T24 - PKK'nın 20 Eylül'de son bulacağını bildirdiği eylemsizlik kararını dün gelen açıklamayla bir hafta daha uzattı.
Bir haftada ne olabilir?
Terör örgütü PKK, eylemsizlik kararını bir hafta uzattığını açıkladı. Bu süreç içinde yeniden durumu gözden geçireceklerini de duyurdu.
Bir haftada ne olabilir? Bu süre içinde herhalde, hükümetin İmralı-PKK-BDP’nin taleplerini kabul etmesi beklenmiyordur. Beklenen, hükümetin BDP’yle ve DTK’yla masaya oturması... Bunun işareti geçen hafta Hakkâri vahşeti nedeniyle gerçekleşmeyen görüşme olacak. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’le BDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak’ın bir araya gelmeleri, bu bir haftalık sürede beklenen ilk gelişme. Anlaşılıyor ki, eylemsizlik kararının “bir hafta” uzatılmasının amaçlarından biri bu...
Bir haftada başka ne olabilir? Öcalan’la avukatları arasındaki “haftalık olağan görüşme” gerçekleşebilir. İmralı’nın vereceği talimatlar alınır. PKK ve BDP de ona göre haftalık tutum alırlar.
Öcalan’ın hayreti
Eylemsizlik kararı aldığını PKK açıklamış olsa da bu kararın İmralı’ya ait olduğu sır değil. Bir önceki görüşmede eylemsizlik kararının uzatılabileceği mesajı Öcalan’dan gelmişti. Örgüt bunu uyguladı.
Bütün mesajlar, Öcalan’a mı ait? Öcalan’ın Hakkâri’de yaşanan mayın vahşetini “şok oldum” diye karşılaması da dikkati çekti. PKK da olabilir yabancı devletler de olabilir, dedi. İmralı, Hakkâri vahşetinin kendi görüşmelerini de kestiğini duyurdu. Demek ki, Öcalan’la bir yandan görüşmeler sürdürülüyor.
Bu tablo karşısında şu soru akla geliyor: “Avukat-müvekkil” görüşmesi olmadığı artık devlet tarafından da kabullenilmiş olan İmralı temaslarının ne kadarı duyuruluyor? Gelen mesajların tümü İmralı’ya mı ait? Veya Kandil’e başka, kamuoyuna başka mesajlar mı veriliyor? Yoksa, bazıları Öcalan’a mal edilen ve ona ait olmayan mesajlar mı söz konusu?
Tehdit yöntemi
PKK’nın birer hafta uzatmalarla terör tehdidinde bulunması, DTK veya BDP’nin girişimlerini nasıl etkiler? Keza sivil toplum kuruluşlarının çabalarını nasıl yönlendirir? Terör tehdidi altında hükümetin adım atacağı beklentisi ne kadar gerçekçi olabilir?
Hakkâri’de vahşetin ardından “Hakkâri’de özerklik ilan edilebileceği” yönündeki
beyanlar, “Hakkâri’de devlet ve kanun yok” sözleri, çocukları okula göndermeme kararı, dayatmacı bir tutumdur. Devletin bu tutumu kabullenerek hareket etmesi beklenemez. Ters tepecek bir yöntem olduğu görülmelidir.
Terör zirvesi
Hakkâri’deki mayın vahşeti ve eylemsizlik kararının sona ereceği 20 Eylül öncesinde Ankara’da toplanan terör zirvesini önemsemek gerekir. Bu zirvede mayın eylemi, okulları boykot kararı ve Hakkâri’de özerklik söylemlerinin enine boyuna ele alındığına kuşku yok.
Bu zirve öncesinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ABD’ye gitmesi de dikkat çekici bir gelişme.
Bu koşullarda yapılmış bir zirvede, BDP’nin dayatmacı tutumuna ve PKK’nın tehditlerine uygun kararlar alındığını herhalde bu yöntemi izleyenler de düşünmüyordur.
Eğer amaç bağcıyı dövmekse bu çıkmaz bir yoldur. Özerklik talebi bir yana, ilan edileceği duyurularıyla, terör tehdidiyle, eller tetikte Ankara’yı zorlamak barışa katkı değildir.
(Fikret Bila/ Milliyet /21 Eylül 2010)