Risk, emeklilik ve sağlık konularında profesyonel hizmetler sunan Aon, dünyanın önde gelen 100’ün üzerinde şirketin deneyimlerini analiz ederek iş dünyası için COVID-19 sonrasını analiz eden bir rapor hazırladı. COVID-19 salgını ile birlikte gelişen risklerin incelendiği raporda toplum ve ekonomiye dair çalışma, seyahat ve toplanma olmak üzere üç boyutu inceleniyor.
Davranışlar 4 alanda değişiyor
Araştırmada pandemi döneminde organizasyonlarını daha etkin yöneten şirketlerin odaklandığı önemli kurumsal davranış değişikliklerine yer veriliyor. Risklere karşı etkili olan bu dört davranış değişimi “risk değerlendirme yöntemlerinde değişim”, “organizasyon şemasına farklı bir bakış açısıyla yaklaşmak”, “yeni iletişim hatları kurmak” ve “çalışan sağlığı programlarının yeniden gözden geçirilmesi” olarak sıralanıyor.
Aon’un şirketlerle yaptığı görüşmede en çok öne çıkan konulardan biri “çalışma düzeni” oldu. Analiz sürecine katılan şirketlerde eski çalışma düzenine dönüşün mümkün olmadığı görüşü ağırlık kazanırken, şirketlerin pandemi sonrasındaki düzendeki önceliklerinin “yetersiz hizmet alanlarına hitap etmek”, “istikrarsızlığın yeni biçimlerini yönetmek”, “dayanıklı bir işgücü oluşturmak” ve “sermayeye erişime yeni bakış açıları kazandırmak” olmak üzere dört ana başlıkta şekilleneceği vurgulanıyor. Pandemi, yetersiz hizmet alan endüstrileri, ekonomi, topluluk ve bireylerin zayıflıklarını ortaya çıkarırken, iş liderleri de önümüzdeki dönemde farklı paydaşların desteğiyle bu yetersizliklerin yarattıkları etkileri azaltacak çözümlere ve stratejilere yönelecekler.
Stresle mücadele...
Yaşanacak değişimlere uyum gösterebilen, buna bağlı stresi yönetebilen ve belirsizlik ortamında üretkenliği koruyabilen bir işgücü oluşturmak günümüzün en önemli sorunları arasında yer alıyor. Pandemi döneminde çalışan sağlığı ve mutluluğuna olan odağını artıran şirketler önümüzdeki dönemde arka plan, deneyim ve düşünme açısından daha çeşitli bir işgücü oluşturmaya yönelecekler. Aon’un yaptığı bir araştırmaya katılanların yüzde 86’sı yeni dönemin gerektirdiği çevik işgücü yaklaşımına adapte olabilmek için çeşitliliği yüksek bir işgücü ve kapsayıcı çalışma kültürünün kritik önemde olacağını belirtiyor.