Gündem

'Avret bölgeleri örtmeden oynanan oyunlar haramdır, 'ata sporu' dense de yağlı güreşlerin meşruiyeti tartışmalı'

Yeni Şafak yazarı, oyunların 'haram' ve 'haram olmayan' olarak ayrıldığını yazdı

09 Ağustos 2015 13:48

Yeni Şafak gazetesinin ilahiyatçı yazarı Faruk Beşer, “Oyunun bilgi ile kültürle ve zamanla alakası vardır. Oyun bir bakıma hayatın taklidi olduğu için kültürden kültüre değişir. Bu sebeple sayısız oyun türlerinin tek tek fıkhî hükmünü vermek imkânsızdır. Ama bazı genel kurallardan söz edilebilir” dedi.

Faruk Beşer, yazısında “Dar, ya da avret bölgeleri örtmeyen elbiselerle oynanan oyunlar. Bu açıdan, 'Ata Sporu' dense de yağlı güreşlerin meşruiyeti tartışılabilir” görüşünü dile getirdi.

Faruk Beşer’in Yeni Şafak gazetesinin bugünkü (9 Ağustos 2015) nüshasında, “Haram olan ve haram olmayan oyunlar” başlıklı yazısı şöyle:

Oyunun bilgi ile kültürle ve zamanla alakası vardır. Oyun bir bakıma hayatın taklidi olduğu için kültürden kültüre değişir. Bu sebeple sayısız oyun türlerinin tek tek fıkhî hükmünü vermek imkânsızdır. Ama bazı genel kurallardan söz edilebilir.

'Eşyada ve eylemlerde aslolan mubahlıktır'. Bu sebeple haram unsurlar içermeyen, harama götürmeyen, kulun olmazsa olmaz görevlerini, ibadetlerini aksatmayan her oyun mubahtır, yani helaldir diye bir hüküm vermek yanlış olmaz.

Bu kuralı açarsak diyebiliriz ki, helal yani mubah olan oyunların sınırı yoktur, sayıya gelmezler. Haramlar ise azdır. O halde haram olanlar, temel özellikleriyle de olsa sayılabilir. Mesela şu oyunlar haramdır:

Kumar olan ve kumar aletleriyle oynanan oyunlar. Çünkü semboller önemlidir ve çağrıştırdıkları şeye göre hüküm alır. Tavla, iskambil kâğıdı, domino gibi aletlerle, parasına olmasa dahi, oyun oynamak haramdır. Çünkü bunlarla kumar oynanabilmektedir. Bunlar parasına oynanmasa bile kumara teşvik sayılırlar. Belki satrancın haram olmamasının sebeplerinden birisi de budur. Çünkü satrançla kumar oynanmamıştır, oynanmaz. Hz. Peygamber'in “tavla oynayan elini domuz kanına batırmış gibidir” hadisi sahihtir (Müslim). Bu noktada suyu şarap niyetine içen birisinin şarap içmiş gibi günah alacağını hatırlamalıyız.

Büyü, kehanet, fal bakma gibi haram şeyler içeren oyunlar. Çünkü bunlar da haramın reklamını yapmış olurlar.

Oynayan için hayati tehlikesi bulunan, ya da rakibinin yüzünü gözünü yaralamayı sonuç verecek vahşi oyunlar. İnsanın kendini kendi eliyle tehlikeye atması yasaktır.

Vahşeti, öldürmeyi, zinayı ve benzer haramları teşvik eden oyunlar.

Dar, ya da avret bölgeleri örtmeyen elbiselerle oynanan oyunlar. Bu açıdan, 'Ata Sporu' dense de yağlı güreşlerin meşruiyeti tartışılabilir.

Küfrü ve küffarı sevdiren ve reklam anlamı içeren, başka inançların sembollerini taşıyan oyunlar.

Allah'a ait öldürme diriltme gibi vasıfları kullara veren, böylece temel akideye aykırı olan oyunlar.

İsrafa ve mal ziyanına sebep olan, insanları aşağılayan, alaya alan oyunlar.

Komşulara ve arkadaşlara zarar veren oyunlar.

Hayvanlara eziyet anlamı taşıyan, horoz dövüştürme, köpek dalaştırma, boğa güreştirme, mandalara kazık söktürme gibi oyunlar. At yarışlarının çoğu bunun dışındadır. Cirit oyunu tam da Sünnete uygun bir oyundur.

Bu arada İspanyolların boğa güreşleri ve bunun daha vahşi olan ateşli yeni versiyonları, yine İspanyollara ait şehrin en yüksek binasından keçi atıp parçalama gibi oyunlar tam birer vahşet örneğidirler.

Dünyanın çeşitli yerlerinde hayvanlara böyle eziyet etme, ya da öldürme ile icra edilen akıl almaz vahşi zevkler bugün belki tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar yaygındır. Bu bile ilahi gazabın inmesinin başlı başına bir sebebi olsa gerektir.

Hz. Peygamber (sa), “siz yerdekine merhametli olun ki, gökteki de size merhametli olsun”, “sizin rızık bulmanız Allah'ın zayıf ve dilsiz varlıkları sebebiyle olduğunu biliyor musunuz?” buyurur.

Bir zevk düşünün ki, dilsiz bir hayvana eziyet etmekle yaşanıyor, bunu ancak Kur'an-ı Kerim ifadesiyle “hayvanlardan daha şaşkın” bahtsız insansılar yapabilir. Vahşileşmiş insandan başka hiçbir hayvan bir canlıya eziyet etmekten zevk almaz.

Bugün bir de oyun ve eğlencenin eğitim aracı olmaktan çıkıp sektör haline gelmesi söz konusudur ki, bunu oyundan başka bir kategori olarak değerlendirmek gerekir.

Buna bağlı olarak kumar ve kumar anlamı taşıyan oyunlardan para kazanmak kesin haramdır ama bilgi ve beceriye bağlı yarışlardan ve özellikle de futbol gibi oyunlardan ücret almanın mutlak anlamda haram olduğunu söyleyebilmemizin bir delili yoktur.

Şöyle bir noktayı tekrarlamakta yarar vardır; insanlar hiçbir bakımdan birbirlerinin aynısı değildirler. Biri elli yaşında hala çocukluk yaşarken, diğeri dünyayı ve içindekileri aşmış, seyrü sülükünü tamamlamış, Allah'ı ve dünyayı tanımanın zirve noktasına ulaşmış olabilir. Aradaki basamaklar binlercedir. Bu sebeple herkesten, her konuda aynı noktada olmasını oyundan eğlenceden uzak bulunmasını beklemek anlamsız olur. Şu hadisi şerif muhtemelen böyle bir zirveye işaret eder: “Dünya da, içindekiler de melundur. Sadece Allah'ın zikri ve O'na yaklaştıran şeyler, bir de âlim ve ilim ehli böyle değildir”. (Tirmizî, Hasen). Bunun anlamı elbette dünyanın terkedilmesi değil, Allah adına ve O'nun istediği gibi kullanılmasıdır.