Gündem

Avrupa aşırı sağcı politikalarını sorguluyor!

Avrupalı liderlerin son yıllarda yabancı düşmanlığını iç politika malzemesi yapmalarının bedeli ağır oldu...

26 Temmuz 2011 03:00
T24 - Avrupalı liderlerin son yıllarda yabancı düşmanlığını iç politika malzemesi yapmalarının bedeli ağır oldu. Norveç saldırısının ardından İngiltere’de özel önlemler alındı, Almanya’da sorgulama başladı.



Avrupalı liderler, son yıllarda aşırı sağ partilerin oylarında yaşanan artıştan ilham alarak minareleri yasakladı, göçleri kısıtladı... Ancak Norveç’te aşırı sağ görüşlü Anders Breivik’in 76 kişiyi öldürmesinin ardından hemen hepsi “U dönüşü” yaparak aşırı sağ karşıtı açıklamalarda bulundular.


İngiltere'de aşırı sağa karşı özel güvenlik

İngiltere Başbakanı David Cameron Şubat ayında katıldığı bir güvenlik konferansında “ülkenin asırlar kadar yaşlı çok kültürlülük politikasının, parçalara ayrılmış topluluklar yaratarak İslami aşırıcılığı tetikleyeceğini” söylemiş, Nisan ayında da, “Yıllık net göçü 100 binlerden 10 binlere düşürmek istiyoruz” diyerek, AB vatandaşı olmayan ülkelerden gelen öğrencilere verilen vizelere de kısıtlama getirilebileceği tartışmasını başlatmıştı. Cameron Norveç’teki saldırının ardından en net şekilde durduğu noktayı noktayı değiştiren liderlerden oldu ve “Norveç’teki ölümleri anlamak zor. Bu olaydan dersler çıkarmamız lazım” dedi ve dün sabah ülkenin güvenlik konseyini topladı. Konseyde ülkedeki aşırı sağ grupların takibinin gözden geçirilmesine karar verildi. Ülkedeki Müslümanlar da camiilerdeki güvenlik önlemlerini artırdı.


Merkel: Öteki nefretinden kaçınalım

Almanya Başbakanı Angela Merkel, geçen aylarda “Almanya 40 yıldır kültürlerin yan yana yaşamasını amaçlıyordu, ancak artık çok kültürlülüğün başarısızlıkla sonuçlandığını tespit etme zamanı geldi. Almanya’da yaşayan göçmenlere geçmişte fazla hoşgörü gösterildi ve çok kültürlülük bu nedenle fiyaskoyla sonuçlandı. Alman yasalarına uymayan ve Almanca öğrenmeyen göçmenler ülke için sorun oluşturuyor, bunu kabul edemeyiz” sözleri ile çok eleştirilmişti. Fakat saldırıların ardından Breivik’in manifestosunda “potansiyel hedef” olarak geçen Merkel, saldırının nedeninin “ötekiye karşı nefret” olduğunu söyleyerek, “Özgürlük, saygı ve barış içinde bir arada yaşamaya inanan herkes bu nefrete karşı savaşmalıdır” dedi. Milletvekilleri, Almanya’da da böyle bir saldırının gerçekleşmesini engellemek için hükümete daha fazla yetki verilmesi çağrısında bulundu.


Sarkozy 2012 için susuyor

Fransa da nisan ayında kamusal alanda peçeyi yasaklayarak Müslümanlar’ın tepkisini çekmişti. Laiklik konusunu tartışmaya açarak Müslümanlar’ı hedef aldığı söylenen Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy geçen sene de Fransa’da yaşayan yaklaşık 700 Roman’ı sınır dışı etmişti. Sarkozy, Norveç’e başsağlığı diledi ve saldırının “iğrenç ve kabul edilemez bir hareket” olduğunu söylemekle yetindi. Fakat Fransa’nın haftalık haber dergisi Marianne2, Sarkozy’yi “2012 seçimlerinde kendine bir kazanç sağlamayacağı için” Norveç konusunda sessiz kalmakla suçladı.


Güvenlik önlemleri artırıldı

İsveç’te 2010 yılında da bir camiye silahlı saldırı düzenlenmiş, geçtiğimiz aylarda da Göteborg kentine inşaa edilmesi planlanan bir cami ülkeyi ikiye bölmüş, aşırı sağcı İsveç Savunma Ligi cami inşaatına izin verilmesini protesto etmek için gösteri düzenlemişti. Yine ülkenin aşırı sağ partilerinden İsveç Demokratları geçtiğimiz ay göçü engellemek için sınır kontrollerinin güçlendirilmesini istemişti. İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt saldırılar sonrasında “Birbirimize iyi bakmalıyız, demokrasiyi savunmalıyız” dedi. Ülkede güvenlik önlemleri artırıldı ve polis Breivik’in manifestosunu inceleme altına aldı.


Parası olmayana göç hakkı yok


Avusturya nisan ayında ‘yabancılar yasasını sertleştirdi. Buna göre aile birleşmesi çerçevesinde ülkeye gelecek yabancılara Almanca bilme şartı getirildi. Ayrıca ülkede oturma hakkı almak isteyen yabancılara, asgari 1.158 euro gelir sınırı kondu. Avusturyalı liderler saldırıyı “korkakça ve haksız” diye nitelendirmişti.


Wilders bile kınadı


Hollanda’da 2010 yılı Haziran ayında yapılan seçimlerde İslam ve göç karşıtı söylemleri ile tanınan Geert Wilders’in Özgürlük Partisi milletvekili sayısını 9’dan 24’e çıkararak seçimlerde oyunu en fazla yükselten parti olmuştu. Ayrıca Fransa’dan sonra, Hollanda’da da peçe yasağının gündemde olduğu söyleniyor. Wilders saldırı sonrasında Breivik’i “vahşi ve hasta” olarak tanımladı.




Minareleri yasakladılar

İsviçre’de ilk önce 2007 yılında sağ görüşlü İsviçre Halk Partisi, seçimlerde 28.9 oy alarak ülkenin tarihindeki en yüksek oy oranına ulaşmış, 2009 yılında da ülkede minare inşaatı yasaklanmıştı. 


'Hükümet politikaları ırkçı hareketleri kolaylaştırıyor mu?'

BBC Türkçe'den Osman İkiz, Norveç'te 76 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırının ardından Avrupa'nın aşırı sağcı politikalarını gözden geçirdiğinin altını çiziyor. "Geçmişle bir tür hesaplaşma niteliği taşıyan yorumlarda hükümet politikaları da gözden geçiriliyor" diyen İkiz, Anders Behring’in 1516 sayfalık Manifesto adını verdiği uzun metinde Avrupa’yı Müslümanlardan temizleme fikrinin daha birçok kişi tarafında açık açık savunulduğu belirtildiğini aktardı.

İkiz'in analizinin bir bölümü şöyle:

Norveç’te savaşlar dışında tarihin en kanlı siyasi katliamlarından birinin üzerinden henüz birkaç gün geçti. İlk şok atlatıldıktan sonra böylesi bir saldırının arkasında fikir babası olarak kimlerin olabileceği, hükümet politikalarının ırkçı hareketlerin işini kolaylaştırıp kolaylaştırmadığı tartışılmaya başlandı. Gerek Norveç, gerekse İsveç gazetelerinde Anders Behring’in 1516 sayfalık Manifesto adını verdiği uzun metinde kaynaklara dikkat çekiliyor.

Birçok başlıktan oluşan bu uzun derlemede yer alan yazıların büyük bölümünün zaten çoktandır internette dolaştığına işaret edilerek, Avrupa’yı Müslümanlardan temizleme fikrinin daha birçok kişi tarafında açık açık savunulduğu belirtiliyor.

Bu saptamaların yer aldığı gazetelerde hem Norveç hem İsveç istihbarat servislerinin doksanlı yılların sonundan itibaren aşırı hareketler konusunda hükümetleri uyarıcı raporlar hazırladıkları da hatırlatılarak, toplum için tehdit oluşturabilecekleri yolunda işaret edilen aşırı sağ, aşırı sol ve aşırı İslamcı hareketler içinde sadece aşırı İslamcılar üzerinde durulduğuna dikkat çekiliyor.


Avrupa genelinde ırkçılığın yükselişi

Geçmişle bir tür hesaplaşma niteliği taşıyan yorumlarda hükümet politikaları da gözden geçiriliyor.

Avrupa’da ırkçı hareketlerin giderek güçlenmesinde hükümetlerin yanlış uygulamaların bir rolü oldu mu sorusuna şu yanıtlar veriliyor:

-İsviçre minareyi yasakladı.

-Macaristan’da siyah renkteki kıyafetleriyle paramiliter askerler sokaklarda dolaşıyor.

İsveç’in çok satışlı gazetelerinden Aftonbladet’in başyazısında bu tablodan hareketle "Yakında Avrupa’da bütün parlamentolarda ırkçı partilerin boy göstermesi neredeyse bir zorunluluk olarak görülecek.’’ diyor.

Henüz kimse işaret etmediyse de sağdaki partilerin, bırakalım sol kanattaki partileri zaman zaman sosyal demokratları bile Marksist olarak suçlama çabalarının, ırkçılara hedef gösterme anlamına geleceği belli oldu.

Anders Behring, sosyal demokratları Farnkfurt Ekolü olarak tanımlıyor.

Çok kültürlü toplumu savunan sosyal demokratların Avrupa’yı Müslümanlara teslim ettiklerini öne süren Norveçli bu gelişmeyi durdurmak için Norveç İşçi Partisi Hükümeti’ne yönelik bombalı eylem yaptığını, gençlerin partiye akışını önlemek için de gençlik kampındaki katliamı gerçekleştirdiğini söylüyor.

Anders Behring’in Manifestosunu inceleyen bir psikiyatr, Norveçli’nin ruhsal yapısını sağlıklı bulmadı. Psikiyatr’a göre kısa bir zaman içinde tekrar böyle bir katliam girişimi için ortalıkta hiçbir işaret yok. Tabii Haçlı Şövalyelerinin ne çapta bir örgütlenme içinde oldukları henüz bilinmiyor.