Avrupa Konseyi'nin seçim gözlemcisi olarak Türkiye'de referandumu izleyen Avusturya Yeşiller Partisi Milletvekili Alev Korun, Türkiye'nin Avrupa Konseyi tarafından siyasi denetim sürecine alınabileceğini söyledi.
Avrupa Konseyi'nin heyetinde seçim gözlemcisi olarak Türkiye'de referandumu izleyen Avusturya Yeşiller Partisi Milletvekili Alev Korun, Türkiye'nin Avrupa Konseyi tarafından yeniden denetim sürecine alınabileceğini söyledi.
DW Türkçe: Sayın Alev Korun, Avrupa Konseyi gözlemcisi olarak Türkiye'de referandumu gözlemlediniz. İzlenimleriniz neler?
Alev Korun: Bizim gözlemlerimize göre, ülkenin batısında referandum oldukça sakin geçti. Ülkenin güneydoğusunda ise çıkan olaylarda 3 kişi hayatını kaybetti. Diyarbakır'da görev yapan arkadaşlarımız, seçim bölgelerinde ağır silahlı polisler olduğu, polisin seçim bölgelerine girişleri engellediği ve uzun tartışmalar ve müdahaleler sonrası, resmi uluslararası gözlemcilerin görevlerine başlayabildiği bilgisini verdi.
DW Türkçe: Siz nerede görev yaptınız?
Korun: Ben Portekizli ve İsviçreli meslektaşlarımla birlikte İstanbul'da görev yaptım. Hepsi Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyesi. Buna ek olarak AGİT temsilcileri de referandumda görev yaptı. Referanduma kadar olan süreç hakkında uzmanlar, sivil toplum temsilcileri ve parti üyelerinden çok kritik bilgiler aldık. Kamuya ait otobüslerle seçmenlerin "Evet" kampanyalarına götürüldüğü, seçim kampanyası döneminde medyada büyük bir dengesizlik yaşandığı yönünde bilgiler verildi bize.
DW Türkçe: Bir Avusturya radyosuna verdiğiniz demeçte, seçimdeki manipülasyonlardan söz ettiniz. Referandumun ardından Türkiye'de en çok tartışılan konu da bu. "Hayır" diyen kesimden referandum sonuçlarına itirazlar yükseliyor, seçimin manipüle edildiği kanaatindeler. Bu görüşe katılıyor musunuz?
Korun: Ben uluslararası bir gözlemci olarak Türkiye'de bulundum ve orada STK'lar, uzmanlarla konuştum. Toplam sekiz seçim bölgesine gittim, referandum günü benim bulunduğum yerlerde kurallara uygun hareket edildi. Ancak sosyal medyada, birden fazla sayıda oy kullanan kişilerin görüntüleri paylaşıldı. Bir demokrat ve demokratik yollarla seçilmiş biri olarak, bir ülkede seçim sırasında adil olmayan yöntemlere başvurulduğu yönünde kuşkular ve iddialar varsa, bu iddiaların mahkemeler tarafından incelenmesi gerektiğini savunuyorum. CHP itiraz başvurusunda bulundu, HDP de bu yönde adım atacağını duyurdu. Önümüzdeki günlerde bu ağır iddiaların nasıl ele alındığını, hukuk devleti ilkelerine göre hareket edilip edilmediğini göreceğiz.
DW Türkçe: Avusturya radyosuna verdiğiniz demeçte 2,5 milyon oyun manipüle edilmiş olabileceğini söylediniz. Bununla YSK'nın mühürsüz pusulaların geçerli sayılmasına ilişkin kararını mı kastettiniz?
Korun: Sonuca itiraz edecek olan muhalefet partileri 2,5 milyona kadar varan oyun manipüle edilmiş olabileceğini iddia ediyor. Ben de buna dayanarak açıklamalar yaptım. Mühürsüz pusulaların sayısının 1,5 milyon dolayında olabileceği belirtiliyor. Tabii ki bütün bu iddialar YSK tarafından açıklığa kavuşturulmalıdır. Yaklaşık 1 milyon oyda da usulsüzlük yapıldığı öne sürülüyor. Videolarda görüldüğü gibi 1 yerine 5 oy atanlar veya bunun gibi usulsüzlükler...
DW Türkçe: Nihai raporunuzu Haziran ayında açıklamanız bekleniyor. Rapor üzerinde çalışmayı sürdürecek misiniz yoksa konu sizin açınızdan kapandı mı?
Korun: Hayır, konu henüz kapanmadı. Bizim heyetimizden iki raportör ve iki parlamenter gözlemcilik misyonunda çalışmaya devam edecekler ve raporu nihai biçimine getirecekler. Pazartesi günü yayınladığımız rapor gözlemlerimizin bir değerlendirmesiydi. AGİT'le ortaklaşa hazırladık bu raporu. AGİT geçici bir rapor hazırladı, fakat son rapor üzerinde çalışmalar sürüyor.
DW Türkçe: Referandumun iptal edileceğini veya oyların yeniden sayılacağına ihtimal veriyor musunuz? Bu yönde bir baskınız olacak mı?
Korun: Sürecin sonuna ilişkin değerlendirmede bulunmak falcılık olur ve ben buna cüret edemem. Uluslararası gözlemciler olarak bizim görevimiz referandumun Avrupa Konseyi'nin demokratik kriterlerine göre yapılıp yapılmadığını denetlemek. Türkiye Almanya ve Avusturya gibi Avrupa Konseyi'nin üyesi bir ülke olarak seçimlerde asgari demokratik standartları sağlamakla yükümlü. Ancak raporumuzda da yer verdiğimiz gibi, ne yazık ki referandum adil ve özgür bir seçim değildi.
DW Türkçe: Türkiye'nin bu standartları sağlamadığı sonucuna vardığınızı söylediniz. Yaptırım uygulanabilir mi Türkiye'ye?
Korun: Benim bildiğim kadarıyla doğrudan bir yaptırım mekanizması yok. Ancak tabii ki Avrupa Konseyi demokrasi ve demokratik kurumlara bağlılık ve bu değerleri yüceltmekle kendisini yükümlü kılan çok sayıda ülkenin bir araya gelmesinden oluşan bir kurum. Üye ülkelerden birinin bu yükümlülükleri ihlal etmesi halinde, Avrupa Konseyi 'denetim sürecine' alabiliyor. Bu ülkede insan haklarının, demokratik kurumların ve hukuk devletinin çok kötü bir yönde seyrettiği kanaatine varılması durumunda denetime karar verilebilir.
DW Türkçe: Sayın Korun, Türkiye'nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Korun: Demokratik biri olarak Türkiye'nin demokratik bir hukuk devleti olmasını ve Avrupa'nın bir parçası olmasını arzuluyorum. Bu nedenle bu referandumda Türkiye'de olmak benim açımdan çok önemliydi. Demokratik bir ülkede yaşamak isteyen, haklarının kısıtlanmasını istemeyen milyonlarca kişi var Türkiye'de. Ancak nihayetinde Türkiye'nin hangi yöne doğru seyredeceğinin kararını Türkiye'de yaşayan insanlar verecek. Avusturyalı bir parlamenter olarak ben tavsiyelerde bulunabilirim sadece. Fakat Türkiye'de demokrasiyi savunan ve demokratik bir ülkede yaşamak isteyen çok fazla sayıda insan olduğunu biliyorum.