Atina
'Yangın yeri' birkaç gün öncesine kadar günlük hayatımda karışıklığı anlatmak için kullandığım bir tanımdı. Birçok defa felaket bölgesinde bulunmama rağmen 'anlamını' gerçekten bugünlerde burada öğrendim.
Atina'nın limanıyla ünlü dış bölgesi Rafina'nın Mati ilçesi yangında nerdeyse tamamına yakını yanan bir sayfiye bölgesi. Yangının yakıp yıktığı, 80'den fazla insanın hayatını kaybettiği, 35 kişinin kayıp yüzlerce kişinin yaralı olduğu; 1000'den fazla arabanın 3000'den fazla evin kül olduğu 'yangın yeri'nin adı Mati.
Atina'dan denize girmek için gelinen bölgede, nasıl bu kadar kişinin hayatını kaybettiği, Yunan medyasında ilk günün en çok konuşulan konusuydu. Sonra anlaşıldı ki, denize paralel tepede başlayan yangın 5 dakikada sahile inmiş -saatte 120 kilometre hızla esen rüzgarın etkisiyle, ve insanlar daha ne olduğunu anlayamadan yüksek bir ısı dalgasıyla her şeyi yakıp kül etmişti.
"Yandı! Her şey yandı!"
Arabaların içinde bulunan 20'den fazla ceset, kaçmaya çalışırken dumanların görüş alanlarını kapatması sonucu panikle trafikte sıkışanlara aitti. Tepelerden sahile inerken arada 4 şeritli otoban vardı ancak rüzgar, yangının otobanın diğer tarafına sıçramasına neden olacak kadar güçlüydü... Hızla yayılan alevlerden kurtulanların çoğunun çözümü de kendilerini denize atmak olmuştu.
Mati'ye vardığım ilk dakikalarda kurtulan bir kadın ''Yandı! Her şey yandı! Denize atarak canımı kurtarabildim, saatlerce suda bekledik'' derken, ''Bazılarının denize ulaşmış olmalarına rağmen yanıklarından dolayı suda hayatlarını kaybettiğini'' söylüyordu.
"8 kişilik bir gruptuk, 2 kişi boğularak öldü"
Denize kendini atabilenlerin trajedisi de daha hafif değildi. Olay mahalinde ailesiyle beraber konuştuğumuz Efi Stavrini şunları anlattı:
''Arabamızla kaçmak isterken trafikte sıkıştık, arabayı sahile doğru kırıp kendimizi denize zor attık. Arkamızdan yoğun duman ve alevler geliyordu. Denizde 8 kişilik bir gruptuk ancak 2 kişi boğularak öldü. Bu durumu ömrüm boyunca unutamayacağım. Saatler sonra balıkçı teknesi bizi bulup kurtardı, hayatta olduğumuz için çok şanslıyız.''
İstanbul'dan eski arkadaşım Niko da bölgede bulunanlardan. Niko, eşi ve iki çocuğu ile denize girmek için gittiği sahil bölgesinde kendisini alevlerin ortasında buldu. Çocukları kaptıkları gibi denize atladılar ve açılabildikleri kadar açıldılar.
3 saat denizde kaldıktan sonra bir tekne onları kurtardı...
"Bunlar sanat eseri değil erimiş araba jantları"
Gönüllü yangın kurtarma görevlisi Kosta yangının tanıklarından. ''5 dakikada her yeri sardı böyle birşey hayatımda görmedim'' diyor. Yerdeki erimiş metalleri göstererek, "Bunlar sanat eseri değil erimiş araba jantları" diyerek de yangının ne kadar güçlü olduğunu vurguluyor.
Alanyalı Lefteris'ten Türkiye'ye selam: Biz aynıyız, politikacılar saçmalıyor
Mati'deki dükkanı yangında kül olan Lefteris Çobanoğlu Türkiye'den olduğumu öğrenince yanıma geliyor. "Alanyalıyım ben ailem 1921'de gelmiş" diye söze başlıyor. ''Can kayıpları dışında hiçbir şeye üzülmüyorum. Biz aynıyız, politikacılar saçmalıyor ve bizi ayırmaya çalışıyorlar'' diye ekleyerek Türkiye'ye selam söylüyor.
"Biz denize indik onlar yetişemedi"
"Doğduğum köy artık yok..."
Rafina Belediye Başkanı Evangelos Bournos da tahribatın boyutuna şöyle dikkat çekiyor:
"Doğduğum köy artık yok..."
Felaket bu denli büyük olunca Yunan hükümeti bölgede olağanüstü hal ilan etti. Avrupa Birliği'nden bölge için yardım talep eden Yunanistan'da kayıp arama kurtarma çalışmalarına başlandı. Mağdurlar civarda ve Atina'da bulunan otellere alındı. Zararlarının karşılanacağı açıklandı. Hükümet 4 kişinin gözaltına alındığını açıklayınca kundaklama ihtimali de akıllara geldi. Zaten Mati'de olayın bina yapmak amaçlı yer açmak için kundaklama ile başladığına inanların sayısı oldukça fazla.
Felaketin akşamına seferber edilen çekiciler binlerce yanmış aracı sabaha kadar durmadan kaldırdı. Bölgeye gelen sivil toplum kuruluşları da başta yiyecek olmak üzere çeşitli yardım malzemeleri getirdiler. Yunanistan'daki mülteciler kan verme kuyrukları oluşturdu. Atina'da yaralar sarılmaya çalışılıyor olsa da akıllar hâlâ kayıplarda.