Gündem

Antarktika suları artık doğal yaşam koruma alanı

24 ülkenin temsilcileri ile Avrupa Birliği, yıllar süren pazarlıklardan sonra Güney Kutbu'nu çevreleyen sulardan Ross Denizi'nin dünyanın en geniş sualtı doğal yaşam koruma alanı olması konusunda anlaştı.

28 Ekim 2016 15:43

24 ülkenin temsilcileri ile Avrupa Birliği, Güney Kutbu'nu çevreleyen sulardan Ross Denizi'nin dünyanın en geniş sualtı doğal yaşam koruma alanı olması konusunda anlaştı.

Anlaşma ile Güney Okyanusu ya da Antarktika sularının 1 milyon 570 bin kilometre karesi içinde ticari balıkçılık, 35 yıl süreyle yasaklandı.

Çevre örgütleri, "yeryüzünün en el değmemiş sualtı eko sistemi" diye tanımladıkları bu alanın koruma altına alınmasından memnun.

Bunun başka uluslararası sularda koruma alanları ilanı için örnek teşkil etmesini umuyorlar.

Yıllardır uzayıp giden pazarlıklardan sonra Avustralya'daki Hobart'ta yapılan toplantıda, Antarktika Deniz Yaşamı Kaynaklarının Korunması Komisyonu'nun (CCAMLR) Ross Denizi'nin 2042 yılına kadar koruma altına alınması kararını, Yeni Zelanda Dışişleri Bakanı Murray McCully açıkladı.

Ross Denizi, kıta sahanlığı ve tabanıyla birlikte Antarktika'yı çevreleyen Güney Okyanusu'nun sadece yüzde 2'sini oluşturuyor. Ancak dünyadaki Adelie penguenlerinin yüzde 38'i, güney fırtına kuşlarının yüzde 30'u ve minke balinalarının yüzde 6'sı bu sularda yaşıyor.

Bölgedeki doğal yaşam dengesi ayrıca başka sualtı canlıların beslenmesini sağlayan derin sualtı besinlerini üretmesi bakımından da gezegenin diğer yerlerindeki doğal yaşam üzerinde de önemli etkiye sahip.

Ross Denizi'nde yaşayan büyük miktarlardaki karides türleri, balina ve fokların ana besin kaynaklarından biri. Bu canlılar aynı zamanda somon balığı çiftliklerinde de balık yemi olarak kullanılıyor. Fakat aşırı avlanma ve iklim değişikliğinin doğal yaşam dengesi için hayati önem taşıyan bu canlı türlerinin nüfusunda gerilemeye yol açıyor.

Kabul edilen anlaşma, Yeni Zelanda ve ABD'nin ortak önerisine dayanıyor ve bölgede avlanmayı ve bölgedeki sualtı yaşamı ve minerallerin dışarıya taşınmasını 2051 yılına kadar yasaklıyor.

Bir uzlaşma ödünü olarak bu alan içinde belirlenen bazı özel bölgelerde bilimsel araştırma amaçlı olarak karides türleri ve patagonya diş balığı avlanmasına izin verilecek.

Yıllarca bu anlaşmanın sağlanabilmesi için çalışan Birleşmiş Milletler'in Okyanuslar sorumlusu Lewis Pugh "Sevinçten uçuyorum" dedi ve ekledi:

"Bu yeryüzünde koruma altına alınan kara ve sular içinde, şimdiye kadar belirlenen en geniş alan. Hele büyük ölçüde korumasız olan okyanuslarda daha önce hiç bu çapta bir önlem alınmadı."

Aynı zamanda yüzücü olan ve Ross Denizi'nin koruma altına alınması kampanyasına dikkat çekmek defalarca kameralar önünde buzlu sularda yüzen Lewis Pugh'un, iki yıldır anlaşmaya direnen Rus yetkililerle yürüttüğü diplomasiye de "yüzme diplomasisi" adı takılmıştı.

Geçen yılki müzakerelerin sonunda Rusya anlaşmaya direnen tek ülkeydi. Fakat bu yıl Pugh, Rusları "çevre glasnostu" diye tanımladığı adımı atmaya razı etmeyi başardı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2017'yi "Çevre Yılı" ilan etti ve Rusya yakınlarda Kuzey Kutbu'ndaki Franz Josef bölgesinin koruma altına alınmasına karar verdi.

Müzakerelerin tıkanmasına sebep olan önemli konulardan biri koruma anlaşmasının süresinin ne olacağıydı.

Çin 20 yılın yeterli olacağı görüşündeydi. Ama bir çok çevreci bunun Ross Denizi'nde yaşayan, balinalar gibi canlı türlerinin hayat döngüsü gözönüne alındığında, çok kısa olacağını söyleyerek itiraz etti.

Sonunda 35 yıl üzerinde anlaşma sağlandı.

Anlaşmaya varılmasını geciktiren bir başka kaygı ise, bazı ülkelerin, bunun başka denizlerde de koruma alanları ilanı için örnek teşkil edebileceğini düşünmeleriydi.

BM Okyanuslar Sözcüsü ise Lewis Pugh, böyle olmasını umuyor ve bu gerçekleşene kadar "yüzmeyi" sürdürmek istiyor:

"Benim için bu bir ilk adım. Şimdi Güney Kutbu'na geri gidip yüzmeye devam edeceğim. Bu kıtanın çevresinde daha geniş başka alanların da koruma altına alındığını görmek istiyorum. Bu benim için adaletle ilgili bir şey. Bir kuşağın diğer kuşağa adaleti. Okyanusları tahrip edip çocuklarımıza ve torunlarımıza hiçbir şey bırakmamak adil bir şey değil."