Dünya

Avrupa'daki çocuk yoksulluğu endişelendiriyor

Almanya ve Avrupa'da korkutucu boyutlarda olan çocuk yoksulluğu nesilden nesle aktarılıyor. Yoksulluk mağduru çocuklar ve yetişkinler devletin kendilerini yalnız bıraktığından şikayetçi.

03 Şubat 2018 02:07

Yoksulluk göreceli ve nerede yaşandığına da bağlı bir kavram. Örneğin Zürih'teki yoksulluk Bükreş'teki ya da Sao Paolo'dakinden farklı. Buna rağmen Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ve Avrupa Birliği (AB) tek bir yoksulluk tanımı üzerinde görüş birliğine varmışlar. Buna göre ortalama net kazancın yüzde 60'ından daha azına sahip olanlar yoksul olarak algılanıyor. Almanya'da örneğin iki çocuklu dört kişilik bir ailenin geliri bin 978 ilâ 2 bin 355 Euro arasında ise bu aile yoksul olarak sınıflandırılıyor. Öte yandan bu meblağ dünyada birçok insan açısından bir servet anlamına geliyor.

Yoksulluk konusunda araştırma yapan uzmanlar, çocuk yoksulluğu söz konusu olduğunda yoksulluğun tanımının daha geniş kapsamlı olduğuna dikkat çekiyorlar. Sanayi ülkelerinde çocukların çoğu, hayati maddi sorunlar yaşamıyorlar. Bu ülkelerdeki yoksul çocuklar çoğunlukla ne açlık çekiyor ne de soğuktan donma gibi tehlikelerle karşılaşıyor. Yani ilk bakışta yoksulluğun belirtilerini görmek pek mümkün olmuyor.

Örneğin yoksulluk, toplumsal ve kültürel alanlara katılım sağlayamama anlamına gelebiliyor. Yoksul ailelerde yetişen çocuklar belki sinemaya gitme olanağı bulamıyor, bir enstrüman çalmasını öğrenemiyor, özel ders alamıyor ya da masraflı olacağı için arkadaşlarını doğum günü kutlamasına davet edemiyor. Çoğu kez bu konumdaki çocuklar kendilerinden çok emin olamıyor, kolayca arkadaşlıklar kuramıyor ve ileride iş hayatında da sahip oldukları potansiyeli tam olarak kullanamıyorlar. Bundan dolayı kazançları da nispeten daha az oluyor ve yoksulluklarını adeta kendi çocuklarına "miras bırakıyorlar."

Alman Bertelsmann Vakfı'nın Almanya'daki çocuk yoksulluğuna ilişkin Ekim 2017'de yaptığı araştırmada da aynı sonuç ortaya çıkıyor. Araştırma, refah ülkesi Almanya'da her beş çocuktan birinin yoksulluk koşullarında yaşadığını ve bu durumdan kurtulamadığını gösteriyor. Vakfın Yönetim Kurulu'ndan Jörg Dräger "Yoksul olanın yoksulluk durumu uzun süre devam ediyor. Yoksulluktan kurtulmayı az sayıda aile başarabiliyor” diye konuşuyor.

Avrupa çapında kıyaslama

Aslında Avrupa çapında kıyaslandığında ve kalkınmakta ya da kalkınmanın eşiğinde olan ülkelerle karşılaştırma yapıldığında Almanya'daki çocukların durumunun şu an için iyi olduğunu teslim etmek gerekiyor. Avrupa Birliği'nin istatistik kurumu Eurostat'ın 2016 yılındaki araştırmasında AB ülkelerindeki çocukların da üçte birinden fazlasının "Yoksulluk ya da sosyal dışlanma tehdidi altında olduğu” kaydedilmişti. Araştırmaya göre, her iki çocuktan birinin yoksul olduğu Romanya, AB ülkeleri arasında en alt sırada yer alıyor. Romanya'yı Bulgaristan izliyor.

Eurostat'ın araştırmasında, çocuk yoksulluğu konusunda olumlu örnek olarak gösterilen Danimarka birinci sırada geliyor, onu Finlandiya takip ediyor. Üçüncü Slovakya, dördüncü Çekya da iyi konumdaki ülkeler arasında. Almanya yedinci sırada yer alıyor. Bu sıralamada Avrupa Serbest Ticaret Birliği'ne (EFTA) bağlı Norveç, İsviçre ve AB'ye üyelik başvurusu yapan Sırbistan da bulunuyor. Ancak ilk sıradaki Danimarka'da dahi çocukların yüzde 14'ünün yoksulluk tehlikesi ile karşı karşıya olması, zengin ülkelerin bile bu sorunla baş etmek zorunda olduğunu ortaya koyuyor.

Eğitim paradan daha önemli

Alman Çocuk Yardım Örgütü (Deutsche Kinderhilfswerk) 2018 Çocuk Raporu'nda yoksulluğa ilişkin yeni istatistiklere yer vermiyor. Kuruluş bunun yerine çocuklara ve yetişkinlere yoksulluğun nedenlerini ve sorunun çözümü konusunda ne düşündüklerini sormuş. Rapordan çıkan en önemli sonuç ise çocukların da yetişkinlerin de devlet tarafından yalnız bırakıldıklarını düşünmesi.

Yapılan ankete katılanlar, yoksulluğun en önemli nedenleri arasında siyasetin ilgisizliğinin yanı sıra "Almanya'da çoğu kişinin gelirinin azlığını” ve "tek başına çocuk yetiştirmek zorunda olanlara verilen para ve sosyal yardım desteğinin yetersiz olmasını” gösteriyorlar.

Yoksulluğa karşı alınacak önlemler sayılırken ise öncelikle yoksul konumdaki ailelere yapılan mali yardımların veya devletin ödediği çocuk yardımı parasının artırılmasının dile getirilmediği dikkati çekiyor. Bunların yerine öncelikle okullarda ve çocuk yuvalarında çocuklara daha iyi hizmet verilmesi ve daha kaliteli ve parasız eğitim olanakları sunulması gerektiği belirtiliyor.

Çocuk Yardım Örgütü bu araştırmanın sonuçlarından yola çıkarak siyasilere de taleplerde bulunuyor. Bu talepler arasında "ebeveynlerin ailelerinin geçimini ekonomik yoldan sağlayabilmesi için onlara olanaklar sunulması, bu olmadığı takdirde devletin çocukların maddi ihtiyaçlarını güvence altına alması ve onların toplumsal hayata katılımlarını sağlaması” bulunuyor. Bunun yanı sıra araştırmaya katılan ve yaşı 10 ila 17 arasında değişen 600 kadar çocuk ve gencin neredeyse bütün konularda ankete katılan yaklaşık bin yetişkin ile benzer yanıtlar vermiş olması dikkat çekiyor.

Almanya ve Avrupa'daki yoksulluk araştırmalarının sonuçlarının açıklanmasının ardından siyasilerden eğitime yönelik bir hamle gelmesi de dikkat çekici. Almanya'da büyük koalisyonu oluşturmaya çalışan Hristiyan Birlik partileri ile Sosyal Demokrat Parti, 11 milyar Euro hacminde bütçeye sahip bir eğitim ve araştırma paketi üzerinde anlaşma sağladıklarını bildirdiler.

Christoph Hasselbach

© Deutsche Welle Türkçe