Dünya

Ankara Tahran’la ‘yeni sayfa açma’ peşinde

İran'ın nükleer programıyla ilgili varılan anlaşma Ankara'da memnuniyetle karşılandı. Peki son dönemde Suriye konusunda İran ile ters düşen Ankara, İran-Batı yakınlaşmasından nasıl etkilenecek?

14 Temmuz 2015 21:45


Batı ile İran arasındaki anlaşmanın dünya kamuoyuna yansımasının ardından Türkiye’den ilk tepkiler Enerji Bakanı Taner Yıldız ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten geldi. Anlaşma için ‘iyi haber’ yorumunu yapan her iki bakan, özellikle Türkiye-İran arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişeceğine dikkat çekti. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin başından beri İran’ın nükleer programıyla ilgili sorunun diplomatik yollardan çözümü yönünde tavır koyduğunu hatırlatırken, “Memnuniyet verici bir gelişme. Keşke bu anlaşma daha önce sağlansaydı” değerlendirmesini yaptı.

Dışişleri Bakanlığı da yaptığı yazılı açıklamayla Ankara’nın anlaşmadan duyduğu memnuniyeti kayda geçirdi. Açıklamada, anlaşmaya varan taraflar tebrik edilirken, “Önümüzdeki dönemde uygulamanın denetlenmesinde merkezi rol üstlenecek olan Uluslararası Atom Enerji Ajansı ve uluslararası toplum ile tam bir şeffaflık temelinde anlaşmada öngörülen işbirliğinin hayata geçirilmesini bekliyoruz” denildi. Dışişleri açıklamasında, anlaşmanın güven verici bir anlayışla kesintisiz ve tam olarak uygulanmasının bölge barışı, güvenlik ve istikrarı bakımından da ‘hayati önem’ taşıdığı vurgusu dikkat çekti.

"İran'a müdahale seçeneği ortadan kalktı"

Peki, İran’ın nükleer programının diplomatik yollardan çözümünde ısrar etmiş olsa da son dönemde özellikle Suriye konusunda İran ile ters düşen Ankara, bu anlaşmadan nasıl etkilenecek? Ankara-Tahran hattında yeni bir sayfa açılması mümkün mü? Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi Başkanı Sinan Ülgen Deutsche Welle’nin sorularını yanıtlarken Ankara’nın anlaşmayı desteklemesinin Ankara-Tahran-Washington hattındaki ilişkileri daha da kuvvetlendireceğine dikkat çekiyor.

Ülgen; “Mezhep savaşlarının körüklendiği bu bölgede ek bir istikrarsızlık potansiyeli engellenmiştir. Anlaşma İsrail ile Amerikalı aşırı cumhuriyetçilerin zaman zaman dile getirdiği İran’a askeri müdahale seçeneğini ortadan kaldırmıştır. Bu da Ankara’nın başından beri istediği bir şeydi. Anlaşma Ankara’nın ulusal güvenlik hedefleriyle örtüşmüş, Ankara’nın da bölge için endişelerini ortadan kaldırmıştır” diyor.

“Verimli komşuluk”

Ülgen; “Suudi Arabistan, İsrail ve Türkiye açısından anlaşmanın ‘olumsuz’ görünen boyutu, bölgede İran’ın güçleneceği ve bu ülkelerin uluslararası alanda geri planda kalacağıdır” dese de, anlaşmanın avantajlarının bu boyutu neredeyse tamamen etkisiz hale getirdiğine de dikkat çekiyor.

Ülgen; “Batı’yla tüm sorunlarını halletmiş bir İran değil, nükleer programından kaynaklanan sorunlarını halletmiş bir İran var. O yüzden nükleer program dışındaki çekişmeler yine gündemde olacaktır. Ankara’nın da bu durumu iyi değerlendirmesi gerekir” diyor ve özellikle ekonomik açıdan Ankara-Tahran hattında yeni bir sayfanın açılabileceğini söylüyor.

İran’ın piyasaya dahil olmasıyla birlikte dünya genelinde petrol fiyatlarının aşağı çekileceğini hatırlatan Ülgen, bu durumun Türkiye’de de etkisini göstereceğini dile getiriyor. İran’ın da doğalgaz ve petrolünü dünyaya pazarlarken Türkiye’den aktif olarak yararlanacağını vurgulayan Ülgen, “Dünya ile entegre olmuş bir İran; Türkiye’yle de ilişkisini hızla ilerletecek ve verimli komşuluk ilişkileri dikkat çekecektir” yorumunu yapıyor.

"Suriye politikası gözden geçirilecektir"

Peki; Suriye politikasındaki görüş farklılıkları Ankara-Tahran ilişkisine gölge düşürür mü? Sinan Ülgen İran’ın Esad’a desteğini geri çekmesinin söz konusu olmadığını ancak Türkiye’nin ‘yanlış olduğu bugün hükümete yakın çevrelerce de dillendirilen’ Suriye politikasını gözden geçirmek zorunda kalacağını belirtiyor ve Suriye konusunda uluslararası bir ittifakın olacağının ve buna özellikle komşu ülkelerin uyacağının anlaşıldığının görülmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Ülgen, “Ve bu ittifak, diplomatik çözümü zorlamak için çalışıyor. Suriye’ye askeri müdahale konusunda İran ile Türkiye’nin karşı karşıya gelmesi de mümkün görünmüyor. Bu noktada iki komşu; Suriye’nin istikrarı için uluslararası koalisyona diplomatik çözüm için gereken desteği verecektir. Türkiye’nin daha ılımlı Suriye politikası da bölgedeki gerilimin dozunun düşmesinde etkili olacaktır” diyor.

“Komşuda pişer…”

İran’ın Batı ile anlaşmasının ülkeyi ekonomik ve siyasi açıdan güçlendireceğine dair yorumlar; 'bölgede Türkiye-İran rekabeti yaşanır mı' sorusunu da akıllara getiriyor. Ya da Türkiye İran’la ilişkilerini geliştirmek adına neler yapmalı? Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Bağcı Deutsche Welle’nin sorularını yanıtlarken, “Türkiye ile İran arasında rekabetin kaçınılmaz olduğu ortadadır. Önemli olan bu rekabetten yararlanabilmektir. Türkiye, bu anlaşmada asıl kazananın İran olduğunu aklından çıkarmadan, İran ile ekonomik ilişkilerini daha da detaylandırma çabasına girmelidir” diyor. Bağcı’ya göre Ankara-Tahran arasında yeni bir ekonomik ve siyasi açılım yaşanması ‘an meselesi’ artık. “Ancak Ankara’nın bunu başarması için özellikle Suriye konusundaki ‘katı ve yanlış tutumunu’ gözden geçirmesi gerekiyor” diyen Bağcı, İran’ın Amerika ve diğer Batı ülkelerinden daha fazla destek göreceğini Ankara’nın akıldan çıkarmaması ve uluslararası ilişkilerde ‘denge politikasını’ öne çıkarması gerektiğini söylüyor.

"İran rekabeti artıracak"

Hüseyin Bağcı Batı’ya entegre olmaya başlayacak İran’ın ekonomik anlamda büyük bir sıçrama yapacağına dikkat çekerken, “İran zaman zaman Rusya ve Çin’den uzaklaşıp, zaman zaman da yakınlaşabilir. Ekonomik anlamdaki gücünü siyasi ilişkilerine de yansıtacak, sadece Türkiye’yle değil ululararası alandaki rekabetini de artıracaktır. O yüzden Türkiye’nin –komşuda pişer, bize de düşer- atasözünü sık sık hatırlamasında fayda olacaktır. İran’la ilişkileri sıcak tutmak; Türkiye’nin siyasi ve ekonomik krizleri rahat atlatmasının da yolunu açacaktır” değerlendirmesini yapıyor.

Ankara anlaşmanın ardından Tahran’a sıcak mesajlar göndermeyi hatta bu mesajları yerinde vermeyi planlıyor. Dışişleri, Türkiye’de hükümet kuruluşuyla ilgili çalışmaların ardından Tahran’a üst düzey ziyaretlerin gerçekleşebileceğinin sinyallerini veriyor.