Dünya

Avrupa hayali Fas'ta bitiyor

Kaçak göç yollarında biri olan Fas, Avrupa'ya mülteci akınını engellemek için sığınmacılara oturma izni sağlıyor. Ancak bu da ülkede sosyal sorunları beraberinde getiriyor.

26 Nisan 2015 20:25


On binlerce Afrikalı'nın umudu altı metre yüksekliğindeki tel örgülerin hemen ardında. İspanya'nın Kuzey Afrika'daki toprakları Ceuta ve Melilla, Afrika ve Avrupa Birliği arasındaki en yakın mesafede. Kamerun, Senegal, Mali, Kongo ya da Moritanya'dan gelen mülteciler daha iyi bir yaşam umuduyla Fas'ın hemen yanı başındaki bu topraklara geçmeye çalışıyor.

Onlardan biri de Gineli Jean Benoit. Benoit, "Orada inşaatta çalışan bir arkadaşım var. Arkadaşım geri geldiğinde, oradaki çalışma koşullarının bizdekinden daha iyi olduğunu anlatmıştı. Bu nedenle ben de kendime dedim ki neden olmasın? Ancak o zamanlar bu çok daha kolaydı, şimdiki tel örgüler yoktu" diyor.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin verilerine göre, geçen yıl Melilla ve Ceuta'ya 5 binden fazla kişi yasadışı yollarla geldi. İki ay önce de 2014 Haziranı'nda Avrupa Birliği'nin mali kaynaklarıyla çekilen tel örgülere 600'den fazla kişi akın etmiş, bunlardan sadece 35'i sınırı aşmayı başarabilmiş, pek çok kişi tel örgüleri aşmaya çalışırken yaralanmıştı. Bir yıl kadar önce ise 15 Afrikalı, Ceuta'ya yüzerek ulaşmaya çalışırken boğulmuştu. İnsan hakları örgütleri, sınırdaki askerlerin tel örgüleri geçmek isteyen mültecilere kimi zaman da plastik mermilerle ateş ettiğini belirtiyor.

Mültecilere oturma izni

İspanyol topraklarına geçmeyi başaran çok sayıda mülteci de uluslararası anlaşmalara aykırı olduğu halde Fas'a geri gönderiliyor. Bu nedenle çok sayıda mülteci için Avrupa ülkesi yerine Fas'a yerleşmek kaçınılmaz oluyor. Fas da yasadışı göçü kontrol altında tutabilmek için geçen yıl mültecilere yasal oturma izni veren ilk Kuzey Afrika ülkesi oldu. Mülteciler, kayıtlı olmaları halinde bir yıl Fas'ta kalma şansı elde ediyor. Genellikle geçici işlerde çalışan mülteciler oturma iznini bir yıl sonra uzatabiliyor.

Kayıtlı ve yoksul mülteciler, 'Ramed' denilen ücretsiz sağlık sigortası gibi devletin sunduğu sosyal hizmetlerden faydalanma hakkına da sahip. Göç İşleri Bakanı Anis Birou, DW'ye verdiği demeçte, mültecilere sosyal konut imkanı sağlandıklarını dile getirdi.

Bakan, "Yoksul mültecilerin Ramed'den faydalanabilmesi ve resmi olarak da bu hakkın tanınması için karar verildi. Bu bağlamda alınan ikinci bir karar da sosyal konut hakkı konusunda Faslılarla aynı haklara sahip olmaları" diye konuştu.

Irkçılık ve ayrımcılık

Dünya için Ekmek adlı yardım örgütünden Sophia Wirsching, teoride bu yasal düzenlemelerin memnuniyet verici olduğunu, ancak uygulamada az sayıdaki göçmene oturma izni verildiğini belirtiyor. Wirsching'in tahminlerine göre; Fas'ta çoğu resmi oturma izni olmayan yaklaşık 40 bin mülteci yaşıyor. Resmi statüleri bulunmadığı için çalışamayan mültecilerin çoğunlukla sokaklarda dilendiğini ya da kimilerinin suç olaylarına karıştığını belirten Wirsching, Faslılar arasında ırkçılık ve ayrımcılık eğilimlerinin yaygınlaştığına dikkat çekiyor. Mültecilerin şiddet olaylarıyla karşı karşıya gelmesi Fas'ta neredeyse günlük hayatın bir parçası.

Fas yönetimi de yasadışı mültecilere sert davranıyor. Askerler geçen şubat ayında mültecilerin çadırlarını yakıp yüzlercesini de gözaltına almıştı. Yakalanan kaçak göçmenler, daha sonra ülkenin güneyindeki mülteci kamplarına götürülüyor. Wirsching, burada tutulanların kötü muamele ve işkenceye maruz kaldıklarını belirtiyor.

AB'nin mülteci politikası

Avrupa Birliği de kaçakları Avrupa sınırından geçirmemesi için Fas'a mali yardımda bulunuyor. Alman haber portalı Spiegel Online'a göre, sınırlarındaki önlemleri artırmak için Fas 2007 - 2010 yılları arasında Avrupa Birliği'nden 68 milyon euro destek aldı. Fas ve Birlik arasında 2013 yılında da bir ortaklık anlaşması imzalandı. Anlaşma uyarınca Avrupa Birliği Fas vatandaşlarına vize ve çalışma izni kolaylığı sağlarken, Fas da Avrupa'ya mülteci akınını durdurmak için önlemler alıyor. Ancak insan hakları savunucularına göre savaşlar ve yoksulluk devam ettiği sürece bu tür anlaşmalar mülteci akınlarını durdurmak için yeterli değil.