Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Milli Güvenlik Kurulu’nun hükümete tavsiye ettiği ve ‘paralel yapı’nın da içinde olduğu belirtilen güncellenmiş ‘Kırmızı Kitap’ Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne ilişkin olarak, "Legal görünümlü illegal yapılanmalar ifadesi, sadece cemaatten örgüte dönmüş, paralel devlet yapılanmasıyla ilgili değil, gelecekte de başka cemaatler sosyolojik birikimler olabilir, farklı düşüncelere sahip gruplaşmaları, adeta devlete ikinci bir alternatif gibi olanları da kapsıyor" dedi.
"Yoksa Fethullah Gülen ile ilgili olarak alınacak tedbir gibi münhasıran bir tabir getirmedi" diyen Arınç, "Sadece böyle bir tehdit söz konusu değil, bunun benzerleri de bugün vardır. Bundan dolayı kimsenin devletine bağlı, yasaya bağlı hiçbir kimsenin kurum ve kuruluş korkmaması gerektiğini ifade etmek için söylüyorum. Yasal zeminde faaliyetini yürüten herkes, cemaatte olsa…" ifadelerini kullandı.
NTV canlı yayınında Oğuz Haksever'in sorularını yanıtlayan Arınç'ın açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
Kırmızı Kitap'ta yeni düzenleme
MGK üyesiyim. Tabi MGK anayasamızda yer alan bir kuruluş. Yalnız oralardaki görüşmeler ve kararlar tamamen gizli. Sonradan yayınlanan bilgi hangi konuların görüşüldüğüne dair bilgidir. Alınmış olan MGK kararının herhangi birinin açıklanması, MGK’nın kendi içinde toplanıp buna da karar vermesi lazım.
Cumhurbaşkanımızın yaptığı konuşmalarda bazı açıklamaları var paralel devlet yapılanmasına ilişkin. Bu doğrudur. MGK kanununun galiba ikinci maddesinde, Milli Güvenlik Siyaset belgesini hazırlar ve Bakanlar Kurulu'na sevk eder diyor. Şu anda MGK’da yapılan şey Bakanlar Kurulu'na gönderilmesi olmuştur. Ancak burada yani Türkiye’nin milli menfaatleri savunma politikaları komşularıyla ilişkileri, ayrıntılarıyla yazılıdır. Ben bunun 2010’lu yılını da gördüm. Bu sefer de yine rutin olarak 2015’te çok az bazı değişiklikler yapıldı.
Legal görünümlü illegal yapılanmalar adıyla, sadece cemaatten örgüte dönmüş, paralel devlet yapılanmasıyla ilgili değil, gelecekte de başka cemaatler sosyolojik birikimler olabilir, farklı düşüncelere sahip gruplaşmaların, adeta devlete ikinci bir alternatif gibi...
Yoksa Fethullah Gülen ile ilgili olarak alınacak tedbir gibi münhasıran bir tabir getirmedi. Sadece böyle bir tehdit söz konusu değil, bunun benzerleri de bugün vardır. Bundan dolayı kimsenin devletine bağlı, yasaya bağlı hiçbir kimsenin kurum ve kuruluş korkmaması gerektiğini ifade etmek için söylüyorum. Yasal zeminde faaliyetini yürüten herkes, cemaatte olsa…
Ama devleti ele geçirmek, hükümete paralel yapı kurmak, bürokrasiyi kendi emirleriyle yönetebilmek için bir oluşum meydana gelmişse onun korkması lazım.
‘Gülen cemaatine benzer başka topluluklar da var ama onlar devlete talip olmadılar’
Yine de bu tür bir karar milli güvenlik siyaset belgesine giren ifade karşısında, istihbarat teşkilatının, emniyetin bazı refleksleri olur diye değerlendirmeler var. Sonuçları ne olur?
Bu tür yapılar, gücünü medyadan alabilir, yurtiçi yurtdışından alabilir, okul dershaneden olabilir. Yaşadığımız gerçeklerden hareket ederek, adanmışlık ruhu içinde, size talimat veren kişinin bürokratik yapılanma içindeki amiriniz değil de kendi yapılanmanızın içerisindeki hiç yargıyla ilgili olmayan kişiler ise bunların bir tehlike olduğunu düşünmemiz lazım.
Öyle bir numara yapayım ki ben buraya imza atayım sonuç çıksın. E buna kim talimat veriyor? O kişi kim? Ahmet isimli, Mehmet isimli biri, şu dosyaya şöyle karar vereceksin diyor. O kendi planlamasını yapmış, kendi hedefi için bir proje yapmış. O hakimi, o valiyi, o kaymakamı ne bileyim, o şef müdürü kullanabiliyorsa bu bir illegal yapılanmadır. E bugün bunlar Gülen cemaati üzerinden gidiyor derseniz, emin olun ki onlara benzer başka topluluklar da vardır. Ama onlar siyasete, devlete talip olmadılar.
Ha bundan sonra onların da iştahları kabarır da böyle bir şey yapmaya kalkarlarsa... Hiç dini hizmet eksenli toplulukta olmayabilir. Her şeyi planlamışlardır. Maddi güçleri olmalıdır, diyelim ki bankaları, medyası güçlü olmalıdır, bürokraside güçlü olmalıdır. Bunları düşünen projesini çizenler bu kapsam içinde değerlendirilecek.
Yani geçmişte düşman güçler, kuvvetler diye irtica komünizm hedeflenirken, irtica tehdit suç olmaktan çıkmıştı. Şu anda da gözümüzü açtığımızda gördüğümüz, Türkiye’de ciddi bir oyun oynanmış, hamle yapılmış. Deşifre edilmiş. Şimdi de yaranın açıldığı, dışarı taştığı bir durumdayız. Biz bundan habersiz yaşasaydık, belki ilerde daha büyük tehlike haline gelebilecekti.