Gündem

Avrupa Konseyi'nden kritik karar; Türkiye yeniden denetim sürecine alındı!

Türkiye, denetim sürecinden çıkartılıp yeniden alınan ilk Avrupa ülkesi oldu

25 Nisan 2017 16:49

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Türiye için kritik oylamasını yaptı. Oylamada "Türkiye yeniden denetim sürecine alındı" kararı çıktı. Karar 45'e karşı 113 oyla alındı.

Meclis'te bulunan Türkiyeli parlamenterlerden HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ve HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu "karşı oy" kullanırken, CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, MHP Ankara Milletvekili Zühal Topcu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, CHP İstanbul Milletvekili İlhan Kesici ve AKP İstanbul Milletvekili Markar Esayan "lehte" oy kullandı.

"Lehte" oy kullanan diğer isimler şöyle:

AKP Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Kasım Gülpınar, AKP Osmaniye Milletvekili Suat Önal, CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan, AKP Adıyaman Milletvekili Salih Fırat, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Türk Heyeti Başkanı ve AKP Adana Milletvekili Talip Küçükcan, AKP İstanbul Milletvekili Erkan Kandemir, AKP Eskişehir Milletvekili Emine Nur Günay, AKP İstanbul Milletvekili Serap Yaşar, AKP Karabük Milletvekili Burhanettin Uysal.

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Genel Kurulu'nda "Türkiye'de Demokratik Kurumların İşleyişi" konulu oturumda Türkiye'nin 2004'te çıktığı denetim sürecine yeniden alınmasıyla ilgili karar tasarısı oylandı.

AKPM'de alınan bu kararla, Türkiye denetim sürecinden çıkartılıp yeniden alınan ilk Avrupa ülkesi oldu.

Hangi ülkeler siyasi denetim sürecinde?

Siyasi denetim sürecine tâbi bulunan diğer ülkeler, Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Bosna Hersek, Gürcistan, Moldova, Rusya Federasyonu, Sırbistan ve Ukrayna.

Karar tasarısı AKPM Türkiye raportörleri Estonyalı Marianne Mikko ve Norveçli Ingebjorg Godskesen tarafından hazırlandı.

Önce dün toplanan denetim komitesinde ele alınan raporda Türkiye, geçen yılki darbe girişiminden sonra ilan edilen ve üç kez uzatılan olağanüstü hâl (OHAL) bünyesinde alınan kararlar ve uygulamalar eleştiriliyor. Raporda, Türkiye'de demokratik kurumların işleyişinin bozulduğu belirtiliyor.

Denetim Komitesi, Mart ayında yaptığı basın açıklamasında, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından OHAL ilan edilmesiyle birlikte Türkiye'de "demokratik kurumların işleyişinde ciddi bozulmalar" olduğu gerekçesiyle denetim sürecine alınması çağrısı yapmıştı.

"Türkiye'nin Avrupa ülkesi yükümlülüklerini yerine getiremeyeceği anlamına geliyor"

Hürriyet Brüksel Temsilcisi Güven Özalp, CNN Türk canlı yayınında AKPM'nin kararına ilişkin olarak, şunları söyledi:

"Hazırlanan raporlar, daha önce yapılan açıklamalar buna işaret ediyordu. Türkiye'yi kaybetmeme kaygısı da var. Bunun bir ceza açısından görülmemesi, Türkiye'de demokratik ortamın yeniden sağlanmasına yönelik bir karar olarak değerlendirilmeli. Bu karar, bir ülkenin insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında Avrupa ülkesi olmaktan doğan yükümlülüklerini yerine getiremeyeceği anlamına geliyor. Raporlardan yola çıkarak eksikliklerini gidermesi gerekiyor. Türk demokrasisinin küme düştüğü yorumları yapılıyor."

"OHAL'in uzatılması, düşünce suçundan dolayı tutuklananların sayısının artması etkili oldu"

TÜSİAD Uluslararası Koordinatörü ve Avrupa Birliği Temsilcisi Bahadır Kaleağası da, CNN Türk canlı yayınına bağlanarak, "Bu kararı bekliyorduk. Ön tartışmalar, ön değerlendirmeler bu yöndeydi. Üzüntü verici bir durum" dedi. "Türkiye, kurucu üye olarak bu statünün dışına çıktığı dönemde çok önemli ilerlemeler kaydetmişti" diyen Kaleağası, sözlerine şöyle devam etti:

"Ekonomi, demokrasi ve kalkınma açısından bunun yararlarını görmüştü. Bu statüden mahrum kalmak, saygın bir Avrupa ülkesi konumundan mahrum kalmak ekonomik olarak zarar verecektir. Dikkatli olunması ve geride bırakılması gereken bir konu.  OHAL etkili oldu bu sürece gelinmesinde. AB, 15 Temmuz hain girişimine karşı bir noktadan sonra Türkiye'nin yanında durmuştu. Ancak OHAL'in uzaması, düşünce suçundan dolayı tutuklananların sayısı artması; yani terörle mücadele ile düşünce suçu arasında gri alan oluşması, eleştiri konusu oldu."

Hükümetten ilk tepki...

Karara ilişkin hükümet kanadından ilk tepki AKP Grup Başkanvekili Naci Bostancı'dan geldi. CNN Türk canlı yayınına bağlanan Bostancı, "Bu karar kesinlikle yanlış, haksız, hasmane bir karardır" görüşünü dile getirdi. Bostancı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne ilişkin hususlar gerekçe gösteriliyor. Türkiye son derecede ilerleme sağlamış bir ülkedir. Hukuk devleti olma konusunda eksiklikler olabilir, ama bu hasmane bir tavır. Türkiye'yi tanımamaktan kaynaklanan bir süreç. Bu ülkede darbe girişimi yaşandığında, o gün bu ülkeler Türkiye'nin yanında olmadılar. "Bekleyelim bakalım ne olacak" dediler. Terör örgütlerine karşı devlet harekete geçmiş, bu her devletin yapması gereken bir şey. Darbe girişiminin ardından OHAL'e girilmiş, KHK'larla bazı düzenlemeler yapılmıştır. Bu doğrultuda yargılamalar yapılıyor. Şimdi bunları gerekçe göstererek böyle bir karar alınması kesinlikle nesnel olmayan, kesinlikle hasmane bir siyasi anlayışın kararıdır."

Dışişleri: Bu haksız kararı şiddetle kınıyoruz

Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin Türkiye'yi yeniden denetim sürecine alan kararına ilişkin olarak "Bu haksız kararı şiddetle kınıyoruz" tepkisini gösterdi. 

"Bir grup Avrupalının ülkemize yönelik bu dışlayıcı, ötekileştirici kararı esasen siyasi bir operasyondur" denen açıklamada "Bu karar, başta FETÖ olmak üzere, sadece ülkemiz değil bütün Avrupa sistemine ve değerlerine tehlike oluşturan terör örgütlerine hizmet edecektir. Bu durum Türkiye’yi AKPM ile ilişkilerini gözden geçirmeye mecbur bırakacaktır" ifadelerine yer verildi.

Dışişleri Bakanlığı'nın açıklaması şöyle:

"Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Genel Kurulu’nun 25 Nisan 2017 tarihli oturumunda, 2004 yılından bu yana denetim sonrası diyalog sürecinde bulunan ülkemizin yeniden denetime alınması kararı verilmiştir. AKPM’de, izlenmesi gereken yerleşik usullerin dışında siyasi saiklerle alınan bu haksız kararı şiddetle kınıyoruz. 

Ülkemiz PKK, FETÖ ve DEAŞ gibi en kanlı terör örgütleriyle aynı anda mücadele etmektedir. Anayasal düzenini ve ulusun varlığını hedef alan tehlikelere karşı, uluslararası yükümlülüklerine bağlı kalarak, gerekli ve orantılı tedbirler almaktadır. Bu bir devletin en temel ödevi ve meşru hakkıdır. 

Türkiye’nin bir yandan 3,2 milyondan fazla mülteciye kucak açarken ve hain terör örgütleriyle mücadele ederken, aynı zamanda tüm Avrupa’nın ve yakın çevresinin güvenlik ve istikrarına katkı sağladığı unutulmamalıdır. AKPM’deki parlamenterlerin Türkiye’nin Avrupa’nın istikrar ve güvenliğine yaptığı bu katkıları görmezden gelen bu kararı esasen Avrupa’nın üzerinde yükseldiği ortak ve demokratik değerleri hiçe sayan, stratejik vizyondan yoksun basiretsiz bir tutumu yansıtmaktadır. 

Avrupa Konseyi'nin kurucu üyesi olarak çağdaş Avrupa ideallerinin ve değerlerinin savunucusu ülkemizin AKPM'deki maksatlı çevrelerin ayak oyunuyla denetime alınması, demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden AKPM'ye yakışmamıştır. Bu maksatlı çevrelerin Türkiye karşıtlığında, günümüz Avrupasında şiddete varan şekilde yayılan yabancı düşmanlığı ve islamofobiye karşı ülkemizin adeta tek başına mücadele vermesi ve mazlumun yanında yer alması da önemli yer tutmaktadır. Sözkonusu çevrelerin etkisi, esasen, ülkemizdeki halkoylamasını gözlemlemeye gönderilen AKPM üyelerinin bazılarının terör örgütü sempatizanlarından seçilmesinde de görülmüştü.Denetime alma kararı bu ard niyetli grupların yeni bir oyunudur. İslamofobiyi, yabancı düşmanlığını körükleyen popülist yaklaşımların etkisinde, dar ve sığ iç siyasi saiklerle hareket eden bir grup Avrupalının ülkemize yönelik bu dışlayıcı, ötekileştirici kararı esasen siyasi bir operasyondur. Bu karar, başta FETÖ olmak üzere, sadece ülkemiz değil bütün Avrupa sistemine ve değerlerine tehlike oluşturan terör örgütlerine hizmet edecektir. 

Türkiye AKPM’de bu kararı alan Parlamenterleri öncelikle aklı selime, ardından ilkeli bir tutum benimseyerek dünyanın ortak belası olan terör tehditiyle mücadele etmek üzere müşterek tedbirler almaya, yükselen yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve İslamofobi sorunlarıyla samimi şekilde mücadele etmeye, iltica ve göç yönetimi konularında insan haklarını gözeten sorumlu bir duruş sergilemeye davet eder. 

Denetim kararı Türkiye’nin, terörist darbe girişimi sonrasında Avrupa Konseyi ile kesintisiz yürüttüğü yapıcı ve samimi diyalog ve işbirliğini de gözardı etmiştir. Bu durum Türkiye’yi AKPM ile ilişkilerini gözden geçirmeye mecbur bırakacaktır. 

AKPM'nin bu haksız, siyasi ve yanlı kararına rağmen, Türkiye, demokratik standartlara, insan haklarına ve bu alandaki uluslararası yükümlülüklerine bağlılığından ödün vermeden vatandaşlarının hak ve özgürlüklerini geliştirme konusundaki kararlığını sürdürecektir."

"Hazırlanan rapor taraflı" 

AKPM'de gerçekleşen Türkiye oturumunda çok sayıda parlamenter söz aldı.

Tartışmalarda Türkiye'nin denetim sürecine alınmasını savunanlar Türkiye'de insan haklarının çiğnendiğini ve otoriter bir rejim kurulduğunu, bu nedenle Avrupa Konseyi'nin prensiplerinin uygulanmadığını savundu.

Türkiye'nin denetim sürecine alınmasına karşı çıkanlar da Türkiye'de insan haklarının çiğnendiğini ve otoriter bir rejim kurulduğunu savunsa da, denetimin Türkiye ile diyalogu koparabileceğini ve Rusya'nın yaptığı gibi Türkiye'nin de AKPM'den çekilebileceği gerekçesiyle denetim sürecinin başlatılmaması gerektiğini belirtti.

AKPM'deki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) üyeleri de Türkiye'nin "terörle mücadele" kapsamında önlemler alması gerektiğini savunarak, hazırlanan raporun taraflı olduğu eleştirisini yöneltti.

Avrupa Demokratlar ve Liberaller Grubu'ndan AKP İstanbul Milletvekili Markar Esayan, "Terörist gruplar Türkiye'deki gelişmelerden rahatsız oldu ve saldırdı. Türkiye buna rağmen istikrarı ile ekonomik gelişmesini muhafaza etti. Bu raporda taraflı bakış olduğunu düşünüyorum. Referandumun uluslararası standartların gerisinde kaldığı iddiaları kabul edilemez" dedi.

Referandum gözetmeni olarak Türkiye'ye gönderilen kişilerin "terör örgütü sempatizanı" olduğunu söyleyen Esayan'a ise diğer katılımcılar tepki gösterdi.

Avrupa Halk Partisi Grubu'ndan AKP Sakarya Milletvekili Şaban Dişli de raporun yanlı olduğunu öne sürdü ve güneydoğudaki eylemlerden dolayı yürütülen soruşturmalara yönelik insan hakları ihlalleri iddialarını ise "mesnetsizliğin ötesinde" olarak tanımladı.

Avrupa Halk Partisi Grubu'ndan AKP Milletvekili Talip Küçükcan da, "Eğer DAEŞ (Irak Şam İslam Devleti - IŞİD) veya başka bir örgüt sizin şehirlerinize saldırsa siz de çeşitli önlemler alırdınız. Eğer parlamentonuza saldırılırsa güçlü önlemler alırdınız. Türkiye'de yaptığımız bu, hukuka uygundur" diye konuştu.

AKP'li siyasetçilerin savundukları görüşler yönünde raporda teklif ettikleri değişiklikler ise yapılan oylamalar sonucu reddedildi.

Küçükcan oylama öncesinde yaptığı açıklamada ise raporun ve karar tasarının hatalarla dolu olduğunu öne sürerek, AKPM'nin Türkiye'nin "terörle mücadelesine" destek vermesi gerektiğini vurgulamıştı.

HDP'li üye:
Muhalefet artık sivil eliyle yok ediliyor

Birleşik Avrupa Solu üyesi Halkların Demokratik Partisi'nden (HDP) siyasetçi Filiz Kerestecioğlu, Türkiye'deki hükümeti eleştirenlerin hedef gösterildiklerini vurguladı.

Kerestecioğlu, "Eskiden muhalefeti yok etme politikası askeri darbelerle uygulanıyordu, şimdi sivillerin ellerinde OHAL altında KHK'larla gerçekleşiyor. Bugün çoğunluğun hakimiyeti demokrasi olarak gösteriliyor ama demokraside özgür basın, ifade özgürlüğü, sivil toplum, güçler ayrılığı olur" dedi.

Diğer ülkelerden gelen temsilciler ise idam cezasının geri getirilmesine dönük kaygılarını dile getirdi.

Sosyalist Grup üyesi Rene Rouquet, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya'ya yönelik saldırgan ifadeler kullandığını, idam cezasını geri getirmek istediğini söyleyerek "Bu şartlarda denetim sürecinin başlatılması yapabileceklerimizin asgarisidir" ifadelerini kullandı.

Fransız sosyalist siyasetçi Josette Durrieu ise Türkiye'de laikliğin azaldığını savunurken, Avrupa Halk Partisi Grubu'ndan Fransız siyasetçi Nicola Duranton da Erdoğan'ın Avrupa Konseyi heyetini terör örgütlerinin desteklemekle suçlamasının kabul edilemez olduğunu vurguladı.

İngiliz siyasetçi Lord Richard Balfe ise "Türkiye'deki siyasetçiler nasıl bir Türkiye olmak istiyoruz sorusuna yanıt bulmalı" dedi.

Meclis'teki Azerbaycanlı siyasetçiler ise Türkiye'nin denetime alınmaması gerektiğini savundu.

Venedik Komisyonu: Türkiye uluslararası hukuku ihlal ediyor
Avrupa Konseyi'nden Türkiye'ye idam cezası uyarısı
Avrupa Konseyi: Türkiye'yi anlıyoruz ama hukuka uyulmalı

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı:
Bu bir siyasi operasyon

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Bülent Gedikli, AKPM kararını "siyasi operasyon" olarak tanımladı.

Gedikli, Twitter üzerinden attığı mesajda, "AKPM Türkiye'yi tekrar denetime alma kararı hiçbir gerekçesi ve ANLAMI olmayan siyasi operasyondur! Asıl denetime ihtiyacı olanın AB ülkeleri olduğunu,tehtidkar,suç içeren,faşizan söylemlerinden görüyoruz!HUKUK VE İNSAN HAKLARI kavramları AB yüzünden can çekişiyor!" dedi.

NTV'ye konuşan Türk yetkililer, Türkiye aleyhinde bir raporun kabul edilmesinin Türkiye'in Avrupa Birliği üyelik müzakerelerinin de bundan etkilenebileceğini söyledi.

AB, Türkiye ile müzakereleri başlatmak için Avrupa Konseyi'nin denetim sürecinden çıkmasını şart koşmuştu.

Türkiye'nin tekrardan denetime alınması, ülkenin Kopenhag Kriterlerini karşılayıp karşılamadığı konusunda soru işaretleri oluşturma ihtimali taşıyor.

Bahçeli: Faturası ağır olacak

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AKPM'nin kararı için "Haksızdır, temelsizdir, yok hükmündedir. Türkiye düşmanlığı iç politikada hayasızca kullanılıyor. OHAL nedeniyle Türkiye'nin eleştirilmesi densizlik" ifadelerini kullandı. 

Bahçeli, "Hiçbir şart altına kabul edilemez. Kararı şiddetle kınıyor ve reddediyoruz. Türkiye'yi dışlamanın Avrupa'ya ağır faturası olacak " dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü'nden tepki

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin (AKPM) Türkiye’yi 13 yıl sonra tekrar siyasi denetim sürecine almasına ilişkin olarak sosyal medya bir açıklama yaptı.

Kalın, Twitter hesabından şu mesajı paylaştı:

"AKPM kararı, Türkiye düşmanı çevrelerin siyasi operasyonudur. Hakikatle ve hakkaniyetle ilgisi olmayan bu maksatlı kararı kınıyoruz."

AKPM neyi denetliyor?

Türkiye'nin 1949 yılında kurucu üye olarak dahil olduğu AKPM'de 1990'lı yıllarda oluşturulan "denetim süreci" üye ülkelerde demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) temel değerlerini tesis etmeyi amaçlıyor ve uygulanmasını denetliyor. 1996'da bu sürece dahil edilen Türkiye, yapılan yapısal değişiklikler ve düzenlemeler sonrası 2004'te süreçten çıkarılarak "denetim sonrası izleme sürecine" dahil edilmişti.