T24 - Balyoz davasında hakkında yakalama kararı çıkartılan emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın avukatı Celal Ülgen, mahkemeye verdiği dilekçede, Askeri Savcılık tarafından hazırlatılan askeri bilirkişi raporunun, müvekkilinin lehine olmasına rağmen iddianame hazırlanırken dikkate alınmadığını öne sürdü. Ülgen’in bu itirazı ile Balyoz’da ilk defa bir Tümgeneral başkanlığında 5 kişilik bir heyetin kapsamlı bir bilirkişi raporu hazırladığı ortaya çıktı.
2 Haziran’da görevlendirilen ve aralarında Tümgeneral Mehmet Daysal, Kurmay Albay Bayram Uğur, Kurmay Albay Cüneyt Akyol, Kurmay Binbaşı Erdal Toğaç ve Mühendis Üsteğmen Hüseyin Erol’un bulunduğu bilirkişi heyetine, askeri savcılık tarafından belirlenen 11 temel soru soruldu. Heyet raporunu 26 günlük bir çalışmanın ardından 28 Haziran’da hazırladı. Askeri bilirkişiler hazırladıkları raporun tüm sayfalarını tek tek imzaladıktan sonra “Özel” damgasıyla teslim etti.
2007 yılından hazırlandı iddiası
Bilirkişi, “Balyoz Harekat Planı” nın askeri yazışma teknik ve usulleri yönünden çok eksiklikleri bulunduğununa karar verdi. Dosyaların “Yaratma Tarihi” ve “Son Kaydetme Tarihi” üzerinde oynanarak eski tarihli dosyaların oluşturulduğu, yapılan alıntıların tarihleri dikkate alındığında Balyoz Güvenlik Harekat Planı adlı dokümanın 2007 yılından sonra hazırlandığı ve gerçek olmadığı yönünde ciddi şüpheler oluştuğu ifadelerine yer verdi.
Art niyetli kişilerce hazırlandı
Belge üzerinde çok sayıda başka belgeden “kes- yapıştır” yöntemi ile alınmış bilgiler bulunduğu belirtildi. Milli Mutabakat Programı Hükümeti Programı isimli belgeyi inceleyen bilirkişi heyeti, “Dokümanın en son kaydetme tarihi olarak görülen 03.03.2003 tarihinden sonra, Prof.Dr. Haydar BAŞ tarafından 27 Kasım 2005 tarihinde yapılan bir konuşmadan alıntıların, birebir ve geniş şekilde doküman metni içerisinde yer almasının, dokümanın 2005 yılından sonra oluşturulduğunu gösterdiği” bilgisine yer verdi.
Resmi belgelerle bağlantısı yok
Bilirkişi Heyeti hazırladığı raporda , Plan ve ekleri ile ilgili olarak askeri yazışmalarda herhangi bir ipucuna rastlanmadığını belirterek, “Yapılan incelemelerin ışığında; seminer faaliyetlerine ilişkin resmi askeri belge niteliğindeki dokümanlar ile bahse konu eylem planlarının yer aldığı dokümanlar arasında herhangi bir bağlantının olmadığı, Komutanlık emirlerinin eklerinde ya da içeriklerinde söz konusu eylem planlarına (Balyoz, Çarşaf, Sakal, Oraj, Suga) atıf yapılmadığı tespit edilmiştir” ifadelerine yer verdi.
Şifreyi herkes biliyor
Sivil memur Melek Üçtepe’nin ifadesinden yola çıkarak, karargahta güvenlik açığı bulunduğunu belirten bilirkişi heyeti, bu açığın nedenlerini ise şöyle sıraladı: “Hrk. Bşk.lığı plan odasında mevcut iki bilgisayarın ortak ağa bağlı olması nedeniyle, ortak alana bilgi atıldığında diğer başkanlıklar tarafından da görülebiliyor. Plan semineri sırasında çok sayıda personel plan odasında çalıştı. Plan çalışmaları ve seminer sonrası çalışmaların CD ortamına alındı. Plan odasının evrak odasında saklandı. Giriş kapısı şifreliydi ve herkes yaka kartını tanıttıktan sonra kendi şifresini girip kapıyı açabiliyordu.“
‘Beni kimse tanımıyordu’
Raporda, isimleri geçen gazeteciler Kadri Gürsel ve Serdar Akinan’la ilgili şu ifadeler yer aldı. “Her iki gazeteci, seminerin icra edildiği tarihte Türk kamuoyunda tanınmadıklarını ifade etmektedirler. Bu durum, faydalanılacak medya mensupları listesinin seminerden sonra, her iki gazetecinin kamuoyunda tanındıktan sonraki bir süreçte hazırlanmış olabileceği şüphesini kuvvetlendirmektedir.”