Gündem

Antikapitalist Müslümanlar'dan polis gölgesindeki Hizbullah'a tepki

Dicle Üniversitesi'nde 3 gündür süren gerginlikle ilgili Antikapitalist Müslümanlar'dan çağrı geldi

11 Nisan 2013 01:45

Dicle Üniversitesi'nde Hizbullah ve PKK yanlısı iki grup arasında üç gündür yaşanan olaylarla ilgili olarak, kendilerine Antikapitalist Müslümanlar ismini veren bir grup, iki tarafa da çağrıda bulundu. "Antikapitalist Müslümanlar olarak tarafların kanaat önderlerinin gençlere çok açık bir çağrıyla eylemlere son vermesini ve bir daha karşı tarafa yönelik sözlü ya da fiili şiddette bulunmaması yönünde beyanda bulunmaları gerektiğini düşünüyoruz" denilen çağrıda Hizbullah gençliği sert bir dille eleştirildi. "Hizbullah’ olarak bilinen İlim/Mustazaflar camiası polislerin arkasında kalaslarla, sopalarla ve tekbirlerle verdiği pozlardan utanç duymalıdır" ifadelerine yer verildi.

Üç gündür yaşanan taşlı-sopalı-bıçaklı olaylarda, 1'i ağır 3 öğrenci yaralandı. Kutlu Doğum haftasını gerekçe göstererek kendilerine 'Yurtsever Devrimci Gençlik' diyen bir gruba, 'Hizbullah' lehine slogan atan eli sopalı bir grup, saldırdı. Olayların büyümesi üzerine, çok sayıda polis olaya müdahale etti. Çok sayıda öğrencinin gözaltına alındığı olay, bugün de devam etti. 3 öğrencinin bıçakla yaralandığı olay ile ilgili yazılı çağrıda bulunan Antikapitalis'lerin yaptığı açıklama şöyle:

Olayların nasıl başladığı ile ilgili farklı rivayetler olsa da önemli olan nasıl başladığı, kimin haklı kimin haksız olduğu değil bu kardeş kavgasının nasıl sonlandırılabileceğidir. Haklı ve haksız bağımsız bir komisyonun soruşturmasıyla ortaya çıkabilir, sorunlar konuşarak giderilebilir. Ancak yaralar kolay kapanmaz, Allah korusun kaybedilecek canlar geri gelmez.

Antikapitalist Müslümanlar olarak tarafların kanaat önderlerinin gençlere çok açık bir çağrıyla eylemlere son vermesini ve bir daha karşı tarafa yönelik sözlü ya da fiili şiddette bulunmaması yönünde beyanda bulunmaları gerektiğini düşünüyoruz.

Şuana kadar olayların bu hale gelmesindeki esas rolü polisin oynadığı, gerek bölgedeki arkadaşlarımızın bildirimleri gerekse olaylardan yansıyan fotoğraflardan açıkça anlaşılmaktadır. Bu kavga sömürücülere yaramaktadır. Tarih gerçekleri ortaya çıkaracak ve hesabını soracaktır bundan kimsenin şüphesi olmasın. Şuanda her iki tarafın da yapması gereken tek şey gözaltındakilerin serbest bırakılmasını sağlamak ve protestolara, sözlü ve fiili saldırılara son vermektir.

Bu bağlamda Altan Tan’ın mesajını ve Mehmet Göktaş’ın konuşmasını önemsiyor ve tarafların da bu açıklamaları dikkate alması gerektiğine inanıyoruz.

Bu mesajımızla beraber olayların aydınlanmasına katkıda bulunmak açısından iki düşüncemizi daha paylaşmak istiyoruz.

Yurtsever öğrenciler ‘Kutlu Doğum Etkinlikleri’ de dahil olmak üzere düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamındaki tüm söylem, eylem ve etkinliklere karşı engelleyici, karşı çıkıcı bir tavır takınmadıklarını ve asla takınmayacakları yönünde bir açıklamada bulunmalı, malum iddialara karşı net bir cevap vermelidir.

‘Hizbullah’ olarak bilinen İlim/Mustazaflar camiası polislerin arkasında kalaslarla, sopalarla ve tekbirlerle verdiği pozlardan utanç duymalıdır. Yurtsever gençlerin bugüne kadar taşını, sopasını kime salladığı ortadadır. Ancak ‘bizler de Kürdistan’ın parçasıyız’ diyen bu camianın gençleri bugüne kadar neden bugün fotoğraflarda gördüğümüz polis arkasındaki ‘cesur’ ve saldırgan duruşu Kürdistan halkının gerçek düşmanlarına karşı göstermemişlerdir. Bu ‘dindar gençlik’ neden bugüne kadar tekbirlerle Kürt Halkının canına, malına, özgürlüğüne, toprağına, değerlerine göz diken devlet güçlerine karşı durmamışlardır. ‘Hizbullahi’ gençlik gerçekten peygamberlerin ve Kuran’ın yolundaysa, gerçekten peygamberleri anmak istiyorsa mazlum kardeşleriyle bir olup top yekün zalime karşı, ortak düşmana karşı mücadele içinde olmalıdır. Peygamberi anmanın yolu budur.