Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, AB dışişleri bakanlarının, Rum kesiminin engeli nedeniyle Belarus'a yaptırımlar konusunda anlaşamadığını açıkladı.
Brüksel'de yapılan AB Dış İlişkiler Konseyinin ardından basın toplantısı düzenleyen Borrell, Belarus'un yanı sıra Libya, Afrika Birliği ile ilişkiler, Venezuela, Rusya, Lübnan ve Doğu Akdeniz gibi konuları ele aldıklarını söyledi.
Belarus'ta 9 Ağustos'ta yapılan seçimde hile yapıldığı gerekçesiyle mevcut Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko'nun meşruiyetini tanımadıklarını belirten Borrell, muhalefetin, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gözetiminde yapılacak yeni bir seçim teklifini desteklediklerini söyledi.
Muhalif lider Svetlana Tikhanovskaya ile AB dışişleri bakanlarının bir araya geldiğini hatırlatan Borrell, Belarus halkının kendi kaderini belirlemesine destek verdiklerini söyledi.
"Yaptırımlar, oy birliği sağlanamadığı için mümkün olmadı." diyen Borrell, konunun, 24-25 Eylül'de yapılacak AB liderler zirvesinde görüşüleceği bilgisini aktardı.
Güney Kıbrıs, Belarus yaptırımlarını engelledi
Borrell, Belarus'a yaptırım uygulanabilmesi için oy birliğiyle karar alınması gerektiğini hatırlatarak, Kıbrıs Cumhuriyeti nedeniyle oy birliği sağlayamadıklarını, Kıbrıs'ın aslında Belarus'a yaptırıma karşı olmadığını ancak Türkiye'ye yaptırım uygulanmasını istediğini açıkladı.
Borrell, "Bu, yüksek gerilimli siyasi bir sorun. Bunu AB Konseyi çözmek zorunda. Nasıl olacağını da şu anda söylemek mümkün değil" dedi.
"AB'NİN GÜVENİLİRLİĞİ TEHLİKEDE"
Belarus'a yaptırımlar konusunda, tüm üyelerin aslında fikir birliği içinde olduklarını aktaran Borrell, şunları söyledi:
"Bir sonraki Dış İlişkiler Konseyinde bunun mümkün olabileceğini ümit ediyorum. Bir sonraki Dış İlişkiler Konseyine (12 Ekim) kadar Belarus'a yaptırımların kabul edilmesi konusunda elimden geleni yapacağım. Bu kişisel bir taahhüt haline geldi. Çünkü bu konu, Avrupa Birliği'nin güvenilirliğiyle ilgili. Bunu yapamazsak güvenilirliğimiz tehlikeye girer. AB Konseyi'nin siyasi rehberliğinde bunu yapabileceğimizi düşünüyorum."