Gündem

Arakan krizi: Aşırı milliyetçi Budistler, Müslümanları nasıl görüyor?

Myanmar'da yaşayan aşırı milliyetçi Budistler, Arakan'daki askeri operasyonlara destek veriyor. Ma Ba Tha grubuna bağlı keşişler, Budistlerin "giderek saldırganlaşan İslam'ın kurbanı" olduğunu düşünüyor. BBC News'tan Fergal Keane'in izlenimleri...

29 Nisan 2018 20:30

Kısaca Ma Ba Tha olarak bilinen Myanmar Yurtseverler Birliği'ne bağlı keşişler , uluslararası medyaya hiç güvenmiyor.

Birliğin lideri Ashin Wirathu, Mandalay'da kendisine doğru yaklaştığımızda, başını örterek, elindeki şemsiyeyle kameramızın çekim yapmasını engellemeye çalıştı.

Dünyadaki muhafazakar milliyetçi hareketlerin gazetecilere düşmanca bir tavır benimsemesi çok da sıradışı bir durum değildir.

Ancak aşırı milliyetçi Budistleri çatısında altında buluşturan Ma Ba Tha'nın dünya görüşü sadece gazetecilere değil, Müslümanlara karşı da düşmanca bir tutum benimsemelerine neden oluyor.

Ma Ba Tha, Budistlerin giderek saldırganlaşan İslam'ın kurbanlarına dönüştüğüne inanıyor.

Myanmar'ın fiili lideri Aung San Suu Kyi'nin hükümeti tarafından yasaklanmalarının üzerinden altı ay geçmiş olmasına karşın, bu birliğe bağlı keşişler, milliyetçi tavırlarını ve faaliyetlerini sürdürüyor.

Mandalay kentinde bulunan Kim Win Min Gyi Manastırı'ndaki sekiz üst düzey keşiş ile mülakat yapmama izin verildi.

Keşiş Eaindar Sakka Biwintha, kanunlara uyan Müslüman vatandaşlarla hiçbir sorunları olmadığını ancak "İslamcı işgal güçlerinin insanları Müslüman olmaya zorladığı Hindistan'da yaşananların" da unutulmaması gerektiğini söylüyor.

Bu dünya görüşüne göre, Arakan eyaletinde yaşayan 370 binden fazla Müslüman Rohingyaların Bangladeş'e kaçmasına neden olan sert askeri müdahale de Budist topraklarının İslamcılar tarafından işgal edilmesine karşı uzun yıllardır verilen mücadelenin bir devamı niteliğinde.

Myanmar hükümetinin nefret söylemine karşı aldığı önlemler kapsamında, Ma Ba Tha grubunun Temmuz ayında dağıtılması öngörülüyordu.

Görüştüğüm kişilere, Aung San Suu Kyi'nin Arakan krizi konusunda takındığı tutum hakkında ne düşündüklerini de sordum.

Keşiş Eaindar Sakka Biwintha, yanıt verirken Rohingyaların aşağılayıcı bir terim olarak gördüğü "Bengalli" kelimesini kullanmayı tercih ediyor:

"Aung San Su Kyi, bu Bengalli meselesinin doğru tarafında duruyor ve doğru şeyler söylüyor. Dolayısıyla kendisinin tutumundan çok memnunum.

"Bu tutumundan dolayı, bazı kişilerin hakaretlerine ya da fotomontajlarla attığı iftiralara maruz kalıyor. Bu ülkenin liderini küçümsemek çok kötü bir davranış."

Bu sözler, şu aşamada Suu Kyi'nin çok da hoşuna gidecek bir destek değil. Ancak Ma Ba Tha, çok büyük önem taşıyan bir birlik. İzlediği politikalara destek toplamak için büyük kitleleri harekete geçirebilebilecek ve hükümetin koyduğu yasağı delebilecek kadar güçlü bir oluşum.

Müslümanlar için ise böylesine bir destekten söz etmek mümkün değil.

Bu bağlamda, Suu Kyi'nin partisinin güvenlikten sorumlu sözcüsü Myint Augn Mo ile yaptığım konuşma çok şey anlatıyor.

Aung Mo, Arakan'daki gerçek kurbanların Budistler olduğunu düşünüyor:

"Arakan eyaletindeki teröristlerin Arakanımıza saldırdığını söylemek istiyorum. Kendi etnik grubumuzun mağduriyetini vurgulamak istiyorum. Müslümanları bilemiyorum.

"Ben yalnızca etnik olarak Budist olanlar adına endişeliyim. Söylemek istediklerim bundan ibaret."

Bu sözler, evrensel insan haklarına uyma taahhüdünde bulunduğu varsayılan bir partiyi temsil eden bir kişinin ağzından çıkıyor.

Askeri operasyonları kınaması veya orduya itidal çağrısı yapması halinde, Suu Kyi'yi destekleyecek çok fazla insan olmaz. Ordu da bunun farkında. Dahası, yönetimde, fiili liderin uluslararası alanda yalnızlaştırılmasından memnun olacak üst düzey isimler de mevcut.

Arakan eyaletinde büyük bir insanlık trajedisi yaşanıyor. Buradaki askeri operasyonların günler, hatta haftalar boyunca sürmesi mümkün.

Ancak Arakan meselesiyle gün yüzüne çıkan ordunun gücü ve Budist milliyetçiliği, ülkenin geleceği açısından çözüm bekleyen en sıkıntılı meseleler olarak göze çarpıyor.