümete engellilere yönelik tartışmalı yasayı gözden geçirmesi yönünde baskı yapan bir şemsiye kuruluş olan Welcoming Disability’den Jan Gothard’a göre 1901’de var olan sağlıkla ilgili ayrımcılık, bugün de devam ediyor.
Göç avukatı Gothard, “İnsanlara 1901’de davrandığımız gibi davranıyoruz ve Avustralya’da kabul görmeyecek insanlar olduklarını düşünüyoruz” diye konuşuyor.
İlginç bir şekilde Avustralya’nın Göç Kanunu, kendi Engelli Ayrımcılık Kanunu’ndan muaf.
Özetlemek gerekirse Avustralya’da ne kadar uzun yaşadığınızdan bağımsız olarak, ülkede doğmuş olsanız bile, kendi özel sigortanız olsa bile ya da sağlık masrafların karşılayabilseniz bile, eğer mali yük olarak görülüyorsanız, sağlık şartını yerine getiremediğiniz anlamına geliyor.
Hükümet, resmi verilere göre 2021-2022 yılları arasında vize başvurularının yüzde 99’unun sağlık kriterlerine uyduğunu, bin 779’unun bu koşullara uymadığını belirtiyor.
Röportaj vermeyi kabul etmeyen Göç Bakanı Andrew Giles, kısa süre önce “Avustralya’da doğmuş ve göç sağlık kanunundan olumsuz etkilenenlerin bakanlığın devreye girmesi için başvurabileceğini” söyledi.
Ancak aileler meşakkatli olduğunu söyledikleri bu sürecin zaten zor olan yaşamlarını daha da zorlaştırdığını ifade ediyor.
28 gün sonra ülkeyi terk etmeleri gerek
2014’de oğlu Dhaffan nadir görülen bir genetik hastalıkla doğan ve omuriliği zedelenen Mehwish Qasim, 24 saat bakıma ihtiyacı olan oğlu ve eşi ile beraber ülkede kalmak için büyük bir mücadele yürütmüş ve uluslararası basında da yer almıştı.
Qasim, “Çocuğunuz hastayken ve bu kadar zorluk yaşarken, bir yandan insanlardan yardım ve imza istiyorsunuz ve zaten hayatınızda çok fazla şey olup bitiyor” diye açıklıyor.
Pakistan uyruklu aile, bir noktada ülkelerine geri dönmeyi de düşünmüş ancak uçağa binmek Shaffan için hayati risk taşıdığı üzere vazgeçmişler.
Sekiz yıl süren mücadele sonrası 2022’de aileye ülkede kalabilecekleri söylense de, eğitimli bir muhasebeci olan Qasim bu yıllar boyunca kendi meslek kolunda bir işte çalışamamış ve ailenin geçinmesi için kafelerde, süpermarketlerde ve taksi uygulamalarında çalışmak zorunda kalmış.
Luca’nın ailesi de, ülkede kalmak için mücadele etmeyi sürdürüyor ve pes etmiyor.
Ülkede istihdam sorunu yaşanan iş kollarında çalışıp boşlukları dolduruyor, bu sayede itiraz başvurularının olumlu sonuçlanacağını umuyorlar.
Eğer başvuruları reddedilirse, 28 gün içinde ülkeden ayrılmaları isteniyor.
Luca örneğinde en büyük sorun, hastalığının tedavisinde maliyetli bir ilaç olan Trikafta’ya ihtiyaç duyulması. Aslında Luca şu an bu ilacı kullanmıyor hatta ilacın ona uygun olup olmadığı da bilinmiyor. Yine de tedavisinin yaklaşık 1.8 milyon Avustralya dolarına denk geleceği hesabı yapılıyor ve bu da 10 yıl içinde tedavi masrafının hükümetin göçmenler için koyduğu mali sınır olan 86 bin Avustralya dolarından fazla olduğuna işaret.
Avustralyalı aktivistler, yakın zamanda eşiği yükseltilen sağlıkta maliyet sınırını sevinçle karşılasalar da, sınırın hâlâ ortalama maliyetlerin altında kaldığını ifade ediyorlar.
Down sendromu, ADHD ve otizm gibi sağlık sorunları olan çocukların ailelerinin de desteklenmesi gerektiğini söyleyen aktivistler sağlık giderlerine ilişkin tahminler hesaplanırken, özel eğitim desteğinin dışarıda tutulmasını istiyorlar.
10 yaşındaki kızı Darcy Down sendromlu olan İngiliz kökenli Claire Day, Avustralya'da iki ayrı iş teklifi almış olmasına rağmen, kızının durumu nedeniyle vize alması ihtimalinin az olduğunu öğrenmiş.
21 yıldır Londra’da polis olarak çalışan Claire, Avustralya kolluk güçlerine katılması durumunda kalıcı vize alabiliyor ancak kızının hastalığı nedeniyle sorun yaşayacağından korkuyor.
Day, “Darcy sağlıklı bir çocuk; okula gidebiliyor ve okulda kulüplere katılıyor. O yüzden bu konunun sorun olmayacağını ummuştum” diyor.
Bu gibi hikayeler nedeniyle aktivistler Avustralya’nın bu politikasıyla engelli göçmenlere yönelik ayrımcılık yaptığını savunuyor.