Bülent Arınç, Başbakan Erdoğan ve Orgeneral İlker Başbuğ görüşmesine ilginç bir yorum getirdi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un "irticayla mücadele eylem planı''nı da değerlendirdikleri görüşme sonunda yapılan açıklamanın ''ferahlatıcı" olduğunu ve şimdilik yeterli görülebileceğini belirterek, bir an önce bunun sorumlularının ortaya çıkarılması gerektiğini söyledi.
Arınç, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un haftalık olağan görüşmesinin ardından yapılan açıklamada, 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'na ilişkin soruşturma sürecinin adli ve askeri yargı makamlarınca yürütüldüğü, süreçte herkese düşen görevin, sürecin sonuçlanmasını beklemek, kişi ve kurumları hedef alan davranış ve yorumlardan kaçınmak olduğu belirtildi. "Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, bir ihbar mektubu ve buna ekli birtakım bilgilerle belge konusunun tekrar gündeme geldiğini kaydetti.
Belgede yazılı olanlar ve ihbar mektubunda iddia edilen birtakım konuların, "üzerinde durulmaya değer, önemli konular" olduğunu belirten Arınç, şöyle konuştu:
"Madem ki Cumhuriyetimizi kutluyoruz; Cumhuriyet, 'cumhur', 'milletin kendisi' demektir. Milletin kabul ettiği Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak ve kollamak hepimizin vazifesidir. Demokrasiye yönelmiş birtakım tehditler varsa, bu tehditleri hem bireysel hem kurumsal mutlaka takip etmeli ve önlemeliyiz. (Bu belgede iddia edilen veya üzerinde rapor yazıldığı iddia edildiği hususlar, üzerinde durmaya değer) demiştim. Çünkü burada hem bir siyasi partiye ve onun iktidarına karşı hem de sivil iradeye karşı alınması gerekli, yasa dışı tedbirlerden bahsediliyor. Bunu kim hazırlamış olursa olsun, sivil veya asker fark etmez, bu çok zararlı, tehlikeli ve yanlış, konusu suç teşkil eden bir olaydır. Ne şekilde ortaya çıkarsa çıksın, bunun ortaya çıkış tarzını, zamanlamasını, bundan arzu edilen amacı ayrıca tartışabiliriz, bunun üzerinde çalışabiliriz, durabiliriz. Ama önemli olan gerçekten böyle bir belge var mı, bu belgeyi kim hazırladı, hazırlayış amacı nedir, bu içinde bulunduğu kuruma zarar vermekte midir, değil midir? Bunların üzerinde durmamız gerekir."
"Bizim aradığımız cevap, bundan farklıdır"
Arınç, belge bir şekilde savcılara ulaştıktan sonra siyasetçilerin ve ilgili kurumun, sadece ''neden bu belge şimdi ortaya çıkmıştır'' konusu üzerinde durduğunu ifade ederek, bunun yanlış ve eksik olduğunu söyledi.
Bülent Arınç, şu görüşleri dile getirdi:
''Çünkü 'neden şimdi belge ortaya çıktı' diye hepimiz düşünebiliriz. Ama bu belgeyi kim, niçin hazırladı? Belgeye dayanılarak ne yapıldı, bundan ne amaçlanıyor? Türkiye'de darbe ve cunta heveslileri var mı, yok mu? Bunun araştırılması çok daha önemlidir. Maalesef anamuhalefet partisi liderinin yaptığı açıklamaları ibretle, dehşetle ve üzülerek izliyorum. Koskoca ana muhalefet partisinin lideri, çok uzun konuşmakta, ama bu uzun konuşmanın içerisinde sadece 'Neden bu belge 4,5 ay sonra ortaya çıkarıldı?' konusuna cevap aramaktadır. Oysa bizim aradığımız cevap, bundan daha farklıdır. Bu belgeyi kim hazırladı, niçin hazırladı, kimlerin emir ve talimatıyla bunu yerine getirdi, gerçek midir, değil midir?
Bir ana muhalefet partisi liderinin bunun üzerinde durmayıp da topu taca atacak birtakım cümleler sarf etmesini sanıyorum Türkiye'de demokrasiye gönülden bağlı herkes üzülerek izlemektedir. Diğer muhalefet partisi liderinin de düşünceleri bundan farklı değil.''
"Ferahlatıcı bir bildiri"
Başbakan Erdoğan'ın, belgenin yapıldığı iddia edilen kurumun başındaki şahıs olan Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile dün konuyu görüştüğünü anımsatan Arınç, görüşmeden sonra yapılan açıklamanın ''ferahlatıcı'' olduğunu söyledi.
Açıklamada, bu konuda gereken incelemenin yapılacağı, yargının gereken araştırma ve soruşturmayı gerçekleştirerek bir sonuca bağlayacağının ifade edildiğini dile getiren Arınç, şöyle devam etti:
''Bunu şimdi yeterli görebiliriz. Ama böyle bir iddia karşısında, askeri bir kurum olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin başındaki şahsın, sayın komutanın da kurum olarak gereken ciddiyeti, kararlılığı ve silahlı kuvvetlerimizin demokrasiye olan bağlılığını vurgulayacak sözlerine ve davranışlarına ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bir an önce bu husus ortaya çıkmalıdır, bunun sorumluları ortaya çıkarılmalıdır. Bundan sonra hiç kimse böyle bir kurumda veya bir başka kurumda bu tür belgeler hazırlamayı, düşünmeyi, bunun üzerinde plan yapmayı aklına bile getirmemelidir. Cumhuriyet'in 86. yıl dönümünde demokrasi ile taçlanmış bir demokratik Cumhuriyet özlemine hepimiz büyük bir ihtiyaç duyuyoruz. Demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet yaşaması için artık darbe teşebbüslerinden, cunta heveslilerinden arındırılmış, yurt içi ve dışı güvenimizi sağlayacak bir silahlı kuvvetleri hepimiz hasretle, özlemle bekliyoruz.''