Özge Özdemir
Aslıhan Sinem Çiçek, 27 Temmuz 2022’de İzmir’de hayatını kaybetti. 18 yaşında hayatını kaybeden Çiçek’in ölümüyle ilgili aydınlatılamayan detaylar, bugün sosyal medyada adalet çağrılarının yapılmasına yol açıyor.
İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil'in katledilmesinin ardından şüpheli kadın ölümleri gündeme daha çok gelmeye başladı.
İki yıl önce yüksek dozda uyuşturucu yüzünden hayatını kaybeden Aslıhan Sinem Çiçek’in ölümüyle ilgili henüz çözülememiş olaylar, genç kadının ölümünü gündeme taşıyor.
Çiçek’in hayatını kaybetmesiyle ilgili nelerin bilindiğini ve nelerin bilinmediğini, sivil toplum temsilcileri, avukatlar ve ailesiyle konuşarak derledik.
Çiçek, hayatını kaybettiği yaz güzellik bölümünden mezun olmuştu.
Annesi Remziye Çiçek’in anlattıklarına göre babası Sinem’e kuaför dükkanı açmayı planlıyordu.
Sinem Çiçek, güzellik sektöründe iş yapmaya başlayana kadar bir arkadaşının çalıştığı dönercide çalışmaya heveslenmiş, bu sebeple de 26 Temmuz günü iş görüşmesine gitmişti.
Sinem Çiçek’in olumlu geçen iş görüşmesinin ardından arkadaşlarının yanına uğradığı biliniyor.
Çiçek, akşamüstü arkadaşlarının yanından ayrıldıktan sonra sanık Cem Acar’ın arabasına bindi ve Acar’ın evine gitti.
Bu da Acar’ın ve tanıkların ifadesiyle mahkeme kayıtlarına geçmiş durumda.
Ancak Sinem Çiçek’in mahalleden tanıdığı Cem Acar ve Acar’ın iki kuzeninin de olduğu evde neler olduğu, Çiçek’in Acar ile buluştuktan sonraki 5-6 saat boyunca neler yaşandığı halen aydınlatılamadı.
Kalbi diyaliz makinesine dayanamadı
Anne Remziye Çiçek, iş görüşmesinin ardından saatin geç olmasına rağmen Sinem’in eve gelmemesi ve kızına ulaşamamaları sebebiyle polise gittiklerini anlatıyor.
Polisten o sırada Ege Üniversitesi Hastanesi’ne yatırılan bir genç kızın olduğu bilgisini alıyorlar, bunun üzerine hastaneye gittiklerinde yoğun bakımdaki kişinin Sinem olduğu ortaya çıkıyor.
Anne Çiçek’e göre hastaneye gittiklerinde doktor, “Sinem 41 derece ateşle bize geldi, kendinde değildi, bilinci kapalı. Kolunda bir kesik var. Kesiğe bir dikiş atacağız. Ne yaptığını, ne ettiğini, ne içtiğini, içirildiğini bilmiyoruz. Nefes alamıyor, ateşini düşürmeye çalışıyoruz” açıklamasında bulundu.
O gece Sinem’in kanı yüksek dozdaki uyuşturucudan diyaliz makinesiyle temizlenmeye çalışıldı, ancak doğuştan kalp rahatsızlığı olduğu için kalbi diyaliz makinesine dayanamadı.
İki böbreği iflas eden, tedavi sırasında kalbi birkaç kez duran Sinem, ertesi gün hayatını kaybetti.
Sinem Çiçek, yüksek dozda uyuşturucudan hayatını kaybetti; ancak bu uyuşturucuyu kimden temin ettiği, nerede, ne zaman kullandığı, kolundaki kesiklerin ve yaralanmaların nasıl gerçekleştiği aydınlatılamadı.
Otoyol kenarında yaralı bir şekilde bulundu
Sinem Çiçek, o gece hastaneye getirilmeden önce polisler tarafından otoyol kenarında yaralı bir halde, kanlar içinde bulundu.
Sinem’in bulunduğu ana dair, o geceden çok sonra medyaya yansıyan bir videoda, Sinem’in kendinde olmadığı, oturduğu yerde çırpındığı ve “Baba” dediği görülebiliyor.
Aynı zamanda Sinem’in üstünün kanlar içinde olduğu ve kendine olmadığı videoda gözlenebiliyor.
Sinem bulunduğunda yanında olan Burak Kaya adındaki sanığın üzerinden Sinem’in cep telefonu çıktı.
Çiçek ailesinin avukatı Kubilay Büber’e göre Burak Kaya, Cem Acar’ın yönlendirmesi üzerine Sinem’i bulmak için otoyola gitti.
Ancak Cem Acar’ın avukatı bu iddiayı reddediyor, müvekkilinin Kaya’yı tanımadığını öne sürüyor.
Burak Kaya’nın Sinem Çiçek’i nerede, nasıl gördüğü ve neden yanına gittiğine dair açıklamalarının da çelişkili olduğu vurgulanıyor.
Evde yaşananlara dair çelişkili açıklamalar
Davayı takip eden Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Tülin Osmanoğulları, bu ölümün şüpheli olduğunu ve etkin bir soruşturmanın yürütülmediğini iddia ediyor.
Anne Remziye Çiçek, adaletin olmadığı inancında:
“Bir araştırmaya girilmedi, biz kendi imkanlarımızla yaptık. Eşim benim kendi imkanlarıyla sokak sokak kamera görüntüleri aradı, buldu. Cem Acar’ın aracına bindiği görüntüleri eşim buldu.”
Şimdiye kadar ortaya çıkan kamera kayıtlarının birinde Sinem Çiçek’in, Cem Acar’ın aracına bindiği, bir başka kayıtta ise bir sokakta koşarak kaçtığı görülüyor.
Bu iki kayıt da medyaya yansıdı.
Çiçek ailesinin avukatı Kubilay Büber, Sinem’in koşarak kaçtığı görüntülerin Cem Acar’ın evinin yakınında olduğunu söylüyor, ancak Acar’ın avukatı bunu reddediyor.
Avukat Büber, Sinem’in “Cem Acar’ın evinde yaralandığı kanaatinin güçlü olduğunu ve evde bir boğuşma yaşandığına dair bir tanık ifadesinin olduğunu” öne sürüyor.
Ancak Büber, tanığın ifadesini daha sonra baskıyla değiştirdiğini iddia ediyor:
“Bir tanıktan beyan aldık. Çiçek cama vurmuş ve cam kırılmış veya cama çarpmış ve cam kırılmış, o şekilde elinden yaralanmış. Luminol ya da mavi ışık kullanmak suretiyle Çiçek’in DNA profiline esas olacak kan lekelerinin aranması gerekiyor dedik.”
Avukat Büber: Cinayet Büro, Cem Açar açısından taraflı davrandı
Büber, bu talebin savcılık tarafından kabul edildiğini, ancak Cinayet Büro Amirliği yetkililerinin “Cem Acar açısından taraflı davrandıklarını” iddia ediyor.
Cinayet Büro’nun dilekçeyi 20 gün beklettiğini, 20 gün sonra eve gittiğini ve evin boş olduğunu tespit ettiklerini ekliyor.
İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı, haber yayınlanana kadar bu iddialarla ilgili sorularımıza yönelik bir açıklama yapmadı.
O sırada evde olan Cem Acar’ın kuzenlerinin de arbedeye karışıp karışmadığı konusu net değil.
Cem Acar’ın avukatı ise Acar’ın evinde uyuşturucu kullanıldığına ya da arbede yaşandığına dair bir delil olmadığını iddia ediyor.
Cem Acar, ifadesinde, “Çiçek’in rızası dahilinde bir cinsel ilişkinin yaşandığını” öne sürüyor.
Sinem Çiçek’in Cem Acar’ın evinden kaçta ayrıldığı, daha sonra ne yaptığı ve otoyol kenarına nasıl gittiği de aydınlatılamadı.
Cem Acar ifadesinde, “Sinem ile en son 19.00’da beraberdim, uyuşturucu kullanmadık. Evden ayrılırken işi olduğunu söyledi. Evi zaten yakındı. Sorduğumda ‘işim var’ dedi. Ben de üstelemedim. Evdeyken kendisiyle kavga etmedik” dedi.
Dava ne aşamada?
Olayla ilgili yürütülen soruşturmanın ardından hazırlanan iddianamede Cem Acar için “nitelikli cinsel saldırı” ve “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçları yöneltildi.
Burak Kaya için ise “yağma” suçlaması yapıldı.
“Olası kastla öldürme” suçundan ise kovuşturmaya yer olmadığı belirtilmişti.
Ancak davaya bakan İzmir 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi, geçtiğimiz günlerde ölüme sebebiyet verme suçundan da soruşturma açılması kararı aldı.
Dava dosyasına giren delillerin bu yönde bir soruşturma yapılmasını gerektirdiği belirtildi.
Avukat Büber, “İnsan öldürmenin değişik yöntemleri vardır, biz kasten öldürüldüğü iddiasında değiliz. Bir insana uyuşturucu vererek de ölümüne sebebiyet verebilirsiniz” diyor.
Sinem Çiçek’in ölümüyle ilgili bir sonraki duruşma 25 Mart’ta görülecek.