Arif Kızılyalın*
Maçın üçte birlik bölümünün geçildiği anlardı. Barcelona’nın üst üste yaptığı pas sayısı 30’du, birkaç dakika sonra tam 27 kez paslaştılar. Sevilla’nın başı dönmüştü ki 4. gol geldi. Düşünsenize hem saat gibi işleyen bir takım var karşınızda, hem de aldığı her topla savunmanızı delik deşik etmekle kalmayıp frikiklerde topu 90’a asan Messi adlı uzaylıya karşı oynuyorsunuz... Devre biterken 3-1’lik skoru hiçbirimiz yadırgamadık tıklım tıklım dolu Boris Paşazade Stadı’nda... Hele ikinci yarının başlarında fark 3’e çıkınca, ‘maç bitti’ diye hayıflanmaya başladık.
Iniesta sakatlanınca
Emin olun Sevilla’nın sıra dışı hocası Emery de bizim gibi düşünüyordu o anlarda çünkü UEFA Kupası’nı kazanan öğrencileri takviyelere karşın topu göremiyorlar, çözüm üretemiyorlardı Barcelonalılara karşı.. İşte o dakikalarda beklemeyen bir şey oldu. Barcelona’nın orta alandaki pas trafiğini yöneten Iniesta sakatlandı çıktı. Skor bu kadar farklıyken Iniesta gibi bir oyuncunun eksikliği ne denli iş açabilirdi ki Katalanların başına! Ama açtı, o andan itibaren topu istediği gibi dolaştıran Barça gitmiş, yerine süreyi tüketmeye çalışan, yan pas, geri pas yapan, hatta hakemin üzerine oynayan bir takım gelmişti. Elbette bu fırsatı geri çevirmeyecekti Endülüsler.
Endülüs zaferine engel oldu
Cesurca gittiler Barcelona’nın üzerine ve rekorların finaline ortak oldular. 90. dakika biterken 4-4’lük skor, gece yarısını geçtiği için teknik olarak ertesi güne sarkan tarihin en gollü finaline dönüşmüştü..
İki takımın da yorulduğu tükendiği uzatmada ise son sözü geriden gelen Sevilla değil, Messi farkı ile Barcelona söyleyecekti. Belki gol Pedro’nundu ama Arjantinli yıldız, gol öncesi kullandığı frikik ve sonrasındaki kombine şutu çıkarmasa bugün gazetelerde Endülüs zaferini okuyor olabilirdiniz...
Şu 5 ay geçsin artık
Sözün özü, Barcelona’nın sırrı elbette Messi, (oynamayan) Neymar gibi yıldızlar olsa da Katalanlar topu ayaklarında rekor sayıda ve/veya sürede tutmasalar inanın, her yıl dünyada 2 milyon Barça forması satılmaz, fakirlikle boğuşan Gürcistan’da insanlar aylık kazançlarının neredeyse yarısını bir maç biletine vermez... Bu arada, “Arda Barcelona’da oynayabilir mi?” sorusu da Gürcistan’daki finalle net bir karşılık buldu. Evet, Arda oynar, hem de fena halde oynar... Niye mi? Iniesta gibi bir yıldızın sakatlanıp çıktıktan sonra kağıt helva gibi dağılan Katalan orta sahasını, hele Xavi’nin ayrıldığı yılda, bizim Bayrampaşalı ‘koca kafa Arda’dan başkası toparlayamaz da ondan. Çünkü istatistiklere göre Arda kendisine top gelmeden bir sonraki pozisyonu kafasında oluşturan ve arkadaşlarına boş alan yaratan ender bir futbolcu türü..
O yüzden, şu 5 ay geçse de Ardalı Barça’yı ağız tadı ile bir izlesek...
İşte finalin rekorları
- Barcelona’nın Sevilla karşısında 5-4 kazandığı ve 9 gol atılan karşılaşma, kupa tarihinin en gollü maçı olarak tarihe geçti. İtalyan ekibi Juventus, kupanın iki maç üzerinden oynandığı dönemde, 1996’daki 7 gol atılan rövanşta Fransız temsilcisi Paris Saint-Germain’i 6-1 yenmişti.
- Sevilla’nın Arjantinli futbolcusu Ever Banega, kupa tarihinin en erken golüne imza attı. Kupada daha önce 1987’de Portolu Rui Barros, Ajax’a, 1996’da ise Juventuslu Sergio Porrini Paris Saint- Germain’e 5. dakikada gol atma başarısı göstermişti.
- Barcelona Teknik Direktörü Luis Enrique, UEFA Süper Kupa’yı hem futbolcu hem teknik direktör olarak kazanan 4. isim olma başarısı gösterdi. Daha önce Josep Guardiola, Carlo Ancelotti ve Diego Simeone, UEFA Süper Kupa’yı futbolcu ve teknik direktör olarak kazanan isimler olmuştu.
- UEFA Süper Kupa’yı bugüne kadar en çok İspanyol takımları kazandı. İspanyollar oynadıkları 20. finalden 12. şampiyonluklarını çıkardı. İtalyanlar’ın ise 13 finalde 9 şampiyonluğu bulunuyor.