Batı Afrika'dan Avrupa hayali ile yola çıkan birçok göçmen, başarısız denemeler sonrası evlerine dönüyor. Ancak çok sayıda vakada, yolculukların masraflarını karşılamak amacıyla para çaldıkları için akrabaları ve arkadaşları tarafından reddediliyorlar. Tim Whewell, Sierra Leone'de bu vakaların izini sürdü.
Bazı okuyucular bu haberi rahatsız edici bulabilir
Fatmata, Sahra Çölü'nde yakalandığı bir göçebe Tuareg'in "karısı" olarak geçirdiği 6 ayı hatırladıkça, gözyaşlarına boğuluyor.
"Ona Ahmed diyorlardı. Dev gibi biriydi ve çok kötüydü" diyor ve ekliyor:
"Bana 'Sen bir kölesin, bir siyahsın. Siz cehennemden çıkmasınız' diyordu. Bana, birisi bir köleye sahip olursa, ona istediği her şeyi yapabileceğini söylüyordu. Sadece o da değil. Arkadaşlarına 'Evimdeki her şeyin tadına bakabilirsiniz' diyordu. Bana her gün işkence yaptılar."
Sierra Leone'nin başkenti Freetownlu Fatmata'nın Batı Afrika'dan Akdeniz'e uzanan yolculuğunda yaşadığı dehşetin başlangıcıydı bu.
Fatmata sonunda Ahmed'den kaçabildi. Ancak sonrasında, onu Cezayir'deki kendi özel hapishanelerine koyan insan kaçakçılarına yakalandı.
28 yaşındaki kadın buradan da diğer göçmenlerle birlik olarak kaçmayı başardı. Fakat yaşadığı travmanın büyüklüğü karşısında, Avrupa'da yeni bir yaşam düşlerini terk etmiş ve başladığı yere geri dönmeye kara vermişti.
Eve dönmek isteyenlerin bilet parasını ödeyen Uluslararası Göç Örgütüne (IOM) başvurdu.
Yaklaşık iki yılın ardından, geçen Aralık ayında Mali'den otobüsle Freetown'a geri döndü. Ama evinde, duygusal karşılamalar, hoşgeldinler, kucaklamalar bulamadı.
Dönüşünün üzerinden geçen yaklaşık bir yılda, geride bıraktığı annesini ve şimdi 8 yaşında olan kızını da göremedi.
Fatmata, yaşadığı düş kırıklığını "Döndüğüme çok sevinmiştim. Ama keşke dönmemiş olsaydım" diye anlatıyor.
'Eve hiç dönmemeliydi.'
Fatmata, Freetown'a geri döndüğünde erkek kardeşini aradı. Ama kardeşinin tepkisi onu dehşete düşürdü.
Kardeşinin ona, "Eve hiç dönmemeliydin. Gittiğin yerde ölmeliydin, çünkü eve hiçbir şey getirmedin" dediğini anlattı.
Bu konuşmadan sonra da gidip annesini görecek cesaretinin kalmadığını söyledi.
Ama ailesi Fatmata'yı sadece Avrupa'ya gitmeyi başaramaması nedeniyle reddetmedi. Bunun nedeni, aynı zamanda yolculuğunun masrafını karşılama yöntemiydi.
Fatmata, yolculuk için teyzesinden 25 milyon leone çalmıştı. Bu para, günün kuruyla 2600 ABD Doları ediyor ama o zamanlar çok daha fazlasına karşılık geliyordu.
Teyzesi parayı, daha sonra satmaları için kıyafet alsın diye vermişti. Bu, teyzesinin düzenli olarak yaptığı bir şeydi, Fatmata'ya güveniyordu.
Fatmata "Tek düşündüğüm şey parayı nasıl bulup, gidebileceğimdi" diyor ancak bencil bir insan olmadığını da ekliyor:
"Avrupa'ya gitmeyi başarabilseydim. Parayı üçe katlayıp, geri verebileceğimi düşündüm. Başarsaydım anneme ve teyzeme iyi bakardım."
Hırsızlık annesi ve kızkardeşinin arasını açtı
Ancak Fatmata'nın teyzesinin işi, bu parayı kaybetmesi sonucu battı. Dahası, hırsızlık annesi ile teyzesinin arasını da açmıştı. Teyzesi, hırsızlıktan annesini sorumlu tutmuştu.
Annesini ziyaret ettiğimde bana "Acı içindeyim, ciddi acı!" dedi ve "Fatmata'yı görür görmez, soluğu polis karakolunda alacak ve ben de öleceğim" diye de ekledi.
Son 2 yılda Avrupa'ya gitmeyi başaramayıp geri dönen 3 bin kadar Sierra Leoneli'nin ailesinde benzer durumlar yaşanıyor.
Bir zamanlar, yolculuk için gereken parayı aileler bir araya gelip toparlarken, yoldaki ölüm ve hapsedilme hikayeleri duyulmaya başladıkça bu durum değişti.
Yola çıkmak isteyen birçok kişi artık bulabildikleri her yerden para toplamaya çalışıyor ve hatta ailelerine ait tapuları satıyorlar.
21 yaşıntaki Jamilatu da, Fatmata'yla birlikte, insan kaçakçılarının Cezayir'deki hapishanesinden kaçmış. Annesi dışardayken, evde plastik bir torbanın içinde duran 3500 doları çalmış. Üstelik bu para annesine ait değildi. Bir mikrokredi programı çerçevesinde komşularından borç alınmıştı.
Jamilatu evi terk ettiğinde, alacaklılar annesinin evini kuşattı ve parayı ödemezse öldürmekle tehdit ettiler. Freetown'dan, araçla 3 saat ötedeki Bo kentine kaçtı. 3 çocuğunu da, babalarıyla birlikte geride bıraktı.
Jamilatu, "Annem para yüzünden benimle konuşmak bile istemiyor. 2 yıl oldu, geldiğimden beri onu görmedim. Annemi görmek istiyorum." diyor.
Jamilatu'nun annesi Maryatu'yu, Bo'daki yeni evinde ziyaret ettim. Uzun bir görüşmeden sonra, sebep olduğu problemlere karşın, Jamilatu'yu kabul edeceğini söyledi.
Ancak yaşanan, kısa ve neredeyse sessiz bir kavuşmaydı. Sarılışları resmiydi. Jamilatu önünde ğilip, annesinden af diledi. İkisi de birbirlerinin gözlerine bakamadılar.
Jamilatu, buluşma sonrasında hemen Freetown'a geri döndü.
"Bugün dünyanın en mutlu insanıyım, çünkü annemi gördüm" dedi. Ancak mutlu görünmüyordu. Annesi, borçları ödeyecek parayı bulana kadar, aynı çatı altında yaşayamayacaklarını söylemişti.
Jamilatu'nun bu parayı bulması zor. O da Fatmata gibi işssiz. Her ikisi de bir yardım örgütünün bağışlarıyla yaşıyor.
Farklı isimler ve benzer hikayeler
Yasadışı Göçe Karşı Savunma adlı örgüte yardım edenlerden biri de, 3 yıl önce amcasına ait pahalı bir su şişeleme makinesini çalıp, Sahra Çölü'ne doğru yola çıkan 31 yaşındaki Alimamy.
Yola beraber çıktıkları iki arkadaşından biri çölde açlıktan ölmüş. İkincisi de bir şişme botta Akdeniz'i geçmeye çalışırken hayatını kaybetmiş. Alimamy yolculuk sonunda Libya'daki bir kampa atılmış.
Uluslararası Göç Örgütü'nün, evlerine dönmek isteyenler için Trablus'tan Batı Afrika'ya uçuşlar ayarlamaya başladığı Kasım 2017'de buradan kurtulmuş.
Artık tükenmiş bir haldeyken eve dönüş bileti teklifini kabul eden Alimamy, karşılaşabileceklerinden korkuyordu.
"Sierra Leone'ye geri dönmemeliyim diye düşünüyordum. Çünkü amcamı tanıyorum ve çok sinirli biri" diyor.
Alimamy, dönüşünden bu yana arkadaşlarıyla yaşıyor.
Eski bir profesyonel futbolcu olan ağabeyi Sheik Omar, "Freetown'da olduğunu ve sıkıntı çektiğini duyuyoruz. Hala bizimle, aileyle yüzleşecek cesareti yok" diyor.
Sheik Umar, bir zamanlar kardeşiyle yakın olduğunu ancak şimdi onu göse "tutuklanmasını, yargılanmasını ve hüküm giymesini" sağlayacağını söylüyor.
"Hapishanede ölürse hiç pişmanlığım olmaz. Aile üyelerinin de olmayacağına eminim, çünkü o hepimizi utandırdı" diyor.
Alimamy'ya güvenip teslim edilen su şişeleme işinin tüm aileyi geçindirme potansiyeli olduğunu söylüyor:
"Ama o bu fırsatı kötüye kullandı ve hepimiz şimdi bu sıkıntının içindeyiz. Nereye gidersem gideyim, insanlar benimle dalga geçiyor. Annemiz hasta ve köye taşındı. O iş bizim umutlarımızın başlangıcıydı. Ama Alimamy bütün bunları mahvetti."
Alimamy de kendisine kızgın:
"Eve geri döndüm ve hiçbir etkim olmadı, sanki bir sıfırmışım gibi. Şimdi yaşadığım yer bir cehennem. İnsanların bana bakışları... Mutlu değilim. Bana insan değilmişim gibi bakıyorlar"
Uluslararası Göç Örgütü, Afrika'daki ülkelerine gönüllü bir şekilde dönenlere, 1500 Euro'ya kadar "yeniden entegrasyon" harçlığı veriyor. Para, asıl olarak Avrupa Birliği'nin sağladığı bir fondan geliyor.
Ancak bu harçlık nakit ödenmiyor. Ödenseydi, birçok kişi bunu akrabalarına ve yakınlarına borçlarını geri ödemek için kullanabilirdi. Dolayısıyla örgüt sadece belirli bir iş kuracaklarını kanıtlayabilenlerin aldıkları mal ve hizmetlerin parasını ödüyor.
Alimamy, aldığı harçlığı diğer sürücülere taksi olarak kiralamak üzere bir motorsiklete harcadı. Ancak sadece 4 ay sonra, sürücülerden biri motorsikletle gitti ve geri dönmedi. Alimamy'nin kendisi de hırsızlık kurbanı oldu.
Fatmata ve Jamilatu ise Mali'den otobüsle döndükleri için bu programın sağladığı maddi kaynaktan faydalanamadı.
Çünkü bazı Sierra Leoneliler otobüsle Mali'ye gidip, Sahra Çölü'nden döndüklerini iddia edip, hileli başvuru yapmışlardı. Dolayısıyla, Mali'den dönen hiç kimse bu nedenle harçlık alamadı.
Alimamy, dönüşte yaşadığı muamele nedeniyle, Avrupa'ya gitmeyi bir kez daha deneyeceğini söylüyor.
"Burada kalmak benim için cehennem gibi" diyor.
Kendisine ilk denemesinde yaşadıklarını, arkadaşlarının ölümünü gördüğünü hatırlatıyorum.
"Ben bunların hepsini yaşadım, başa çıkabileceğime eminim" diyor.