'Terör örgütü propagandası' suçlamasıyla kapatılan Özgür Gündem gazetesi yazar ve yöneticilerine yönelik başlatılan soruşturmada hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen ve dün tahliye edilen yazar Aslı Erdoğan, "Mutlu bir son ama bu gidişle ya onun için ya öbürü için o cezaevinden bu cezaevine gitmeye devam edeceğiz" diye konuştu.
Cezaevi çıkışında konuşan Erdoğan yaşananları ”toplu çılgınlık hali” olarak yorumladı. Erdoğan, "iktidar bir Amok koşusunda ve duramayacağı bir noktaya geldi sanki. ‘Durursam ipin ucu kaçar’ diye mi korkuyor, ben gerçekten anlayamıyorum.” ifadelerini kullandı.
"Mutlu değilim. Mutlu bir son ama bu gidişle ya onun için ya öbürü için o cezaevinden bu cezaevine gitmeye devam edeceğiz" diyen Erdoğan, ‘Neden beni aldılar?’ sorusunun cevabını bulamadığını söyledi.
Evrensel’in haberine göre Erdoğan şöyle devam etti: “Gideni de suçlayamayız, kalanı da suçlayamayız. Gitmek son seçenek. Yurt dışı ya da Avrupa’da yaşamak gibi bir özlemim yok. Ama insan boğazına bıçak dayandığında şarkı söyleyemiyor. Bu şartlarda edebiyat yapılır mı bilmiyorum. Şortla gece yatarken evime özel timler silahlarla, çelik yeleklerle baskın yaptı. Onlar da şaşırdı herhalde” diyerek sözlerine devam eden yazar, cezaevinin kendisi için önemli bir deneyim olduğunu belirtti.
'Kürt meselesinde kendimi asla önemli bir figür olarak görmedim'
Erdoğan şöyle konuştu:
“Çok banal bir cümle ama girenle girmeyen birbirini anlamaz. Belki de iyi bir deneyim egonuzun sivri yanları törpüleniyor. Dört buçuk ay önceki Aslı’ya göre hayata daha bağlıyım. Birinci tahliye şokundan sonra kendimi aylarca, yıllarca kalmaya şartlandırmıştım. Bugün de tahliye olurken sanki son anda bile gelip ‘Yanlışlık oldu’ deyip durduracaklarmış gibi hissettim. Dört buçuk ay içeride düşündüm; ‘Neden beni aldılar?’ sorusunun cevabını bulamadım. Ben hala yanlışlık olduğunu düşünüyorum herhalde başka biriyle karıştırdılar. Siyaseten özellikle Kürt meselesinde kendimi asla önemli bir figür olarak görmedim. Sadece Özgür Gündem gazetesinde değil diğer bütün gazetelerde de yazan en yumuşak kalemlerden biri olarak kendimi görüyorum. Ama bir güvercin öldürmek şahin öldürmekten daha çok tepki çeker ya insanlar da ‘Bu kadın da hapse girdiyse biz ne olacağız?’ diye düşünmüş olabilirler. Çünkü politik kimliğimle tanınmadığım gibi edebiyatçı, yazar kimliğim ile tanınan biriyim diye düşünüyorum.”
'Bu desteği hayal bile edemezdim'
Özgür Gündem gazetesinin yazı işleri müdürü İnan Kızılkaya’nın tahliye edilmediğini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti: “İnan Kızılkaya meselesini daha çok hukuka çekmeye çalıştılar çünkü sorumlu yazı işleri müdürü. Çünkü dosya çok ağır. Akıl almaz bir süreç akıl almaz uygulamalar. Herhalde korkutmak ve herkes her an hapse girebilir hissiyatı yaratmak istiyorlar. Çok çok üzücü bir durum. Toplu çılgınlık hali olarak görüyorum, bu böyle gitmez. İktidar bir Amok koşusunda ve duramayacağı bir noktaya geldi sanki. ‘Durursam ipin ucu kaçar’ diye mi korkuyor, ben gerçekten anlayamıyorum.”
Erdoğan, "Basını, entelektüelleri niye bu kadar ciddiye alıyor? Aslında bizi serbest bıraksa kolayca etkisiz hale getirebilir. İlla faşizan yöntemlerle basın susturulamaz, birçok yöntemi var ama darbe dönemine benzer bir dönemden geçtiğimiz aşikar. ‘Kim olursan ol herhangi bir güvencen yok, hapse atılabilirsin’ fikrini yaratmaksa amaçları bence başardılar. Binlerce insan bana destekte bulundu, hayal bile edemezdim bu desteği" diye konuştu. Yurt dışı çıkış yasağı hatırlatılan Erdoğan, ‘zorda kalmadıkça’ yurt dışına gitmeyi istemeyeceğini söyledi.