Dünya

Ankara’nın gözü AB aile fotoğrafında

2015’te AB ile ilişkilerde açılım hedefleyen Ankara’yı, İngiltere ve İtalya başbakanlarının Türkiye ziyaretleri cesaretlendirdi. Erdoğan ile Davutoğlu’nun Avrupa ziyaretleri için hazırlıklar hızlandı.

12 Aralık 2014 13:58


Ankara, İngiltere Başbakanı David Cameron’ın bu hafta başında gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretinin hemen ardından İtalya Başbakanı Matteo Renzi’yi ağırladı. Renzi’nin temaslarında Ankara’da Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüşmenin yanısıra İstanbul’da Türk-İtalyan İş Forumu da önemli yer tutuyor.

İngiltere Başbakanı David Cameron kadar İtalya Başbakanı Renzi’nin de ana gündeminde Suriye’deki iç savaş ve yansımaları vardı. Renzi, mülteci krizinde Türkiye’ye büyük yardımlar yapılması gerektiğine vurgu yaparken, Avrupa’nın Türkiye ile işbirliğinin önemine dikkat çekti. Avrupa-Türkiye işbirliğinin güçlenmesinin de en önemli yolu Türkiye’nin AB ailesi içinde ‘vazgeçilmez bir üye’ olarak görülmesiydi. 13 Ocak’ta bir AB zirvesi yapılacağını ve bu zirvede AB’nin Türkiye’yi de içine alarak genişlemesinin konuşulmasının gerektiğini anlatan Renzi, İtalya olarak Türkiye’ye desteklerinin tam olduğunu dile getirdi. Ankara’da benzer sözleri İngiltere Başbakanı David Cameron da söylemişti. AB’nin Türkiye’ye ihtiyacı olduğunu bölgesindeki gelişmelerin, krizlerin açıkça ortaya koyduğunu anlatmıştı.

Davutoğlu ve Erdoğan Avrupa yolcusu

Bu hafta sadece iki Avrupalı başbakanı değil AB Komisyonu’nun üç üst düzey yetkilisini de ağırladı Ankara. AB Bakanı Volkan Bozkır tüm bu ziyaretlerin Türkiye-AB ilişkilerinin 2015’te daha ileri bir noktaya gideceğine işaret ettiğini dile getirdi. Tarafların, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin hızlı ve verimli işletilmesi konusunda hemfikir olduğunu belirten Bozkır, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Erdoğan’ın 2015’te Avrupa’ya kritik ziyaretler yapacağını söyledi. Nisan’da Brüksel ve Strasbourg’u ziyaret edecek Erdoğan, Avrupa Parlamentosu’nda konuşma yapacak. Bozkır, Davutoğlu’nun da Ocak’ta Avrupa’da kritik temaslarının olacağına vurgu yaparken, Türkiye’nin AB aile fotoğraflarında yer almayı hedeflediğine dikkat çekti. Çünkü Türkiye, uzun süredir AB zirvelerine çağrılmadığı gibi AB fotoğraflarında da yer almıyordu.

Peki 2015 Türkiye için bir “AB açılım yılı” olabilir mi? Ekonomi ve Dış Politikalar Merkezi Başkanı Sinan Ülgen Deutsche Wele’ye, tarafların yeni bir ‘çalışma prensibi ve takvimi’ belirlemek için Ankara’da kritik temaslarda bulunduğunu hatırlatırken, “Her iki tarafta da bir durgunluk, bir yorgunluk var ve bundan şikayetçiler. Yeniden bir açılım yapma isteklerini de açıkça beyan ettiler. Eğer Türkiye enerjisini AB ile ilişkilerde pozitif ilerlemeye yoğunlaştırabilirse açılımı başarabilir” diyor.

Ancak 2015 Türkiye için çok kritik bir yıl olacak. 2015 Haziranında parlamento seçimlerine hazırlanan Türkiye’de halen 17 Aralık 2013’te yaşanan ve AK Parti hükümeti ile Fethullah Gülen cemaati arasındaki çekişmeyi gün yüzüne çıkartan krizin etkileri sürüyor. Dönemin Başbakanı Erdoğan, bugün cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyor ve ‘paralel yapı’ olarak adlandırdığı cemaatle mücadelenin ülkenin en önemli gündem maddesi olduğunda ısrar ediyor. Bu noktada Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık tüm konsantrasyonunu ‘paralel yapıyla mücadele’ye vermiş durumda.

Sinan Ülgen, ‘paralel yapı ile mücadele’nin Türkiye içinde yarattığı iç sıkıntıların çoğu zaman ‘iç politik konular’ olarak görüldüğünü ancak bunların başta AB ile ilişkiler olmak üzere tüm ‘dış politik’ konulara da yansıdığına dikkat çekiyor ve “Türkiye ne kadar kendi iç sıkıntılarını aşabilirse, 2015’i o kadar iyi değerlendirebilir” diyor.

“Reformlar hızlanmak zorunda”

Ankara’ya son dönemde Avrupa’dan yapılan ziyaretleri yakından izleyen Uluslararası Stratejik Araştırma Kurumu AB uzmanlarından Fatma Yılmaz da, Türkiye’de 2014’te damgasını vuran ‘reform durgunluğu’nun 2015’te aşılması gerektiğini dile getiriyor. “Bu durgunluk Türkiye’ye olduğu kadar AB’ye de zarar veriyor” diyen Yılmaz, Ankara’nın reformları hızlandırırken Türkiye’ye nefes aldıracak hamleler yapmak zorunda olduğuna vurgu yapıyor. Yılmaz’a göre, bu hamlelerin AB tarafından da desteklenmesi şart. Türkiye-AB ilişkilerinde ‘karşılıklı denge’nin rolünün 2015’te açıkça test edilebileceğini anlatan Yılmaz, burada en çok Ankara’nın işinin zor olduğunu söylüyor. Çünkü Ankara’da ‘siyaset ve kamuoyu arasında sıkışma yaşayan’ hükümetin, bu sıkışmayı ancak reformist tavır ve hareketlerle aşabileceğini görmesi gerekiyor.

Bu sıkışma noktasında Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun İtalyan Başbakan Renzi ile görüşmesi sonrasında yaptığı açıklama da dikkat çekiyor. Davutoğlu, “Şartlar ne kadar değişirse değişsin Türkiye’nin AB üyeliği stratejik bir konudur. Türkiye, Avrupa’nın değişmez bir parçasıdır. Siyasal, ekonomik ve kültürel olarak Avrupa’nın bir parçasıyız. Bir gün Akdeniz medeniyetinin iki büyük temsilcisi olarak AB’de birlikte olacağız” diyor.