Gündem

Arınç: Suriye'ye yeni yaptırımlar gündemde, uçak enkazını TCG İnebolu gemisi arayacak

Arınç, Erdoğan'ın Rusya'ya gideceğini ve Suriye için yeni yaptırımların gündemde olduğunu söyledi

16 Temmuz 2012 22:24

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya'ya gideceğini açıklayan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Suriye için yeni yaptırımlar gündemde'' diye konuştu. Arınç, düşürülen uçak için yaplan aramaların ise bundan sonra TCG İnebolu gemisinden yapılacağını söyledi.  

Başbakanlık Merkez Bina'da gerçekleşen Bakanlar Kurulu toplantısı sona erdi. Toplantı 6 saat 15 dakika sürdü.
 
Toplantının ardından açıklama yapan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Başbakan Erdoğan'ın Rusya'ya gideceğini ve Suriye için yeni yaptırımların gündemde olduğunu söyledi.
 
Arınç, Suriye tarafından düşürülen Türk savaş uçağının enkazının çıkarılması ile ilgili faaliyetlerin eksiksiz yürütüleceğini belirterek, ''ABD'de, Felix firmasıyla görüşmeler yapılmış ve anlaşılmıştır. Arama-kurtarma çalışmaları bundan böyle TCG İnebolu gemisinden yürütülecektir. Bu geminin üzerinde arama ve kurtarmada kullanılacak alet, teçhizat Felix firması tarafından sağlanacak, gemimize monte edilecek ve arama-kurtarma faaliyetleri firma personeli tarafından yürütülecektir'' dedi.
 
 

'Kürtaj konusunda yasal düzenleme henüz tasarı haline gelmedi'

 
 
Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın da ''Üreme Sağlık Hizmetleri Kanun Taslağı'' ile ilgili geniş bir sunum yaptığını söyleyen Arınç, şöyle konuştu:
 
''İsimlendirme yenidir. Kürtaj konusunda yapılacak yasal düzenlemenin yeni bir isimle takdimidir. Daha önce mevcut kanun, üreme sağlığı hizmetleri olarak düşünülen bir seri çalışmanın içerisinde yeni yasal bir düzenlemeyi getirmektedir. Çok kapsamlı, tartışmaya çok açık, arkadaşlarımızın sorularıyla daha da zenginleştirilen bir sunum oldu. Henüz tasarı haline gelmedi. Yeni yasama dönemi başlayıncaya kadar hem yapılacak Bakanlar Kurulu toplantılarında hem de bakanlığın diğer ilgili bakanlıklarla yapacağı müşterek çalışmalarla olgunlaştırılması ve tasarı haline getirilmesi Sayın Başbakanımız tarafından tavsiye edildi.''
 
Arınç, toplantıda ayrıca iç ve dış gelişmelerin de ele alındığını belirterek, uçağın enkazıyla ilgili konular, bugüne kadar yapılan açıklamalar ve son gelişmelerin etraflıca görüşüldüğünü bildirdi.
 
 

'Uçağın büyük enkazı halen su altına'

 
 
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Arınç, Suriye ve ABD'nin, uçağın düşürülmesine ilişkin verdikleri bilgi ve belgelerle Türkiye'nin tezleri arasında örtüşen ya da ayrılan taraflar olup olmadığı, bu bilgileri kamuoyuyla paylaşmayı düşünüp düşünmedikleri yönündeki soru üzerine, Dışişleri Bakanlığı'nın her iki ülkenin paylaştıkları bilgilere sahip olduğunu kaydetti.
 
Nautilus araştırma gemisi tarafından yapılan çalışmalarla uçak enkazının tespit edildiğini, enkaz parçalarının görüntülendiğini ve ardından iki pilotun naaşlarının çıkarıldığını söyleyen Arınç, deniz altından ve deniz üstünden bir kısım enkaz parçalarının alındığını kaydetti.
 
Bülent Arınç, şöyle konuştu:
 
''Henüz deniz altındaki uçak enkazının yüzde 10'unu bile bulamayacak kadar bir parçasına kavuşma imkanımız oldu. Şu anda uçağın büyük enkazı, büyük parçaları halen su altına bulunmaktadır. Nauitilus'un oradan bir şekilde ayrılmasıyla, ki kendileri bunu optik sistemlerindeki bir arıza sebebiyle göreve devam edemeyeceklerini, Karadeniz'e dönmek istediklerini ifade etmişlerdir, bundan sonraki arama-kurtarma çalışmaları veya uçak enkazının yüzeye çıkarılması faaliyetleri eksiksiz şekilde devam edecektir. Bu konuda bir gelişmeyi sizinle paylaşmak istiyorum; Nautilus'un yerinden ayrılmasıyla aynı görevi yapabilecek başka imkanlar da aranmıştır. Bunlardan ABD Silahlı Kuvvetleri'nin yüklenicisi durumunda bulunan Felix firmasıyla görüşmeler yapılmış ve anlaşılmıştır. Bu görüşmeler ve anlaşma sonucunda, arama-kurtarma çalışmaları bundan böyle deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı TCG İnebolu gemisinden yürütülecektir. Bu geminin üzerinde arama ve kurtarmada kullanılacak alet, teçhizat Felix firması tarafından sağlanacak, gemimize monte edilecek ve arama-kurtarma faaliyetleri firma personeli tarafından yürütülecektir.''
 
Yarından itibaren teçhizatların yükleme çalışmalarının başlayacağını, iki gün içerisinde de arama-kurtarma faaliyetlerinin başlamasının öngörüldüğünü bildiren Arınç, ''Eğer uçak enkazına süratle ulaşılabilir ve uçağın büyük parçaları, tamamı mümkün olur mu bilemiyorum, çıkarılabilirse uçağımızın ne şekilde vurulduğu, isabet aldığı, ne tür bir silahla vurulduğu konularındaki belki müphemiyet ortaya çıkarılmış olacaktır. Bugüne kadar elimizdeki bilgiler ve başkaları tarafından bize ulaştırıldığı bildirilen bilgi ve belgelerle bizim Türkiye olarak tezlerimizin tersine bir olguya yol açabilecek bir gelişmeye rastlanmamıştır'' diye konuştu.
 
Arınç, Türk askeri uçağının düşürülmesi ile ilgili elektromanyetik müdahale iddiasının ciddiye alınıp alınmadığı şeklindeki soruya Arınç, konuşmalar ve varsayımlar üzerinde konuşulmaması gerektiğini belirterek, ''Yaptığımız açıklamaları takip edeceksiniz. Bundan sonraki resmi açıklamalar da, ilgili bakanlıklar ve Genelkurmay Başkanlığımız tarafından yapılacaktır. Yoksa her gün her gazetede bilen veya bilmeyen insanlar bir takım varsayımlara dayalı olarak tezler ileriye sürebilmektedir. Bizim daha önce yaptığımız açıklamalara ilave edeceğimiz her hangi bir bilgi mümkün değil şu anda onu size veremiyorum'' şeklinde konuştu.
 
 

'Valiliğin kararı normal prosedür'

 
 
BDP'nin Diyarbakır'da yapmak istediği miting ve daha sonraki olaylarda BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın açıklamalarında Vali'yi suçlaması ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın ve Valiliğin gösteri konusunda bilgilendirildiğini ancak dinlenmediği şeklindeki iddialarının hatırlatılması üzerine Arınç, böyle bir konuşmanın Bakanlar Kurulu'nda yapılmadığını ve gündeme gelmediğini belirterek, kendisinin de gazetelerden ve Demirtaş'ın açıklamalarından konuyu bildiğini söyledi.
 
Arınç, olayı saptırmaya gerek olmadığını BDP'nin miting yapmak istediğini ve bu doğrultuda Valilik'ten izin istediğini ancak Valiliğin de yaptığı inceleme, araştırma, istihbaratlar doğrultusunda mitinge izin verilmeyeceğini ifade ettiğini belirtti.
 
Valiliğin verdiği bu kararın normal prosedür olduğunu ve Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'ndaki hükümler dikkate alınarak her Valiliğin kendi yetki alanı içerisinde böyle kararlar verebileceğini hatırlatan Arınç,şunları kaydetti:
 
''Fakat buna rağmen BDP'nin Genel Başkanı da milletvekilleri de sık sık konuşmalar yaparak Valiliğin bu kararını tanımayacaklarını, dolayısıyla halkı da bizzat sokaklarda yürüyerek Valiliğin kararına karşı gelmeye, direnmeye, bu kararı yok saymaya, davet etmişlerdir. Bu açıkça suçtur. Bu suç işlenmiştir ve tabi bu ısrar karşısında güvenlik görevlileri de yetkilerini kullanmak zorunda kalmışlardır. Yetki aşımı, orantısız güç kullanımı bunların hepsinden bahsedebilirsiniz. Ama ortalıkta valiliğin verdiği bir karar vardır, bu karar aleyhine de yargıya gitmemiştir BDP. Gitseydi belki toplantı yapacak bir imkanı da bulabilirdi. Madem ki karar olduğu yerde duruyor ve Valiliğin çok açık yüreklilikle açıkladığı gibi bazı arama ve taramalarda da silahlar bulunmuşsa patlayıcı maddeler bulunmuşsa orada toplanacak büyük bir kalabalığın suç işlemeye yönlendirileceği konusunda bir istihbarat da temin edilmişse Valiliğin bu kararına hepimizin uyması gerekirdi. Dolayısıyla Valilik, elindeki yetkiyi kullanmıştır ve bu yetkiyi kimseyle paylaşmasına da ihtiyacı yoktur. Sayın Bakanımız İçişleri Bakanlığı yapmış bir insandır. İçişleri Bakanlığı yapmış bir kişinin Valiliğin bu yetkisini bilmemesi düşünülemez. Dolayısıyla bu haberlerin doğru olmadığı kanaatindeyim.''
 
 

'Kararı kolaylaştırıcı bir tavır takınmaları gerekirdi'

 
 
Arınç, Vali, Emniyet Müdürlüğü ve organizasyonlarda sorumlu ve yetkili olanların yapılmak istenen bu mitingin tarih itibarıyla bazı olaylara denk geldiği ve bu nedenle böyle büyüklükteki bir mitingin başka kötü amaçlar için de kullanılabileceğini ifade ettiğini belirterek, ''Bir hukuk devleti ise Türkiye ve siyasi bir partinin genel başkanları da bu gerçeği biliyorsa Valiliğin kararına karşı gelmek değil bu kararı kolaylaştırıcı bir tavır takınmaları gerekirdi. Dolayısıyla bir bakanın bir valinin yetkisine müdahale etmesi söz konusu değil'' diye konuştu.