"Malezya Havayolları uçağının, ayrılıkçıların kontrolündeki Doğu Ukrayna semalarında düşürülmesinden kimin sorumlu olduğu henüz tam olarak aydınlanmadı. Olay mutlaka bağımsız bir uluslararası uzmanlar heyeti tarafından incelenmelidir.
Bütün ipuçları uçağın düşürülmesinden Rusya'nın desteğindeki ayrılıkçıların sorumlu olduğuna işaret ediyor. Şimdiye kadar savaş bölgesindeki bütün uçak düşürme eylemlerinden sorumlu olan ayrılıkçı gruplar birkaç gün önce on bin metreden uçak düşürebilen Buk tipi uçaksavar roketlerine sahip olduklarını duyurmuşlardı.
Ayrılıkçıların liderliğini yapan eski Rus istihbarat mensubu İgor Strelkov, Malezya uçağının düşürülmesinden hemen sonra, ayrılıkçıların Antonov tipi bir Ukrayna askeri nakliye uçağını düşürmüş olmalarıyla övünüyordu. Ama Antonov enkazına rastlanmadığı için ayrılıkçıların Ukrayna uçağı yerine yanlışlıkla yolcu uçağını düşürdükleri tahmin ediliyor. Rus askeri istihbaratıyla ayrılıkçılar arasındaki telsiz konuşmaları bu tahmini doğrular nitelikte. Telsiz konuşmasında Malezya uçağının düştüğü yerin çok yakınlarında bir uçaksavar füzesinin ateşlendiği belirtilmekteydi.
Olayı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde sadece uluslararası bağımsız bilirkişiler aydınlatabilir. Keşif uydularının yardımıyla uçaksavar roketinin ateşlendiği nokta tam olarak belirlenebilir.
Malezya yolcu uçağının düşürülmesi aylardır devam eden savaşa yepyeni bir çehre kazandırdı. Tarafsız bir ülkeye ait yolcu uçağının on bin metre irtifada son derece karmaşık bir uçaksavar bataryasından açılan ateşle düşürülebilmiş olması, ayrılıkçıların hiç de sanıldığı gibi hakları için küçük çaplı silahlarla mücadele eden halk milisi olmadığını gösteriyor. Karmaşık silahların kullanabilmek için profesyonellerce eğitilmiş olmak gerekir. Kanıtlamak mümkün olmasa bile Rus güvenlik kuvvetlerinin bu operasyona destek vermiş olabileceği akla geliyor.
Böylece Donbas bölgesindeki anlaşmazlığın Ukrayna'nın bir iç meselesi olmayıp, iki ülkenin desteğiyle Ukrayna ve Rusya adına silaha saldıranların savaşı olduğu daha belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor.
Yüzlerce sivilin hayatına mal olan bu menfur eylem Batı'nın ve öncelikle de Avrupa Birliği'nin (AB) arabulucu sıfatıyla ve Rusya ile birlikte çözüm aramasını zorlaştırıyor. Avrupa'nın taraf olup ayrılıkçı gruplara karşı Ukrayna'yı askeri bakımdan desteklemesi için yapılan baskı artacaktır. Aynı zamanda Avrupalı liderlerden de, aralarındaki anlaşmazlığı tırmandırmak istemeseler de Rusya'ya karşı çok daha sert yaptırımlara başvurmaları talep edilecektir.
Batı stratejisini gözden geçirmek zorundadır. Ama aynı zamanda Rusya da izlediği politikanın bir dönüm noktasına geldiğini idrak etmelidir. Kremlin ayrılıkçılardan bütün desteğini çekmediği takdirde komşu ülkede kan dökülmesinin sorumluluğuna ortak olacaktır. Rusya'nın ikili oyununu kimse inandırıcı bulmayacaktır. Başkan Putin rengini belli edip, barış isteyip istemediğini açıkça söylemelidir. Aksi takdirde Rusya'nın en güçlü adamının silahlı kuvvetlere ve güvenlik birimlerine artık söz geçiremediği izlenimi doğar."