Dünya

Ankara'nın G-20 hedefi: Kazan-kazan

G20'ye kalabalık heyetle katılacak olan Türkiye'nin zirvede vereceği mesajların başında 'önyargılı davranmaktan vazgeçin' geliyor. Hilal Köylü, Ankara'nın çantasındaki konuları DW Türkçe için mercek altına aldı.

06 Temmuz 2017 03:04

Terör ve siyasi çalkantılar yüzünden yabancı yatırımcının 'çekilme' pozisyonuna geçtiği Türkiye, G-20 zirvesinde dünya liderlerine "kazan-kazan" prensibiyle yaklaşacak.

Ankara'nın bu yüzden G-20'de özellikle Türkiye-Avrupa-Amerika hattındaki siyasi gerilimlerin bitmesine odaklandığı belirtiliyor.

Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın G-20'de "Türk hükümetine önyargılı yaklaşmaktan vazgeçin" söylemini daha da sertleştireceği bilgisi, siyasi kulislere yansımış durumda. Erdoğan'ın çıkışlarının ikili ilişkileri ve işbirliklerini nereye götüreceği belirsizliğini koruyor.

Gözler Erdoğan'da

Ankara, 7-8 Temmuz'da Hamburg'da düzenlenecek G-20 liderler zirvesi için "Terörle mücadele, işsizlik, kadınların ekonomiye katılımı, mülteci krizi ve turizm" konularında özel dosyalar, özel mesajlar hazırladı. Ancak Ankara'da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek başta olmak üzere kabinenin ekonomi kanadı ve danışmanları ile katılacağı zirveye, Türkiye-Almanya arasındaki krizlerin damga vuracağına ilişkin endişelerin bu mesajları geride bırakacağına dair öngörüler öne çıkıyor.

Öyle ki Türk Dışişleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisine miting yasağı getiren Almanya'ya bugüne kadarki söylemlerinden daha da sert çıkacağının bilgisini veriyor. DW Türkçe'nin ulaştığı bir Dışişleri yetkilisi, "Zirveye Erdoğan'ın Almanya'ya mesajlarının damga vuracağını herkesin tahmin etmesi gerekir" diyor.

Mülteci krizi ne olacak?

Peki, Türkiye-Almanya krizi bir yana Ankara, G-20 çantasına hangi konuları, hangi özel dosyalarla alıyor? Ankara özellikle Avrupalı liderlerin gündemine mülteci kriziyle ilgili mevcut durumu, öngörüleri ve beklentileri taşıyacak. Bu doğrultuda, Türkiye ile AB arasında Mart 2016'da imzalanan ve bir yıldan fazladır yürürlükte olan 18 Mart mutabakatı tüm ayrıntılarıyla gözden geçirilecek. Ege'de göçmen ölümlerin önlenmesi, insan kaçakçılığı zincirinin kırılması ve yasadışı göçün yasal göçle ikame edilmesini amaçlayan mutabakatın dayandığı '1+1' formülünün taraflarca kesintisiz uygulanması mülteci krizinin önlenmesine giden yolda büyük önem taşıyor.

Formül; Türkiye'nin Yunan adalarından alacağı her bir Suriyeli karşılığında Türkiye'deki bir Suriyelinin de AB ülkesine yerleştirilmesini öngörüyor. Türkiye'nin ve AB'nin mutabakatla ilgili hazırladığı son metinlerde "Siyasi krizlere karşın mutabakatın uygulanması yeni işbirliği olanaklarını da beraberinde getiriyor" denirken, Ankara siyasi krizlerden bağımsız olarak mülteci krizi konusunda Türkiye'ye mali yardımların tamamen 'koşulsuz' uygulanmasında ısrar ediyor.

18 Mart mutabakatının en önemli unsurlarından birisinin 'vize serbestisi' olduğunu vurgulayan Türk Dışişleri yetkilileri "AB, Türkiye'ye bu yönde verdiği sözleri tutmadı. Türkiye, mültecilere yardım konusunda tamamen kendi başına bırakılmışken, bundan sonra mülteciler konusunda Ankara'ya yöneltilecek hiçbir eleştiri kabul görmeyecektir" diyor.

Yeni dosyalar ile Gülen yapılanmasına karşı işbirliği teklifi

Ankara'nın G-20 çantasında ikinci ağır konuyu terörle mücadele oluşturacak. Terörle mücadelede ikili işbirliği anlaşmalarının ön koşullarını zirveye katılacak ülkeler bazında tek tek gözden geçiren Ankara'nın bu konudaki en önemli dosyasını Fethullah Gülen yapılanmasıyla ilgili durum oluşturacak. Amerika Birleşik Devletleri'ne Gülen'in, Avrupa ülkelerine da Gülen bağlantılı kişilerin iadesi ile ilgili Ankara'nın taleplerini doğrudan iletmesi beklenen Cumhurbaşkanı Erdoğan için Adalet, Dışişleri ve İçişleri bakanlıkları yeni dosyalar hazırladı.

DW Türkçe'nin edindiği bilgilere göre bu yeni dosyalarda Gülen yapılanmasıyla mücadelede Ankara'nın izlediği hukuki süreçler tüm ayrıntılarıyla anlatılırken, ABD'ye ve Avrupa ülkelerine 'suçluların iadesi konusunda hukuki işbirliği' için yeni çalışma teklifleri götürülüyor. Bugüne kadar beklediği desteği göremediğini düşünen Ankara, "Eğer bu konuda somut hiçbir işbirliği kapısı aralanamazsa sadece siyasi işbirlikleri değil, ekonomik işbirlikleri de uzun vadede büyük zararlar görecek" endişesi taşıyor.

Terörle mücadele konusunda Ankara için önemli bir başlık IŞİD, PKK ve YPG'ye karşı verilen savaşta küresel bir işbirliğinin seviyesi olacak. Bu bağlamda özellikle Suriye'deki gelişmeler değerlendirilirken; YPG ile işbirliğinden vazgeçmeyen ABD ile Ankara arasındaki gerilimin nasıl giderileceği merak konusu.

"Bu gerilim belki de hiç geçmeyecek" diyen bir Türk Dışişleri yetkilisinin sözlerini "G-20'de Erdoğan-Trump ve Putin üçgenindeki görüşmeler önümüzdeki dönemin dengelerini belirleyecek. Trump ve Putin arasında sıkışmış bir Türkiye görüntüsü var ama Türk diplomasisi bu görüntüden kazançlı çıkmanın yollarını arıyor" şeklinde tanımlaması dikkat çekiyor.

Almanya, Rusya ve ABD'ye özel mesajlar

Ankara, G-20'de Türk ekonomisinin; işsizlik, kadın ve genç nüfusun istihdamı, 2030 sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda değerlendirilmesi için de fırsat olarak görürken, zirvede "Siyasi krizler, ekonomik işbirliklerinden ayrı tutulmalı" mesajını da öne çıkarmayı planlıyor.

Özellikle işsizlik oranı yüzde 11'i geçtiği için G-20 için "kırılgan ekonomi" sayılan Türk ekonomisinin güçlenmesine dönük hedefleri zirve katılımcılarıyla paylaşacak Türk hükümeti ekibi, ülkenin yeni bir reform sürecine girdiğini ve meclisin bu yöndeki çalışmalarına başladığını duyuracak.

Almanya'ya "Yatırımcıları Türkiye konusunda tedirgin etme", Rusya'ya "Sadece Suriye'deki gelişmelere odaklanma", ABD'ye de "YPG'yi ekonomik işbirliğine tercih etme" mesajlarıyla yaklaşması beklenen Ankara, G-20'nin küresel ekonomiyi güçlendirmek adına alacağı kararlara ise "tereddütsüz" onay vermekten yana pozisyon alıyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Hilal Köylü