Wikileaks halen yaşıyor. Gizli belgelerin ifşa edildiği internet sitesi son olarak 3 Aralık'ta ABD, AB ve 22 ülke arasındaki gizli pazarlıklara ilişkin bir belge yayınladı. Böylece hizmet sektöründe faaliyet gösteren TİSA firmasıyla söz konusu ülkelerin gizli bir anlaşma imzaladıkları ortaya çıktı.
Wikileaks'in kurucusu, aynı zamanda da sözcüsü olan Julian Assange, sitede yayınlanan gizli anlaşmayı ilticacı statüsüyle bulunduğu Londra'daki Ekvador Büyükelçiliği'nde takip etti. Assange, aynı şekilde kasım ortasında deşifre edilerek sitede yayınlanan Pasifik Ötesi Ortaklık Sözleşmesi'ni (TPP) ve haziranda Suudi Arabistan diplomatlarının yazışmalarının sitede yayınlanmasını da bu şekilde takip etmişti.
Assange Haziran 2012'den bu yana elçilik binasında yaşıyor ve neredeyse beş buçuk yıldır mahkum hayatı sürdürüyor.
Neden sürgün
Herşey iki kadının 2010 yılının Ağustos ayında Stockholm'de bir karakola giderek Assange hakkında suç duyurusunda bulunmasıyla başladı. Kadınlar ifadelerinde Assange ile birbirlerinin varlıklarından habersiz olarak cinsel birliktelik yaşadıklarını anlattılar. Bu nedenle Assange'ın kendilerine AIDS bulaştırmadığından emin olmak istediklerini belirten kadınlar, Assange'a HIV testi uygulanmasını talep ettiler.
Bunun üzerine Assange hakkında İsveç'te "Tecavüz ve cinsel taciz" suçlamalarıyla yasal işlem başlatıldı. Dava savcılığa intikal etti. Dosyayı inceleyen Stockholm Savcılığı bir suç işlenmediğine kanaat getirip dosyayı kapattı. Ama kısa bir süre sonra Göteborg Savcılığı dosyayı raftan indirerek, yeniden incelenmesine karar verdi.
İnceleme beş yıldır tamamlanamadı. Şu ana kadar da dava açılmadı. Assange hakkındaki yakalama kararı aslında İsveç'e iade edilmesi için çıkarıldı. İsveç makamları hakkındaki suçlamadan dolayı Assange'ın ifadesine başvurmak istiyor. Ama İsveç Assange'ı ABD'ye iade etmeme garantisi vermiyor. İşte bu durum da Assange'ın canını sıkıyor.
ABD'ye iade edilmesi demek ise ABD'de ciddi sıkıntılar yaşayacağı anlamına geliyor. 2010'da Wikileaks'in yayınladığı Irak ve Afganistan savaşlarıyla ilgili belgeler ve büyükelçiliklerin değişik ülkelerle ilgili özel notlarının teşhir edilmesi nedeniyle ABD, Assange'a öfkeli.
Obama'ya eleştiri
Gazeteci ve yazar Charles Glass, DW'ye yaptığı açıklamada ABD'nin öfkesini abartılı bulduğunu ifade etti. ABD'de gazeteciler hakkında Obama hükümetinde olduğu kadar hiçbir hükümet döneminde bu kadar çok dava açılmadığını kaydeden Glass, "1917 yılından kalma casusluğu önleme yasasına dayanarak, tüm dünyadaki işkence, cinayet ya da insan kaçırma olaylarını araştıran gazetecileri dava ediyor" diye konuştu.
İddiayı Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Yönetim Kurulu Üyesi Matthias Spielkamp da "Şu anda gizli olayları ortaya çıkaran araştırmacıların hiç olmadığı kadar yoğun ve agresif şekilde takibata maruz kaldıklarını görüyoruz. Ve bu durum kesinlikle eleştirilmelidir" sözleriyle destekliyor.
ABD hükümetinin Wikileaks'in yayınlarını engellemeye yönelik girişimlerini de eleştiren Spielkamp, örgüt olarak adı geçen siteyi önmsediklerini belirterek "Temelde Wikileaks'in çalışmalarını hep olumlu karşıladık. Farklı kesimlerce çok eleştirildi. Ama iyi ki var. Sürekli somut olaylara baktık. Wikileaks'in, doğrulanmayan belgeleri yayınlamakla, bunları sızdıran kişilerin yaşamlarını tehlikeye attığı söylendi. Ama bu ispatlanamadı. İleri sürülen bu olgu hiçbir zaman mantıklı şekilde belgelenemedi" diye konuştu.
Akıllardaki soru
Şimdi akıllara şu soru takılıyor: Acaba tüm bu olup bitenler İsveç makamlarının Assange ile bu kadar yakın ilgilenmesinde etkili mi? Böylesi bir kuşkunun kanıtlanması güç. Ancak Ceza Hukuku Uzmanı Nikolaos Gazeas'e göre söz konusu kuşkular uluslararası hukukun adalet ilkesine gölge düşürüyor. Gazeas, Assange konusunda İsveç savcılığının sergilediği tutumu yadırgadığını vurguluyor.
Hukukçu, uluslararası davalarda İsveç mahkemelerinin video ile tanık dinleme uygulamasına başvurduklarını belirterek, aynı uygulamanın neden Assange için kullanılamayacağını sorguluyor. Ve ardından şu saptamada bulunuyor: "İsveçli savcının Assange'ı sorgulamak gibi bir niyetlerinin olmadığı anlaşılıyor."